40 yıllık sektör çalışanı Aziz Demiray daha kötüsünü görmediğini söylüyor. Turizm emekçileri işsiz, üstelik bu süreçte borçlanmak zorunda kalmışlar. Bu yıldan zaten beklentileri yok, gelecek için de umutsuzlar. Üstelik yıl sonunda başlayacak ihtiyaç kredisi taksitleri en büyük endişelerinden biri

Turizm tel tel dökülüyor

OZAN GÜNDOĞDU

Turizm sektörünün ülke ekonomisi içindeki önemi yıllar içinde giderek arttı. 90’lar ve 2000’ler tesisleşmeyle beraber turist sayısının da arttığı yıllardı. Ancak bu yıllarda sektörün içinde büyük sermaye gruplarının pastası giderek büyüdü. 2010’lu yıllara gelindiğinde ise tüm sektörün gözü kulağı artık dış politikaya çevrilmişti. Bir yandan Suriye savaşına ülkenin Türkiye’nin iştah kabartması, diğer yandan Avrupa’yla gerilen ilişkiler sektörü zorlamaya başladı. Bu süre içinde işletmeler yüzünü Arap coğrafyasından gelen turistlere mecburen dönse de, sektörün eski tadı yok. 2010’daki yabancı turist sayısı 8 yıl öncesinden yüzde 115 daha fazlaydı. 2018’de 8 öncekinden sadece yüzde 38 daha fazla turist ağırlandı. Üstelik 2015, 2016 gibi yıllarda ülkenin içeride ve dışarıda başına gelenler turist sayısını 2000’li yılların dahi gerisine düşürdü. 2019 ise dolar kurunun lira karşısında yükselmesinin de etkisiyle rüya gibi geçti. Turist sayısında 45 milyonluk rekorun yakalandığı geçen yıl, işletmeler yeniden borçlanmaya ve yatırım yapmaya girişti. Bu umutları 2020’nin mart ve nisan aylarına kadar sürdü. Hükümet ise işletmeleri uyarmadı, hatta 29 Şubat’ta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “bu yıl 58 milyon turist ağırlayacağız” diyerek işletmelerinin hayallerine su serpti. Bu esnada salgın tüm dünyaya hızla yayılıyor, İtalya’da sağlık sistemi çöküyor, İran’da vaka sayısı pik yapıyordu. Çin’le uçak bağlantısı kesilmişti. Türkiye’de ise bu tarihte muhtemelen Covid-19’lu hasta vardı ancak henüz tespit edilememişti. İlk vakanın teşhis edilmesinden 10 gün önce Erdoğan’ın bu yıl turist rekoru kıracağız demesi işletmelerin vakayı küçümsemesine neden oldu. Böylece sezon hazırlıkları için işletmeler bankaların yolunu tuttu. BDDK verilerine göre marttan mayısa kadar geçen 3 ayda turizm sektörünün 101 milyar liradan 120 milyar liraya çıktı. Bugün sektör tümüyle iflasın eşiğinde. Durumu resmi verilerin dışında sektörün geldiği duruma içeriden bakabilen isimlerle konuştuk.

“DAHA KÖTÜSÜNÜ GÖRMEDİM”

Sektörün emektarlarından biri Aziz Demiray. Kendisi 40 yıllık sektör çalışanı. Antalya’da otellerde 30 yıl garson olarak çalışmış. Son 10 yılda ise restorana geçmiş. Demiray daha kötü bir dönem hatırlamıyor. Antalya’da turist sayısının yüzde 70’ler oranında azaldığını ifade eden tecrübeli garson bu durumun en çok çalışanları etkilediğini ifade ediyor. Krizden kendisinin çalıştığı iş yeri de nasibini almış ve kısa çalışma ödeneğine başvurmuş. Fakat Demiray emekli olduğu için kısa çalışma ödeneğinden faydalanamıyor. Eylül, ekim aylarında bu ödeneğin kesilmesinden herkesin endişeli olduğunu ifade ediyor. Çalışanlar ne yapıyor diye sorduğumuzda “normalde sezon için Antalya’ya gelenler köylerine döndü, çoğu ise ekstra gündelik işler çıkarsa diye arayış içinde” cevabını alıyoruz.

İŞSİZ, BORÇLU VE ENDİŞELİLER

Ancak turizm çalışanlarının tek sorunu işsizlik değil. Gelecek endişeleri de had safhada. Demiray “Umutsuzmuş gibi konuşmak istemiyorum ama umudumuz yok açıkçası, ne yapacağımızı da bilmiyoruz, seneye kadar hastalık önlenirse belki biraz toparlanır ama ne olur bilemiyoruz” diyor. Endişenin bir boyutu sektörün geleceğine ilişkinken, diğer boyutu da çalışanların borçluluğu. Sektör çalışanları sezon başında adeta hayatta kalma mücadelesine girişmiş ve mecburen borçlanmış. Demiray konuya ilişkin şunları söylüyor: “Mecburen borçlandık, garsonundan, komisine, aşçısından, bulaşıkçısına herkesin ihtiyaç kredisi borçları var. Bunların ödemesi yıl sonunda başlayacak, yıl sonunda kısa çalışma ödeneği de bitiyor. Bitmese bile ele geçen para zaten borçları ödemeye yetecek cinsten değil. İş yok, para az, kira, faturalar, gıda masrafları bir yanda dururken, diğer yandan da kredi taksitleriyle ne yapacağımızı bilemiyoruz”

YABANCI TURİST GELMEDİ LÜKS OTELLER DE KRİZDE

Demiray’a Antalya’daki genel durumu sorunca sektörün bir başka boyutu ortaya çıkıyor. “Yabancı turist gelmezse Antalya’da işler durur” diyen Demiray şöyle devam ediyor; “Şu anda Antalya’daki az sayıdaki turistin nerdeyse tümü ‘her şey dahil’ sistemiyle hizmet veren otellerde konaklıyor. Bunların da çoğu yerli turist. Bir de salgın korkusuyla turistler dışarı da çıkmıyor, kentteki esnaf da çok zor durumda”

YÜZ BİNLERCE İŞÇİ DESTEK BEKLİYOR

Turizmde 1 milyon 300 bin çalışan bulunuyor. Sektördeki sendikalı işçi sayısı on binlerle sınırlı. 3 çalışandan 1’i kayıtdışı. Konu artık Meclis’in de gündeminde

CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş, turizm sektöründe istihdam edilen 1 Milyon 300 bin işçinin sorunlarını TBMM gündemine taşıdı. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı’na verdiği önergesinde, Covid 19 salgını nedeniyle turizm sektörü açısından zorlu bir dönemden geçildiğine vurgu yapan CHP’li Demirtaş, “Sezon bitecek hala daha çalışanlara destek verilecek… Turizm işçisi çok zor durumda” dedi.

CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş önergesinde şunları ifade etti;

“HER 100 İŞÇİDEN 90’I MAĞDUR OLDU!”

Ülkemiz ekonomisi açısından önemli sektörlerden birisi olan konaklama ve eğlence işleri sektörü, çalışma hayatı ve istihdam açısından da büyük bir öneme sahiptir. Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 31 Temmuz 2019 tarihinde yayınladığı İş kollarındaki İşçi sayıları ve sendikaların üye sayılarına ilişkin tebliğe göre 18 numaralı iş kolu olarak tanımlanan Konaklama ve Eğlence İşleri sektöründe çalışan işçi sayısı 1 milyon 52 bin kişidir. Sendikalaşma oranı ise yüzde 3,59’dur. Bakanlığın 31 Ocak 2020’de yayınladığı tebliğde ise Konaklama ve Eğlence İşleri sektöründe çalışan işçi sayısı 927bin 146 kişidir. Sektördeki sendikalaşma oranı ise yüzde 2,74 ile son derece düşük olup sendikalı işçi sayısı 36 bin 651 kişidir. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı verilerine göre covid 19 salgını öncesi konaklama ve eğlence sektöründe kayıtlı çalışan sayısı yaklaşık 1 milyon kişinin çalıştığı belirtilmiş olsa da, en az yüzde 30 oranında da kayıt dışı çalışan ile birlikte konaklama ve eğlence sektörü yaklaşık 1 milyon 300 bin kişinin istihdam edildiği sektörde çalışanların yaklaşık yüzde 90’ı bu süreçte çok büyük mağduriyetler yaşamıştır. Sektörde çalışanlar, geleceğe kaygı ile bakmaktadır. Çünkü yaşanan salgının olumsuz etkilerinin bu sektörde önümüzdeki aylar içinde çok daha fazla hissedileceği şüphesizdir.

İŞLETMECİLER ORTADOĞU UZMANI HALİNE GELDİ

Antalya’da otel işleten Şahin, 2010’dan beri her yaz, turizmi baltalayacak bir gelişme yaşandığını vurguluyor ve ekliyor: İşletmecinin gözü kulağı hükümette. Rusya’yla gerilecek miyiz, Almanya’yla kavga edecek miyiz, seçim olacak mı, bu belirsizlikle yatırım yapılır mı?

Sektör adeta tel tel dökülüyor. 5 yıldızlı otellerin çoğu sezonda kapılarını bile açmadı. Açanlar ise yüzde 15-20’lerde doluluk oranlarıyla hizmet veriyor. Büyük oteller bir şekilde geçmiş birikimleriyle sezonu atlatmanın peşinde. Küçük işletmelerin bir çoğu bu yazı pas geçti. Bu işletmelerin sahiplerinden biri de Antalya Kaş’ta otel sahibi olan Murat Şahin. 4 yıldır turizm işletmecisi olan Şahin, bu yıl temmuzda oteli açmayı planladığını ancak vazgeçtiğini söylüyor. “Otel sezon için hazırlanma maliyetini bile karşılayamayacaktı, tatil bölgelerinin çoğu kış aylarından farksız” diyen Şahin, özellikle Antalya’da işlerin çok durgun olduğunu söylüyor. Şahin’e göre yerli turist beklentisi de hayal oldu, çünkü onlarda da para kalmadı. İşletmeci “Yerli turistlerin çoğunu esnaf oluşturuyordu. Ancak memleketinde 4 aydır dükkanının açamayan esnaf tatile çıkar mı, çıkmaz” diye anlatıyor durumu.

33 yaşındaki Şahin sektörde eskilerle konuştuğunda da daha büyük bir kriz görmediklerini ifade ediyor. İşçilerin durumunun çok daha kötü olduğunu Şahin de vurguluyor. Ayrıca talep de krizle beraber değişiyor. Örneğin 5 yıldızlı oteller sinek avlarken, villa turizmi patlıyor. Çünkü lüks otel müşterileri tercihlerini villa kiralamaktan yana kullanıyor. Bu müşterilerin çoğu da restoranları tercih etmiyor.

Şahin’le yaptığımız görüşmenin çarpıcı boyutu ise sektördeki belirsizlikte yatıyor. 2010’dan beri gözümüz kulağımız hükümette diyor Şahin ve bir arkadaşıyla konuşmasını paylaşıyor; “Normal ülkelerde devlet yurttaştan korkar, Türkiye’de biz devletten korkuyoruz, acaba bu yıl Ortadoğu’da hangi maceraya atılacağız, savaş çıkacak mı, birinin uçağını düşürür müyüz, Rusya’yla gerilir miyiz, Almanya’yla kavga eder miyiz, bunları turizmci kadar takip eden yoktur, 2 gün sonrasını öngöremiyoruz ki, nasıl yatırım yapalım? Son 5 yıldır her yaz seçim yapılıyor, onun gerginliği tüm ülkeye yayılıyor. Ülkenin imajı da yurtdışında giderek bozulmuş durumda, hal böyle olunca gelen turist de sınırlı süre için geliyor”.