Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Abdurrahman Gök, cezaevinden verdiği söyleşide kendisi hakkında üst üste açılan soruşturmalar ve cezaevindeki mevcut durumu hakkında konuştu. Gök, “Kemal Kurkut fotoğraflarını yayınladıktan sonra maruz kalmadığım baskı kalmadı” dedi.

Kaynak: Haber Merkezi
Tutuklu gazeteci Abdurrahman Gök: Kemal Kurkut fotoğraflarının intikamı alınıyor

134 gündür Diyarbakır 1. No’lu Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu’nda tutulan gazeteci Abdurrahman Gök, cezaevinden MLSA’nın sorularını yanıtladı. Diyarbakır'da 2017 yılındaki Newroz kutlaması sırasında polis tarafından vurularak öldürülen üniversite öğrencisi Kemal Kurkut’un vurulma anını kaydeden Gök, kendisinden intikam alındığını ifade etti. 

Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Gök, 14 Eylül’de görülmeye başlayacak davanın iddianamesi için “Bu iddianame gazeteciliğimi tasdik ediyor aslında. Kendi kendisini çürüten, aslında yanıt vermemi bile gerektirmeyen 14 sayfalık bir metin” dedi.

“Kemal Kurkut fotoğraflarını yayınladıktan sonra maruz kalmadığım baskı kalmadı” diyen Gök, davayla ilgili ise şunları söyledi:

“Ürettikleri gizli tanık, Kemal Kurkut’un ‘örgüt üyesi’ olduğunu, benimse ‘örgüt talimatıyla fotoğrafları çektiğimi’ söyleyecek kadar pervasızlaştı. Ama mahkeme bu pervasızlığı mahkûm etmek yerine bana ceza verdi. Belli ki bu bile o resmî yalanı ortaya çıkaran fotoğrafların intikamı için yeterli olmamış ve şimdi aynı mahkemede yeniden yargılanıyorum. Bu kez tutuklu olarak. Yine bir tanık üretilmiş, bu sefer adına ‘açık tanık’ denilmiş. Ancak, benim hakkımda bilgisi olmadığı için dört kez alınan ifadesinde savcının ‘zorlamasıyla’ birkaç tane cümle de benim için sarf ediyor.”

“‘BEN VERMİYORUM’ DİYEBİLİYOR”

Cezaevi savcısı ve idaresinin keyfî tutumları nedeniyle kitap ve dergi gibi yayınlara ulaşmakta zorluk yaşadığını ve en temel iletişim ve haberleşme kanallarının kısıtlandığını belirten Gök, yaşadıklarını şöyle anlattı:

“Düşünsenize Anayasa Mahkemesi, Yeni Yaşam gazetesinin tutuklulara verilmesinde sakınca olmadığını, verilmemesinin hak ihlali olduğunu belirtiyor. Ama cezaevi savcısı ya da idaresi, ‘Bana ne bu karardan, ben vermiyorum’ diyebiliyor. Evrensel ve Birgün gazeteleri için de bu geçerli. TV kanallarında bari Halk Tv, Tele 1, KRT Tv olsun, diyorsunuz. Onlara da ‘Yok’ deniliyor. Bütün bu kuşatılmışlık ve yalıtılmışlığa rağmen haftada bir de olsa ailemin aracılığıyla bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum.”

Kürt basınında çalışan gazetecilere yönelik baskıların her geçen gün artmasına ilişkin, “Bu iktidar halkının özgürlüğü için, dili için, kültürü için, varlığı için mücadele eden herkesi hedefine almış. Binlercesini, on binlercesini sürgüne göndererek, bir o kadarını da tutuklayarak amacına ulaşabileceğini düşünüyor” diyen Gök, cezaevine konulan gazetecilerle dayanışmanın önemine ise Tolstoy’dan alıntı yaparak cevap verdi:

“Elbette ki dayanışma, destek çok önemli ama kişisel olarak benim gazeteciliğim için belirleyen bir noktada değil. Tolstoy’un sözü sanırım, ‘Kendi acınızı hissediyorsanız canlısınız; başkasının acısını hissediyorsanız insansınız.’ İnsan olmak isteyen başkalarının acısını da yüreğinde hisseder.”

NE OLMUŞTU?

Diyarbakır merkezli bir operasyon kapsamında 25 Nisan’da gözaltına alınan gazeteci Abdurrahman Gök, 133 gündür Diyarbakır 1. No’lu Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu’nda tutuluyor. 

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tutuklu gazeteci Gök hakkında ‘örgüt üyesi olmak’, ‘örgüt propagandası yapmak’ iddialarıyla 22,5 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırladı. Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen davanın ilk duruşması 14 Eylül’de yapılacak.