Ana akım ve sosyal medyada, “Dünyanın en zehirli örümceği Argiope lobata Türkiye’de görüldü!” veya “Tehlikeli Eresus örümceği Türkiye’de görüldü!” gibi haberlere denk gelmişsinizdir. Ne yazık ki ikisi de asılsız!

Türkiye’deki zehirli hayvanlara dair

Dr. Pedram Türkoğlu - @PedramTurkoglu

Zehir… Ölümle bağdaştırıldığı için insan olarak bizi endişeye sürükleyen bir kelime. Toksikolojinin (zehir biliminin) kurucularından ve modern tıbbın öncülerinden 16. yy kimyageri Paracelsus’un deyimiyle Sola dosis facit venenum, Yani Türkçe karşılığı ile: Zehri oluşturan dozdur. Bir toksini/ zehri değerlendirirken aktarım yolu (dolaşım, deri, solunum), LD50 değeri ve doz/kütle oranı önemlidir. Bir canlının sadece “zehirli” diye betimlenmesi, bilimsel açıdan pek bir anlam ifade etmez. Çünkü söz konusu canlı “zehirli” olup, insan için zararsız olabilir. Bu yüzden “tıbbi önem” ifadesi kullanılmaktadır. 

Ek olarak, İngilizcedeki “venom“ ve “poison” ifadeleri Türkçede yer almamaktadır. Her iki canlıya da “zehirli” deyip geçmekteyiz. Hâlbuki biri (venomous) engerekler ve akrepler gibi ısırınca/ sokunca toksinlerini dolaşıma zerk eden aktif bir saldırı süreci iken; diğeri (poisonous) kurbağalar gibi solununca, yenilince veya dokununca etki eden pasif bir savunma sürecidir. 

Pek çok canlıda zehir sayılabilen toksinler bulunmaktadır. Ancak bizim için önemli olan zehrin insan, kedi, köpek gibi nispeten büyük memeliler için tıbbi önemidir. Yani toksin, ölüme sebep olmasa bile bulgu verebilir, dolaşımı ve solunumu etkileyebilir; tıbbi müdahale gerektirebilir demektir. Özellikle Türkiye gibi coğrafyalarda tıbbi önemi olan hayvan toksinlerinin sayısı çok azdır. Çünkü insan gibi büyük hayvanları avlayabilecek bir seçilim baskısı oluşmamıştır. 

Kertenkele ve kurbağalar 

Misal, Türkiye’de tıbbi önem arz eden kertenkele bulunmamaktadır. Korkunç görünümlü çöl varanı (Varanus griseus) Güneydoğu’da dağılımı olan nadir bir kertenkele türüdür. Yılanlar gibi özelleşmiş zehir bezi olmasa da tükürüğünde toksin sayılabilecek moleküller olabileceği tahmin edilmektedir, yine de insan için tehlikeli değildir. Ülkemizdeki kurbağalar da savunma amaçlı derilerinden toksinler salgılar. Eğer yalamaya veya yemeye çalışmazsanız herhangi bir sorun teşkil etmezler. 

Ülkemizdeki yılan türlerinin sadece dörtte biri tıbbi önem arz eden toksinler barındırır. Onlar da zaten ilk fırsatta insandan kaçmaya çalışırlar. Avları arasında insan türü olmadığı için üzerlerine basmadığınız veya kışkırtmadığınız sürece ısırmayı tercih etmezler. 

Dünya’daki örümcekler bazında düşünürsek, neredeyse bütün örümcekler zehir bezine sahiptir. Fakat zehri insan için etkili olan örümcek sayısı çok azdır. Örneğin Türkiye’de tanımlanmış 370 cins örümcek içerisinde karadullar (Latrodectus spp.), yalancı karadullar (Steatoda spp.) ve keşiş örümcekleri (Loxosceles spp.) olmak üzere sadece 3 cinsin zehri tıbbi önem arz etmektedir. Üstelik Türkiye’de hiçbir örümcek nedeniyle ölüm bildirilmemiştir. Tıbbi önem arz eden keşiş örümceği toksinlerinin ölüme sebep olmasa da deride nekroza (ölü dokuya) neden olabileceği rapor edilmiştir. Hatta birçok örümcek ve akrep dahil olmak üzere pek çok eklembacaklı, insan derisini delebilecek anatomiye bile sahip değildir! Buna rağmen şanları büyüktür. Çünkü örümcek ve yılan korkusu, insanlara atasal memeli popülasyonlarından aktarılmış evrimsel bir korkudur. 

Araknoloji (örümceğimsi bilimi) uzmanı Kadir Boğaç Kunt, bu konuda şu ifadeleri kullanır: ”Her ne kadar ölüm raporu olmasa da (tıpkı Türkiye’deki diğer örümcekler gibi), yalancı karadul (Steatoda spp.) zehri orta seviyede tıbbi önem arz eder. Fakat hedef avları haricindeki diğer organizmalara karşı zehir enjeksiyon mekanizması çok etkisizdir. Cildi delemiyor ya da delse bile tıbbi sorun yaratacak kadar zehir enjekte edemiyor.”  

Ana akım medya ve asılsız haberler 

Ana akım ve sosyal medyada, “Dünya’nın en zehirli örümceği Argiope lobata Türkiye’de görüldü!” veya “Tehlikeli Eresus örümceği Türkiye’de görüldü!” gibi haberlere denk gelmişsinizdir. Ne yazık ki ikisi de asılsız! Argiope ve Eresus cinsi örümcekler aposematik (uyarıcı) renkleri ve sıra dışı görünüşleri nedeniyle insanlar için korkutucu gözükseler de tehlike arz etmezler! Maalesef doğa haberleri yapılırken uzmanlara danışmamak gelenek hâline geldi. Asıl “zehirli” olan işte bu hatalı bilgiler. Asparagas, en zehirli örümcekten toksiktir…  

Hayvanların ekosistemdeki halkası göz ardı edilmemelidir. Yılan sayısının azalması, avları olan kemirici popülasyonunun artışına; örümcek sayısının azalması, avları olan sinek popülasyonunun artmasına neden olabilir. Dünya’yı bizim için var olmuş sonsuz kaynaklara sahip bir oyun bahçesi gibi düşünmekten vazgeçmemiz; diğer canlılar ile birlikte seçilim gösteren bir primat olduğumuzu hatırlamamız gerekiyor…