ABD, Tayvan’ı silahlandırarak ve ‘bağımsızlık yanlısı’ sağcı-milliyetçileri kışkırtarak Çin için bir tehdit ve istikrarsızlık unsuru yaratmaya çalışıyor

ABD’nin sonraki hedefinin (gerçekte asıl hedefinin) Çin olduğunu tahmin etmek için kâhin olmaya gerek yok. Çünkü ABD hegemonyasını, özellikle ekonomik ve uluslararası ilişkiler anlamında, tehdit eden asıl güç Çin, Rusya değil. Düğüm burada (Çin’de) çözülecek. Rusya’yı, Çin’in yanında duramayacak biçimde zayıflatırsa yani Rusya-Çin ittifakına zarar verirse ve bugün Rusya’ya karşı ABD’nin arkasında hizalanan birliği koruyabilirse ve bu “destek histerisi” yeteri kadar güçlü devam ederse, hiç kuşkusuz sonraki hedef Çin olacaktır. Özellikle ABD ile çıkar çelişkisi gittikçe belirginleşen Almanya ve Fransa’nın başını çektiği AB’nin şu anki hizalanma tavrının ne kadar kalıcı olacağı ABD’nin tavrını belirleyecek asıl faktör.

GERİLİMİN SUÇLUSU

Çin Dışişleri Bakanlığı, geçenlerde yaptığı açıklamada, ABD'yi “Ukrayna'yı çevreleyen mevcut gerilimlerin suçlusu” olarak nitelendirdi. Bu cümle “Rusya’nın bir meşru savunma yaptığı ve Çin’in diplomatik ve ekonomik olarak Rusya’nın yanında olacağı” şeklinde okunabilir. Fakat Çin’in, Rusya’ya verdiği destek sadece güçlü bir ekonomik-siyasi müttefiki kaybetmemeye yönelik değil. Aynı zamanda, Rusya’nın zayıflamasını da önlemeye dönük. Çin’in yararına olan Rusya’nın zayıflaması değil, bugünkü gücünü korumasıdır. Gerçi bu konuda Çin yalnız değil. Rusya’ya desteğini açıklayan ülkeler arasında Hindistan, Azerbaycan, BAE ilk akla gelenler…

ALMANYA’NIN MESAJI

Dışişleri kanalıyla yapılan resmi değerlendirme ve açıklamalar Çin’in soruna bakışını özetlese de, büyük resme ilişkin değerlendirmeler için resmi açıklamaların dışına çıkıp ÇKP entelijansiyasının değerlendirmelerine bakmak gerekiyor. Buralarda, Almanya’nın birdenbire şahinleşmesi ve ön almaya çalışan çıkışları ABD-NATO desteğinden ziyade “Avrupa’nın sahibi Almanya’dır” mesajı olarak değerlendiriliyor. Dolayısıyla, Almanya’nın bu çıkışı yani Avrupa’ya ağırlığını koyma girişimi şu andaki birlik görüntüsünü pekiştirir mi yoksa çatlatır mı, yakında göreceğiz. Genel kanı, Almanya’nın oyunu ABD’nin küresel çıkarlarına göre oynamak istemediği ve kendi (ve Avrupa) çıkarlarına uygun bir oyun kurma arayışı içinde olduğu yönünde. Çin tabii ki bunun farkında. Bu yüzden “Rusya kaybediyor, Rusya ağır bir bedel ödeyecek, bütün NATO ülkeleri (hatta NATO üyesi olmayanlar bile) ABD’nin arkasında hizalandı, Amerika geri dönüyor-hegemonyasını restore ediyor” gibi değerlendirmelere burada pek itibar edilmiyor. Bunlar “American boys”un erken ve gerçeklikten uzak zafer çığlıkları olarak görülüyor.

ÇİN GÖZLÜYOR

Önümüzdeki günlerde çokça konuşulacak konu, Rusya’ya karşı yaptırım, üst perdeden konuşma ve Ukrayna’ya (ne kadar gerçekleşeceği kuşkulu) yardım-destek yarışı ABD-NATO arkasında hizalanmanın birliğin yeniden sağlanması mı yoksa AB (özelde Almanya ve Fransa) ile ABD emperyalizmi arasında giderek derinleşen çıkar çatışmasının iyice su yüzüne çıkmaya başlamasının işaretlerimi olduğudur. Çin, soruna özellikle bu boyutu açısından bakıyor, olacakları gözlüyor.

EMPERYALİST HAYDUTLUK

Kanaatim ikinci değerlendirmenin daha gerçeğe uygun olduğu yönünde. Zira ABD’nin gerilemekte olan hegemonyasını bu yolla restore etmesi imkânsız. Hegemonyadaki gerilemenin birincil nedeni Çin’in yükselişi ise, ilki kadar önemli olan ikinci neden ABD’nin artık dünyanın nefretini kazanan bu emperyalist haydutluğudur. AB (özellikle Almanya ve Fransa) bu haydutla yapılan ortaklığın kendi çıkarlarına zarar verdiğinin farkında. Yani konunun bir de emperyalist blok içinde çıkarların giderek daha da farklılaşması boyutu var. Şimdilik ABD-NATO arkasında hizalanmış gibi görünen “aldatıcı birlik algısı”ndaki olası çatlama-ayrışma ve “Amerikan hegemonyasını restorasyon çabasının” ABD’ye yüklediği ağır maliyetin hem Amerika’nın hem de dünyanın başına yeni bir Trump veya yeniden Trump belası sarması da hiç göz ardı edilmemesi gereken bir olasılık.

TAYVAN SORUNU

Yazının ilk paragrafındaki “Düğüm Çin’de çözülecek” cümlesinde geçen o “düğüm” Tayvan sorunu. Tayvan’ın belki ABD’den bile Amerikancı sağcı-milliyetçi yönetimi geçenlerde “Tıpkı Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi gibi, Çin’de Tayvan’ı işgal etmeyi planlıyor” diye kışkırtıcı bir açıklama yaptı. Çin’in bu açıklamaya cevabı “İstesek yaparız, engel olabilecek bir güç yok” olarak anlaşılabilecek Çin hava kuvvetlerini Tayvan hava sahasında yaptığı güç gösterisi oldu. Özellikle son 20 yıldır ABD, Tayvan’ı silahlandırarak ve “bağımsızlık yanlısı” sağcı-milliyetçi yönetimleri kışkırtarak Çin için bir tehdit ve istikrarsızlık unsuru yaratmaya çalışıyor. 31 Ekim 2021’de, Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Roma'da ABD Dışişleri Bakanı Blinken ile yaptığı görüşmede “Tayvan sorunu Çin ile ABD arasındaki en hassas konu ve yanlış ele alınırsa Çin-ABD ilişkilerini alt üst eder” diye uyardı. Tayvan sorunu sonraki yazıda ayrıntılarıyla ele alınacak.

DUYURU: Teori ve Politika dergisi son (85) sayısını Çin’e ayırdı. Farklı bakış açılarına sahip yazarların Çin üzerine eleştirel yazıları var. Dergi’de benimle yapılan uzun ve kapsamlı bir söyleşi de yer alıyor. Çin’e ilgi duyan okurların dergiyi edinip okumasını öneririm.