Hükümetin gündemindeki yeni Anayasa taslağında yer alması beklenen başörtüsü ve ailenin korunmasına ilişkin maddeler tartışma yarattı. Laikliğe vurgu yapan kadın örgütleri, muhalefete “tuzağa düşmeyin” dedi.

Tuzağa düşmeyin
Öğrenci velileri, okullara imam atanmasına karşı laik eğitimi savundu. (Fotoğraf: BirGün)

Zeliha ASLAN

TBMM’nin yeni yasama dönemi 1 Ekim Pazar günü Meclis’in açılmasıyla birlikte başlarken, iktidarın gündeminde tartışmalı yeni Anayasa taslağı var. Azerbaycan ziyareti dönüşünde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, meclis açıldığında öncelikli gündeminin ne olacağı sorusuna ‘Anayasa’ yanıtını verdi. Yeni Anayasa taslağında bulunması beklenen maddeler ise kadın örgütlerinin tepkisini çekti.

Geçtiğimiz yıl dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Meclis’e yönelttiği Anayasa değişikliği talebinde başörtüsü için 24. maddede, LGBTİ ve aile konusunda ise 41. maddede değişiklik yapacakları açıklaması yapmıştı. İktidara yakınlığı ile bilinen Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi, bir köşe yazısında 41. maddede yer alan, “Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır” tanımının değiştirilip, “Aile, kadın ve erkekten oluşur” tanımının getirileceğinden söz etmişti. Bu nedenle yeni yasama yılında gündeme gelecek ilk konunun ‘kadın ve aile’ ile ilintili olan yasalarda olabilecek değişiklikler olduğu öngörülüyor. Bir süredir 81 İlde, İlahiyat Profesörleri moderatörlüğünde, Aile Çalıştayları düzenleyen Aile ve Sosyal Politikalar bakanlığının da gündeminde yeni anayasa var. Aileyi güçlendirmek amacıyla yapıldığı savunulan bu çalıştaylarda baroların son anda davet edilmesinin yanı sıra kadın hakları alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarına yer verilmedi.

LAİKLİĞE SALDIRI

Yeni anayasa tartışmasında yer alan kadın hakları ve aile kavramları, kadın ve cinsiyet eşitliği alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarını da harekete geçirdi. BirGün’e konuşan, Sol Feminist Hareketi’nden Gizem Gül Kürekçi, “Anayasanın 24.ve 41. Maddelerde değişiklik önergesi temelde kadınlarla ve ailenin korunması hakkındaki sözde güvencenin artırılması ile ilgili gibi görünse de anayasanın laiklik ilkesine temelden bir saldırıyı işaret ediyor. Üstelik bir anayasada yer almaması gereken, temel olarak anayasa süreçlerinin yapılışına aykırı ayrımcı ve nefret söylemi içeriyle. Tüm illerde devlet kurumları eli ile kadın örgütlerini, baroları dışlayan bir biçimde ‘aile çalıştayları’ yapılıp, ilahiyat hocalarına bilimsellik adı altında vaazlar verdirilip, kadını annelik rolüne sıkıştıran ve LGBTİ’lere karşı ayrımcı ve nefret içeren söylemler üretiliyor” dedi. Her gün, her uygulaması ile hukuku ve anayasayı yok sayan bir iktidarla asla anayasaya yapılamayacağını ifade eden Kürekçi, “Bu anayasa değişikliği teklifi doğrudan laikliğe bir saldırıdır ve laiklik yoksa kadın hakları da yoktur” yoktur diyerek laikliğin hedef alındığını ifade etti.

MUHALEFETE ÇAĞRI

Eşitlik İçin Kadın Platformu avukatı Hülya Gülbahar yeni anayasa tartışmalarına ilişkin “Bu meclis seçime katılan siyasi partilerin anayasal programlarını tartıştıklarını ve yeni bir anayasa yapmak için seçmenlerden yetki istedikleri bir yetki ile oluşturulmadı” diyerek mevcut iktidarın, yeni yasa çıkarmak üzere seçilen bir iktidar olmadığının altını çizdi. Gülbahar “Yeni meclisin kadınların bütün haklarına ağır saldırıların gerçekleşeceği bir meclis olacağının farkındayız bu nedenle meclisteki partileri ve milletvekillerini yakın takibe aldık. Meclis’in resmen açılacağı 1 Ekim ve fiilen açılacağı 3 Ekim tarihinden başlayarak gözümüz meclisin üzerinde olacak. Yıllardır mevcut yasalarda kadın hareketinin büyük emeği olduğunu, yasaların yeterli olduğunu, sorunun uygulamada olduğunu söylüyoruz. Bu nedenle iktidarın yasaları iyileştirme tuzağına muhalefetin düşmemesi gerektiğinin altını çiziyoruz” diyerek muhalefete çağrıda bulundu.