İğneden ipliğe her şeye zam gelen ülkede, litre başına çiğ süt fiyatına yapılan 2 TL’lik fiyat artışı üreticiyi memnun etmedi. Borçlarının da dertlerinin de katlandığını söyleyen üreticiler, iktidara “Destek yok, bize ‘Hayvancılığı bırakın’ diyorlar” diye tepki gösterdi.

Ürettikleri süt burunlarından geldi

Aycan KARADAĞ

Ulusal Süt Konseyi’nin (USK) çiğ süt tavsiye fiyatını, üreticinin eline net 13,5 lira geçecek şekilde belirlemesi tepkilere neden oldu. Geçen yılın temmuz ayının sonuna kadar litre başına 8,5 TL olan, ağustos ayında yapılan “güncelleme” ile 11,5 TL’ye yükseltilen çiğ süt tavsiye fiyatında bu yıl yalnızca yüzde 17’lik zam yapılması, üreticiyi memnun etmedi. BirGün’e konuşan İzmir’in Kiraz ilçesinde yaşayan üreticiler, masraflarının arttığına dikkat çekti, fiyat artışının çok yetersiz olduğunu söyledi.

HER ŞEYE ZAM

Kiraz, İzmir’in merkezine en uzak ilçe konumunda. Burada 43 bin kişi yaşıyor. İlçenin geçim kaynağı ise tarım ve hayvancılık… Üretim maliyetleri sürekli artarken buna karşı destek alamamaktan yakınıyor çiftçiler. Bu durum karşısında da hayvanlar ya kesime gönderiliyor ya da üretimden vazgeçiliyor. 

34 yaşındaki Oğuz Girgin, yıllardır hayvancılıkla geçimini sağlıyor. Girgin, her geçen yıl üretimi daha da düşürdüklerini söylüyor. Girgin, “Her yıl, bir önceki yıldan daha kötüye gidiyor” diyor ve ekliyor: “32 hayvanla üretim yapıyorum. Artık bakmakta çok zorlanıyorum.” 

Oğuz Girgin, yem fiyatlarının 500 TL’nin üzerinde olduğunu aktarıyor. Geçen yılın sonunda yem fiyatlarına beş kez zam yapıldığını anımsatan üretici, “Elektrik, su, malzeme ve bakıma artık yetişemiyorum. Biz artık bu işi yapamıyoruz” ifadelerini kullanıyor.

BU NASIL TARİFE?

Peki ya USK’nin yeni fiyat tarifesi? Uzun zamandır bu zammı beklediklerine değinen Girgin, litre başına en az 16 TL beklerken fiyatın 13,5 TL olarak açıklanmasına isyan ediyor. “Yaptıkları hesap çarşıya uymuyor” ifadesini kullanan 34 yaşındaki üretici, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Raflarda süt, peynir fiyatları ortada. Üreticiye bunu reva gördüler. Çok yazık.”

Girgin, “Enflasyonu da mı görmediler?” diye soruyor: “Bu gidişle kimse bu işi yapmaz. Çevremizde birçok üretici hayvanı ya satıyor ya kesime yolluyor. Devlet zaten ithal hayvan alımına geçti. ‘Bize gerek yok’ diyorlar herhalde. Ben de yavaş yavaş işimi küçültüyorum. Döndüremiyorum çünkü. Bu işin sürdürülebilir bir şekilde devam etmesi için iyi bir planlama yapılması lazım. Bir planlama yapılmıyor.” 

DALGA GEÇİYORLAR

Bir diğer süt üreticisi de 34 yaşındaki Uğur Dervişoğlu. O da Oğuz Girgin gibi tarifeye tepkili. 15 yaşından beri hayvancılıkla ilgilendiğini aktaran Dervişoğlu’na göre, yeni tarife, üreticilerle dalga geçmek niteliğinde. Üretici Dervişoğlu, şunları dile getiriyor: “Bu girdi maliyetlerine bu fiyat, üreticiyi yok saymaktır, ‘Siz üretmeyin’ demektir. Zaten biz artık son nesiliz. Bizim çocuklarımız bu işi yapmazlar.”

Borçlarının arttığını kaydeden Dervişoğlu, “Her gün hayvanını satan veya kesime gönderen arkadaşlarımı görüyorum” diye konuşuyor: “Para kazanmıyoruz. Bundan sonra tamamen ithal edecek ülkemiz. Başka çare kalmadı. Bu benim canımı çok yakıyor. Bunu hak etmedik.”

∗∗

ÜRETİCİYİ DÜŞÜNEN KİMSE YOK

Veteriner hekim Mustafa Aydın da üreticilerin zor durumda olduğuna işaret ediyor. Aydın, hayvanların bakımı için ziyaret ettiği üreticilerden, “Para yok, sonra verelim” yanıtı aldığını kaydediyor. Aydın  “Onlar da haklı, paraları yok” diyerek “acil çözüm bulunması” gerektiğini söylüyor. İğdeli Kooperatif Başkanı Süleyman Top ise şunları anlatıyor: “Sütü üretiyorsun, ineğe bakıyorsun. Kooperatif devreye giriyor. Marketçinin rafına koyuyor. Üreticinin sattığı fiyatının iki katına marketçi satıyor. Bu durumda üreticiyi düşünen yok. ”

∗∗

BU İŞİ BIRAKMAK ZORUNDA KALDIM

İktidarın tarım ve hayvancılık politikalarının sonucunda üreticiler, geçim kaynakları olan bu işi bırakmak zorunda kalıyor. Onlardan birisi de 52 yaşındaki Mehmet Kani. Geçen yıl tüm hayvanlarını sattığını aktaran Kani, “Dededen miras bu işi bırakmak zorunda kaldım” diyor. Kani, bunu nedeninin artan maliyet olduğunu söylüyor. “Borçlarım çoğaldı. Yapacak bir şey kalmadı” diyen Kani, şunları dile getiriyor: “Şu an sadece küçük bir tarlada tarım yapmaya çalışıyorum. İktidarın tarım ve hayvancılık politikaları bizi bitirdi. Mazota, yeme, gübreye her gün zam geliyor. Hiç kimse besilik hayvan yetiştirmiyor artık. Üreticiler artık tarlalarıyla beraber hayvanlarını satıyor. Üretici mağdur.”