Dünya, kuşatma altındaki Gazze Şeridi’nde 2,3 milyon Filistinliye karşı yürütülen katliamı izlerken Batı Şeria, Kudüs ve İsrail vatandaşı Filistinlilere yönelik şiddet ve toplu cezalandırma eylemleri de artıyor. Bu, saldırıların tüm Filistin halkına karşı olduğunu ortaya koyuyor.

Tüm Filistin saldırı altında
Siyonist rejimin Gazze’nin yanı sıra Batı Şeria, Kudüs ve İsrail’deki Filistinlilere yönelik baskısı her geçen gün artıyor. (Fotoğraf: Depo Photos)

Aseel Al BAJEH

Geçen iki hafta boyunca İsrailli yetkililer, Filistinlileri canavarlaştıran bir dizi soykırım açıklamasında bulunmuş, bu da bin 524’ü çocuk olmak üzere 4 bin 785’ten fazla Filistinlinin öldürülmesine, evlerinin ve altyapının büyük ölçüde tahrip edilmesine ve Gazze’de insani bir felaketin ortasında insanların yerlerinden edilmesine yol açmıştır.

Ancak daha az rapor edilen şey, Batı Şeria, Kudüs ve İsrail sınırları içindeki parçalanmış Filistinlilere yönelik yoğun şiddet, baskı ve toplu cezalandırmadır.

BASKI ARTIYOR

Gazze’ye yönelik saldırıdan önce İsrail güçleri ve yerleşimciler tarafından öldürülen 203 Filistinliyle 2023 yılı, 2005’ten bu yana Batı Şeria’daki Filistinliler için en ölümcül yıl olarak tanımlanmıştı. Geçtiğimiz iki hafta içinde İsrail güçleri ve yerleşimciler Batı Şeria’da 81’den fazla Filistinliyi öldürdü. Bu durumu bir perspektife oturtmak gerekirse, son tırmanıştan önce her hafta ortalama 5 Filistinli İsrail güçleri ve yerleşimciler tarafından öldürülürken, tırmanıştan sonra bu sayı 40’a çıktı.

İşgalci İsrail güçlerinin protestoculara ve sivillere yönelik ‘öldürmek için ateş et’ politikası, günlük tutuklama baskınları ve askeri saldırıları devam ettikçe bu sayının daha da artması bekleniyor.

Bu arada İsrailli yetkililer İsrailli Yahudi sivil milisleri güçlendirmeye kararlı. İsrail Meclisi (Knesset) 15 Ekim’de, Milli Güvenlik Bakanı Ben-Gvir’in yerleşimcilere silah dağıttığı bir videoyu tanıtmasından önce, sivillerin ateşli silah edinme şartlarını önemli ölçüde gevşeten bir düzenlemeyi onayladı. Yasadışı yerleşimcilere yaklaşık 150 bin ateşli silah dağıtıldı. Son haftalarda yerleşimci şiddeti iki katına kadar çıktı. Şiddet ve saldırılarını sosyal medya platformlarında daha da organize eden yerleşimciler, bir haftadan kısa bir süre içinde 130 binden fazla İbranice nefret ve kışkırtma konuşması kaydederek Filistinlileri öldürmeye teşvik ediyor. Tüm bunlara İsrail hükümeti tarafından yalnızca izin verilmekle kalınmıyor, aynı zamanda teşvik de ediliyor. İsrail’in Gazze’deki soykırım savaşı yerleşimciler için Filistinlilerin ‘kökünü kazımak’ adına bir fırsat olsa da, İsrailli yetkililer için de daha fazla toprak çalmak ve yasadışı yerleşimleri genişletmek için de bir fırsat. İsrailli yerleşimcilere on yıllardır uygulanan kurumsallaşmış cezasızlık politikası, her zaman insanlık dışı suçlara dönüşmüştür. 11 Ekim’de Nablus’un Kusra köyüne saldıran silahlı İsrailli yerleşimciler Filistinlilerin evlerine ateş açarak üç, İsrail Hava Kuvvetleri (IOF) de bir Filistinliyi öldürdü. Ertesi gün, yerleşimciler öldürülen dört kişinin cenaze töreni sırasında iki Filistinliyi daha öldürdü.

İsrail, Gazze’ye yönelik saldırısından bu yana agresif bir toplu tutuklama kampanyasıyla Filistinlilere yönelik toplu cezalandırmayı tırmandırmaya devam ediyor. Gazze’ye yönelik saldırı öncesinde yaklaşık 5 bin 200 Filistinli İsrail hapishanelerinde bulunuyordu. O tarihten bu yana İsrail, Batı Şeria genelinde 850’den fazla Filistinliyi gözaltına aldı. Filistinlileri resmi bir suçlama olmaksızın ve gizli ‘kanıtlara’ dayanarak süresiz olarak gözaltına almayı öngören ‘yasadışı savaşçı kanunu’ kapsamında Gazze’den 900 Filistinli daha gözaltına alındı. Filistinli mahkumlara da daha fazla cezai tedbir uygulanmıştır. Bunlar arasında aile ziyaretlerinin yasaklanması ve avukat ziyaretlerinin kısıtlanması da yer alıyor. Ayrıca, İsrail’in Gazze’deki ‘tam ablukasına’ benzer şekilde, bazı cezaevlerinde elektrik kesildi ve su ise günde sadece bir saatle sınırlandırıldı. Tüm bunlar olurken birçok kişi fiziksel dayak ve diğer kötü muamelelere maruz kalıyor ve hasta mahkûmların tedavileri reddediliyor.

ZULÜM DALGASI

İsrail, Hamas’ın ‘sivilleri canlı kalkan olarak kullanması’ nedeniyle Gazze’deki katliamlarının meşru olduğunu iddia ederken, şimdi de 7 Ekim’de İsrail’de bulunan binlerce Filistinli işçiyi sırf Gazzeli oldukları için cezalandırıyor. İsrail, istihdam oranının yüzde 46’ya düşmesi nedeniyle birkaç yıl boyunca Gazze’den yaklaşık 18 bin Filistinliye İsrail ve Kudüs’te çalışma izni vermişti.

Saldırıdan bu yana, İsrail bu işçilerin tüm çalışma izinlerini iptal ederek İsrail’deki varlıklarını ‘yasadışı’ hale getirip düşmanca bir ortamda güvenliklerini tehlikeye attı. Birçoğu işyerlerinden kovuldu ve maaşları verilmedi. Diğerleri ise İsrailli siviller, polis ve askerler tarafından taciz edildi ve acımasızca dövüldü. Ayrıca İsrail, yaklaşık 4 bin işçiyi kayıtsız bir şekilde, en temel haklarını dahi güvence altına almadan gözaltına aldı. Binlercesi Batı Şeria’ya gitmeye zorlandı. Gazze’den gelen işçilere yönelik bu toplu cezalandırma ve aşağılama, işçiler bombardıman altında sevdiklerini ve evlerini kaybetmeye katlanırken gerçekleşiyor.

BATI VE MEDYA DESTEĞİ

Pek çok Batılı hükümet ise; İsrail’in Filistin’in dört bir yanında Filistinlilere karşı yürüttüğü bu soykırım savaşı, toplu cezalandırma ve baskının ortasında, daha fazla silah sağlayarak ve sözde ‘meşru müdafaa hakkını’ teşvik ederek İsrail’in savaş suçlarını körüklüyor. Öte yandan İsrail’in soykırım savaşına yeşil ışık yakarak suç ortağı olan ana akım medya da apartheid, işgal ve kolonizasyon bağlamında devam eden katliamların gerçekliğini yeterince ele almıyor.

Gazze’deki soykırımı sona erdirmek için harekete geçen bilinçli insanlar, İsrail’in ‘mevcut’ savaşının yeni olmadığını hatırlamalı. Filistinlilere yönelik şiddet, canavarlaştırma ve sömürgeci tahakküm bir asır önce başladı ve bugün de devam ediyor. İsrail devleti 1948 Nakba’sından bu yana durmaksızın Filistin halkını ortadan kaldırmaya ve topraklarını kontrol etmeye çalışıyor - şimdi dünya ikinci bir Nakba’yı izliyor. Ancak tüm bu yaşananlara rağmen Filistinlilerin özgürce ve onurlu bir şekilde yaşama iradesi devam ediyor.

BirGün Çeviri Kolektifi tarafından Tribune Mag’den çevrilmiştir.