Mart ayı cari açığı 4 milyar 812 milyon dolar olarak gerçekleşti. Böylelikle on iki aylık cari açık da 55 milyar 380 milyon dolara yükselmiş oldu. Bu tablonun sürdürülebilir olmadığı çok net

Türkiye’nin dış dengeleri giderek bozuluyor

Türkiye’nin özel sektör borçlarının GSMH’ye oranı 2007’de yüzde 33 iken bugün yüzde 70’e yükseldi.

Türkiye yine finans sektörünün borçlarının GSMH’ye oranında, bankacılık sektörünün araştırma kuruluşu Uluslararası Finans Enstitüsü’nün verilerine göre, 39 gelişmiş ve yükselen ülke arasında en kritik durumda.

Bankacılık sektörünün kredi/mevduat oranı yüzde 120’ye vurdu. Fonlama açığı büyük ölçüde yurtdışı borçlanmalarla kapatılıyor.

Dövizle borçlanma konusuna gelince, GSMH’nin yüzde 69.5’i ile, yüzde 53.5 oranıyla ikinci sıradaki Polonya’ya fark atıyor. Bu gösterge de daha 2009’da yüzde 39.2’ye işaret ediyordu.

Bankaların döviz cinsi, çoğu dolar borçları da GSMH’nin yüzde 22.5’i düzeyinde. Burada da bir tek antrepo nitelikli Hong Kong ve Singapur’un gerisinde bir oran söz konusu.

Finansal olmayan şirketlerin, yani reel ekonomi aktörlerinin döviz borçları da yine GSMH’nin yüzde 35’i ile çok kritik durumda. ( Bu oran hem şirketlerin dış borçlarını, hem Türk bankacılık sistemine iç borçlarını içeriyor. )

“Bu rakamlar şaşırtıcı değil, siz de başka yorumcular da zaman zaman dile getiriyorsunuz” diyebilirsiniz. Haklısınız. Ne var ki, yukarıdaki değerlendirmeler bana değil, İngiltere’nin önde gelen ekonomi gazetesi Financial Times’ın köşe yazarı Steve Johnson’a ait. Hem de, “Dikkatler Arjantin’e çevrilmişken bir de Türkiye’ye bakalım” bağlamında kaleme alınmış bir makaleden söz ediyor. Yani RTE’nin Londra’yı ziyareti, uluslararası sermayeyi sakinleştirme gayretleri, rastlantı sayılmaz.

Çanlar Türkiye için çalıyor!
Gerçi Johnson yazının ilerleyen bölümlerinde, Türkiye’de hane halkının döviz borcu bulunmamasını, bankaların sırf döviz geliri sağlayan firmalara döviz kredisi açmasını, takibe düşen banka borçlarının oranının düşüklüğünü ferahlatıcı faktörler olarak sıralıyor.

Sonunda da Türkiye’nin her yıl GSMH’sinin yüzde 25’i kadar bir borç çevirmesi gereğinin altını çiziyor. Bu finansmanı sağlamasının da ancak varlık fiyatlarının ucuzlamasıyla mümkün olacağını öne sürüyor.

Meali, borsanız biraz daha düşsün, faizleri daha da yükseltin bir düşünürüz şeklinde…Özetle üstü kapalı bir tehdit söz konusu…

Cari açıkta beterin beteri de varmış
İşte bu sarsıntılı ortamda cari denge verileri geldi. Rakamlar geçtiğimiz aylardan da vahim bir tabloya işaret ediyor. Öncelikle, mart ayı cari açığı 4.812 milyon dolar olarak gerçekleşti. Böylelikle on iki aylık cari açık da 55.380 milyon dolara yükselmiş oldu.

İşin korkutucu yanı, adı üzerinde finans hesabının cari açığın finansmanına katkıda bulunmak şöyle dursun, 2.937 milyon dolar kan kaybetmesi. Bu durumda ortaya çıkan 7.750 milyon dolar döviz ihtiyacının, 4.836 milyon dolar Merkez Bankası rezerv erimesinden ve 2.916 milyon dolar net hata noksandan karşılanması. Bu tablonun sürdürülebilir olmadığı çok net.

turkiye-nin-dis-dengeleri-giderek-bozuluyor-463632-1.

Cari açığın alt kalemlerine kısaca bir göz atarsak:
»Dış ticaret açığı, 4.6 milyar dolara gerilemiş durumda. 3.35 milyar dolar enerji faturasını, 1.49 milyar dolar altın ithalatını çıkarırsanız dış ticaret artı bile veriyor diyebilirsiniz. Ne var ki enerji açığının yapısal bir sorun oluşunu, petrol fiyatlarının yükselişini sürdürmesini de göz ardı etmemelisiniz.

»Net doğrudan yatırımlarda 1.029 milyar dolarla göreceli bir artış kaydedilmiş.

»Hisse senetlerinden 361 milyon dolar, borç senetlerinden 1.912 milyon dolar olmak üzere çok ciddi bir portföy çıkışı olmuş. Devlet iç borçlanması senetlerindeki net satış, yani yabancı çıkışı 123 milyon dolarla çok sınırlı bir düzeyde kalmış. Ne var ki, 1.743 milyon dolar tahvil net geri ödemesi sorun yaratıyor.

»Diğer yatırımlarda, yani yurtdışı banka borçlanmalarında 1.585 milyon net çıkış gerçekleşmiş. Anlaşılan bankalar borçlanamayınca yurtdışı muhabir bankalarındaki 1.376 milyon doları yurda getirmişler. Bu da çok kritik bir sinyal.

»Net hata noksandan, 2.916 milyon dolar kaynağı bilinmeyen bir döviz girişi olmuş.

»Bu da yetmemiş, açık ancak MB rezervlerinden 4.836 milyon dolarlık satışla kapatılabilmiş. Çok nadir görülen bir durum gerçekleşmiş, rezervlerdeki erozyon, cari açığı aşmış.