Hatay’ın Dikmece köyünde yurttaşların arazilerinin kamulaştırılmasına karşı başlattığı direniş 50’inci gününde. Dikmeceli Meryem Kutlu, toprakları için yürütmeyi durdurma kararı talebiyle bugün dava açacaklarını söyledi.

Topraklarımızı size vermeyiz!
Dikmece’de topraklarını savunan köylülere jandarma müdahale etmişti. (Fotoğraf: ANKA)

Deniz GÜNGÖR

Depremin vurduğu Hatay’ın Antakya ilçesine bağlı olan Dikmece köyünde, yurttaşların arazilerinin kamulaştırma kararına karşı başlattığı mücadele 50’inci gününde. Yurttaşlar, bugün acil kamulaştırma kapsamında arazilerinin el konulmasına ilişkin yürütmeyi durdurma kararı talebiyle dava açacak. Dikmeceliler, TOKİ projesi için topraklarının kamulaştırılarak tarım arazilerinin ve zeytinliklerinin talan edilmesine karşı çıkıyor. Köylüler, arazilerine yakın olan Kuyucak Mahallesi’ne kurdukları çadırda nöbetlerini sürdürüyor.

BİRBİRİMİZE KENETLENDİK

Direnişlerinin 50’inci gününde direniş sürecini değerlendiren Kutlu, direnişin hukuki boyutuna geldiklerini aktardı. Kutlu, bugün yürütmeyi durdurma ve kamulaştırılmanın durdurulması üzerine toplu dava açacaklarını söyledi. “İlk başladığımızda korkanlar, çekimser olanlar vardı. Ancak direnişimiz büyüdükçe birbirimize daha çok kenetlendik, daha çok bağlandık. Başımıza gelecekleri bilerek bu yola çıktık ancak şimdi direnişimizin ruhu çok büyük. Birbirleriyle yıllardır konuşmayanlar şimdi kol kola mücadele ediyor. Hem bilinçlendik hem de toprağımız için savaşmayı öğrendik” dedi. Muhtar ve şirket yetkilileri tarafından köy halkına çeşitli projeler sunulduğunu belirten Kutlu, “Burada kimse toprağını, tarım arazisini satmak istemiyor. Çeşitli proje gönderiyorlar, ‘Evlere dokunmayacağız, böyle yapacağız’ diyorlar ancak önceki projelerde ‘Dokunmayacağız’ dedikleri yerleri istimlak ettiler. Köy halkının ‘Yarın evimize girerlerse biz nereye gideceğiz?’ endişesi var” ifadelerini kullandı.

“Başta depremzedelere TOKİ yapılacağını düşünüyordum ama burada Arap-Alevi düşmanlığı var” diye konuşan Kutlu, “Bizler göç ettirilmeye çalışılıyoruz. Açık açık söylemiyorlar ama bunu yaptıklarıyla gösteriyorlar. Çok öfkeliyiz. Depremin en başından beri Arap ve Alevilerin bulunduğu mahaleler göz ardı edildi. Biz ‘Ölmedik, buradayız, yaşıyoruz’ dedikçe gözlerini, kulaklarını kapatıp bizi görmemeye gayret ediyorlar. 10 gün önce tapulu arazime kepçelerle girdiler. Oranın tapulu arazim olduğunu söyleyince ‘Tapunu düşüreceğiz, boşuna buradasın’ dediler. 1 hafta sonra da tapum düşürüldü bana hiçbir bilgi verilmeden. Göç etmemiz için uğraşıyorlar, ancak biz ne topraklarımızdan, tarlalarımızdan vazgeçeriz ne de doğup büyüdüğümüz köyümüzden. Mücadelemiz sonuna dek sürecek” dedi.