TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşülen AKP'nin memur maaşlarının artırılmasının yanı sıra bazı vergileri yükselten ve ek vergiler getiren kanun teklifiyle ilgili konuşan CHP Karabük Milletvekili Cevdet Akay, “Gerçekten vatandaşlarımıza ek külfetler, maliyetler geliyor ve bu maliyetler neticesinde ekonomik krizin de derinleştiğini görüyoruz ve gelir dağılımının da daha da bozulmasına sebep teşkil eden bir yapı şekliyle de bu kanun teklifinin oluşturulduğu görülmektedir” dedi.

Kaynak: ANKA
Torba teklif komisyonda: "Vatandaşlarımıza ek külfetler, maliyetler geliyor"
AA

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda AKP’nin hazırladığı ve memur maaş artışlarının yanı sıra bazı vergilerde artış ve ek vergi getirilmesini öngören 17 maddelik torba kanun teklifinin görüşmeleri sürüyor. Teklifle ilgili görüşlerini açıklayan Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi CHP Karabük Milletvekili Cevdet Akay şunları söyledi:

“Bu kanun teklifi hem gelir hem gider hem de borçlanma boyutu itibarıyla adı konulmamış bir ek bütçe teklifi şeklindedir, aynı zamanda da bütçe hakkımızın da zedelenmesi söz konusu. Tabii ki bu deprem bölgesindeki kayıpların giderilmesi açısından bazı önlemlerin alınması da muhakkaktır. Bugünkü görüşmelerimizde de bu konu net bir şekliyle tabii açıklığa kavuşacak ve kanun şekline de Meclis’e onaylanmak üzere sunulacaktır. Gerçekten vatandaşlarımıza ek külfetler, maliyetler geliyor ve bu maliyetler neticesinde de ekonomik krizin de derinleştiğini görüyoruz ve gelir dağılımının da daha da bozulmasına sebep teşkil eden bir yapı şekliyle de bu kanun teklifinin oluşturulduğu görülmektedir. Tabii ki önemli olan buradaki, teklif içerisindeki maddelerle ilgili görüşlerimizin de burada açıklığa kavuşturulması ve gerekli önerilerin de dikkate alınması. Ben bu manada birkaç madde hakkında görüşlerimi belirtmek istiyorum.

“MTV’DEN BELEDİYELERE DE PAY VERİLMESİ GEREKTİĞİNE İNANIYORUM”

Öncelikle, 1'inci maddedeki ek motorlu taşıtlar vergisi açısından bir durumu tespit etmek istiyorum. Biliyorsunuz genel bütçe gelirlerinden belediyelere de fon aktarılmakta, pay verilmekte, bu maddeyle belediyelere bu fonun aktarılmayacağı anlaşılıyor. Tabii ki depremdeki zararlarla ilgili hususlarda -bu telafilerin- zararların giderilmesi açısından tüm kamu kurumlarının çalışması söz konusu oldu; aynı zamanda, belediyelerin de çalışması söz konusu oldu. Ben bu ek motorlu taşıtlar vergisinden elde edilen gelirlerden belediyelere de pay verilmesi gerektiğine inanıyorum. Bunun da dikkate alınması hususunda görüşlerimi burada beyan etmiş oluyorum.

“BÜTÇE DİSİPLİNİ AÇISINDAN SIKINTILI”

Yine, burada, 5'inci maddemiz de biliyorsunuz -net borçlanma limiti yetkisi açısından- gelir ve gider arasındaki net borçlanmayla ilgili, tutarla ilgili. Hem Hazine ve Maliye Bakanına hem de Cumhurbaşkanı’mıza sırasıyla verilen yüzde 5'erlik limitlerin 3 katına kadar Cumhurbaşkanı tarafından artırılması söz konusu. Buna da baktığımız zaman, bütçe giderleri yani konsolide bütçe giderleri içerisinde tutarın yüzde 48,8 gibi çok önemli bir orana tekabül ettiğini görüyoruz. Yine, iç ve dış borç stoku açısından da baktığımız zaman yüzde 46'lık bir orana tekabül ediyor; bu çok ciddi bir oran, hakikaten bütçe disiplininin bozulması açısından da sıkıntılar doğuracak bir oran çünkü gelirlerin nereye kullanıldığıyla ilgili takibin çok zor olduğu bir durum söz konusu. Kuruluşumuzdan bu yana yüz yıllık süre içerisinde, borç stokumuzun aşağı yukarı yüzde 46'lık bir kısmında Cumhurbaşkanı’mıza yetki veren bir kanun teklifi şeklinde görüyorum. Burada -tabii ki devlet bütçesi içerisinde belirli borçlanmalar yapılacaktır ama- bu borçların nereye kullanıldığının takibi çok çok önemli; burada önemli olan net borçlanma hasılatı yaratıyor olmamız yani kullanılan dış kaynakla, yabancı kaynakla bunların anapara, artı, faizden ödemeler yapılarak... Şöyle açıklamak isterim: Örneğin, istihdamı artırıcı, üretimi artırıcı, ihracatı artırıcı alanlarda bu kaynakları kullanıp bir net borçlanma hasılatı yaratarak hem faizi ödeyip hem de anaparadan borç miktarını aşağı çekebiliyorsak bütçe açısından ve ülke ekonomisi açısından olumlu sonuçlar doğuracağına inanıyorum. Bu konuya dikkat etmemiz gerektiğini söylüyorum. Kullanılan bu kaynağın mutlaka bir kısmının da istihdamı, üretimi ve ihracatı artırıcı alanlara kanalize edilmesi gerektiğini dikkatlerinize sunmak isterim.

Yine diğer bir madde 10'uncu madde. 10'uncu madde de kurumlar vergisiyle ilgili, şirketlerin kurumlar vergisi oranlarının artırılmasıyla ilgili bir madde; biliyorsunuz, yüzde 20'den 25'e çıkarılmasıyla ilgili bir madde. Burada ihracatçıları düşünmüşüz. Önceden ihracatçılarımızın kurumlar vergisi oranı yüzde 1 indirimle beraber yüzde 19'du; şimdi yüzde 25'e artırdığınız zaman, yüzde 5 iskonto uyguladığınız zaman yüzde 20'ye düşüyor dolayısıyla ihracatçılarımızın maliyeti yüzde 1 oranında artmış oluyor. Ülkemizin şu ekonomik ortamda döviz girdisine çok ihtiyacı var yani bu döviz girdisi çok çok önemli, ihracatçılarımızın maliyeti açısından da önemli. Maliyetleri aşağı çekmek ve enflasyonist baskıyı da aşağı çekmek açısından -maliyet enflasyonu- bu oranın en azından yüzde 19'da sabitlenmesi için yüzde 5'lik oranın yüzde 6'ya çekilmesinin ben faydalı olacağını düşünüyorum. Bunu dikkatlerinize sunmak isterim Sayın Ök, eğer değerlendirme söz konusu olursa çünkü döviz girdisine olumlu katkı sağlayacaktır diye düşünüyorum.

“KALİFİYE MEMUR” VURGUSU

13'üncü maddeyle ilgili benden önceki değerli milletvekilleri konuşmalarında ifade ettiler. Buradaki yüzde 17,75 zamla ve seyyanen zamla en düşük memur maaşı ile kalifiye memur arasındaki farklar biraz kapanmış oluyor yani müdür, şef pozisyonundaki kalifiye memurlar ile düz memurlar arasındaki farkın açılmaması açısından da dikkate alınması gereken hususlar olduğuna inanıyorum.

 Yine, burada asgari ücretle ilgili olarak bir kıyaslama yaptığımız zaman, ortalama düzeydeki bir memur maaşıyla kıyasladığımız zaman asgari ücretin 2,5 katı kadar bir tutar söz konusu olmuş oldu dolayısıyla uçurum biraz fazlalaşmış oldu. Bu manada da asgari ücretle ilgili iyileştirilmelerin de kaçınılmaz olduğunu buradan ifade etmek isterim, bunu da ayrıca belirtmek istedim.

 Bir de 8'inci maddeyle ilgili bir tespit yapmak istiyorum: Burada da şirketlerin aktifindeki gayrimenkullerin satışıyla ilgili, kurumlar vergisi istisnasının ortadan kaldırılmasıyla ilgili. Biliyorsunuz, işletmeden satılan değerlerle ilgili yani gayrimenkullerle ilgili sermaye ilave edildiği zaman kurumlar vergisi istisnası uygulanıyordu. Burada şöyle bir ayrımın yapılmasında fayda görüyorum: İşletmeden çekildiği taktirde, paranın kurumlar vergisine tabi tutulması, aynı zamanda bu çekilmeyi yapan ortaklar cari hesabı çalıştırılması durumunda yani şirketler ortaklarından birisinin çekilmesi durumunda da gelir vergisi stopajına tabi tutturulması söz konusu olabilir. Bu madde üstünde de değerlendirme yaparken tartışmaya açılmasının uygun olacağını düşünüyorum.”