245 milyar dolarlık bilançosuyla, en büyük holdinglerin 4-5 katı büyüklüğünde. Başındaki isim Cumhurbaşkanı Erdoğan, denetleyen Cumhurbaşkanı’na bağlı Devlet Denetleme Kurulu. Borcu kamu borcu değil ama borçlarının teminatı kamu şirketleri. Türkiye ekonomisine ne tip bir katkısı olduğu bilinmiyor ancak kurulduğundan bu yana ülke, ekonomik bunalımdan çıkmıyor.

Varlık Fonu ne işe yarıyor?

Ozan GÜNDOĞDU

Türkiye Varlık Fonu Anonim Şirketi, 26 Ağustos 2016’da kamuya ait bazı şirketleri yönetmek amacıyla kanunla kuruldu. Dünyadaki örnekleriyle varlık fonları ülkelerin yıllık birikimlerini değerlendirmek üzere kullandığı bir mali yönetim tekniğiydi. Buna karşılık Türkiye’nin yıllık bir birikimi olmadığı gibi hem bütçesi hem de cari işlemler dengesi açık veriyordu.

Ancak bugün 4 yaşını dolduran şirket paralel bir Hazine’ye dönüşmüş durumda. Normal şartlarda amacı, kamunun varlıklarını değerlendirmek olan Varlık Fonu’nun kamu şirketlerine zarar ettirdiği ortada. Varlık Fonu’na devredilen BOTAŞ, Çaykur, Kayseri Şeker, PTT, TCDD, THY ve Türkiye Deniz İşletmeleri toplamda 133 milyar 961 milyon TL borca ulaştı. Bu şirketlerin 2019’daki zararı ise toplamda 10 milyar 691 milyon TL oldu. Covid-19 pandemisiyle beraber bilançonun büyüdüğü kolaylıkla tahmin edilebilir. Sadece bu değil, öte yandan Varlık Fonu’na devredilen şirketler kolaylıkla satılabiliyor. Önceden özelleştirme için kanun gerekirken, artık kamu varlıkları tek bir kararla bir başka şirkete devredilebiliyor. Üstelik bunun için resmi bir Cumhurbaşkanlığı kararı dahi gerekmiyor. Kapalı kapılar ardında sürdürülen bir pazarlıkla satış işlemi kotarılabiliyor. Bunun en son örneği ise Varlık Fonu’na ait olan Borsa İstanbul’un yüzde 10’unun Katar Yatırım Otoritesi’ne (QIA) satışında görüldü. Satışın 200 milyon dolar yapıldığı söylense de, bu paranın nasıl ödeneceği, vadesinin ne olacağı, anlaşma şartları bilinmiyor. Dahası 200 milyon dolarlık satışa ilişkin Genel Müdür Zafer Sönmez’in beyanından başka herhangi bir delil de bulunmuyor.


Varlık Fonu böylece bir kara deliğe dönüşüyor. Peki nasıl kuruldu, neler vadedildi? İşte tüm yönleriyle Varlık Fonu’nun dünü bugünü…

2 yıllık bürokratlar dönemi

Türkiye Varlık Fonu AŞ, bundan 4 yıl önce 26 Ağustos 2016’da kuruldu. Kurulduğu tarihin 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin hemen ardından ortaya çıkan toz bulutuna denk gelmesi Fon’un yeterince tartışılamamasına da neden oldu. Deyim yerindeyse bir oldu bittiye getirilerek kamunun değeri yüzlerce milyar lirayı bulan şirketleri bir kararla TVF’ye bir çırpıda aktarıldı. Ancak o dönem için ortada başkanlık sistemi olmadığı gibi, henüz başbakanlık kurumu da lağvedilmemişti. Şirket 50 milyon TL sermayeyle kuruldu. Söz konusu bu para da Özelleştirme Fonu’ndan sağlandı. Nitekim, şirketin ilk genel müdürü ve yönetim kurulu başkanı da Özelleştirme İdaresi’nin de başkanı olan Mehmet Bostan olmuştu. Ancak Bostan’ın bu görevi uzun sürmeyecekti. 3 Kasım 2016’da Varlık Fonu Başkanı ve Genel Müdürü olarak atanan Bostan görevinde 1 yılı dahi dolduramadan koltuğunu 7 Eylül 2017’de Himmet Karadağ’a vekaleten devretti. Bu vekaleten üstlenilen görev de 1 yıl sonunda sona erecekti. O dönem Mehmet Bostan’ın görevden alınmasına ilişkin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yaptığı açıklama manidar. Erdoğan konuya ilişkin olarak 7 Eylül 2017’de Kazakistan ziyareti öncesinde “Varlık Fonu'nda hedeflenen, arzulanan bir süreç olmadı. Bu olmayınca sayın Başbakan, Varlık Fonu ona bağlıdır Cumhurbaşkanı olarak benimle herhangi bir bağlantısı yoktur ama biz bunların istişaresini yaparak bu konuda kararımızı alırız. Gelişmeleri gördük, böyle yürümeyeceğine karar verdik. Sayın Başbakan da bu konuda adımını attı, hayırlı olsun diyeceğiz. Varlık Fonu'nu bizim yeniden bir reorganize etmemiz şart. Kazakistan dönüşü o adımları atacağız” ifadelerini kullandı. Varlık Fonu’nun ilk 2 yılı gerçekten de kağıt üstünde kamu şirketlerinin bir fona devredilmesinden başka bir anlam taşımıyordu. Henüz Türkiye’de başkanlık sistemi kurulmamıştı, Erdoğan ise Varlık Fonu’nun bu halinden memnun değildi…

Kendisi başkan, damadı vekil

Himmet Karadağ’ın böylece vekaleten başlayan başkanlığı 1 yıl sonra sona erdi. Varlık Fonu’nun ilk 2 yılındaki “bürokratlar dönemi” de bitmiş oldu. 24 Haziran 2018 seçimleriyle birlikte başkanlık sistemi artık resmen uygulamaya kondu. 10 Temmuz’da yeni kabine göreve başladı. 12 Eylül’de ise Varlık Fonu yönetiminde köklü bir revizyona gidildi. Tuhaf bir şekilde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bir Cumhurbaşkanı kararı ile kendisini Varlık Fonu’nun başına atadı. Yeni yönetim kurulunda bir de başkan vekilliği sıfatı oluşturuldu. 12 Eylül 2018 düzenlemesiyle bu makama da Erdoğan’ın damadı ve çiçeği burnunda Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak getirildi. Şirketin Genel Müdürü ise Zafer Sönmez yapıldı. Böylece Fon bir aile şirketi görünümüne getirildi. Albayrak daha sonra 7 Kasım 2020’de önce Hazine ve Maliye Bakanlığı görevinden daha sonra 27 Kasım’da Varlık Fonu Başkanvekilliği görevinden istifa etti.

245 milyar dolarlık aile şirketi

Peki bu organizasyon ne tip bir büyüklüğü yönetiyor? Varlık Fonu Sayıştay tarafından denetlenmiyor. Denetimi bağımsız denetim şirketleri yapıyor. Bu nedenle veriler diğer kamu kurumları kadar şeffaf değil. 4 yaşındaki şirketin ilk denetim raporu ancak bu yıl Meclis’te görüşülebildi. Ona da ne şirketin başındaki isim Tayyip Erdoğan ne de başkanvekili Berat Albayrak teşrif etti. Bağımsız denetim firması KPMG’nin hazırladığı rapora göre şirketin toplam bilanço büyüklüğü 2019 yıl sonu itibariyle 245 milyar dolar. Bu rakam Türkiye’deki en büyük holdingin bile 4-5 katı büyüklüğünde.

***

Berat Albayrak’ın başkanvekillik kaynağı aile ilişkileriydi

Başkanlık Sistemi’nin uygulanmaya başladığı 24 Haziran 2018’in ardından Varlık Fonu’nun başına Erdoğan kendisini, başkanvekilliğine de hem damadı hem de Hazine ve Maliye Bakanı olan Berat Albayrak’ı atadı. Ancak Albayrak’ın bu göreve getirilmesinin nedeni bakanlık görevi değildi. Çünkü Albayrak 7 Kasım’da Hazine ve Maliye Bakanlığı görevinden, 27 Kasım’da ise Varlık Fonu başkanvekilliğinden ayrıldı ancak yerine atanan isim yeni Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan olmadı. Böylece Berat Albayrak’ın başkanvekilliği görevinin bakanlığından kaynaklı olmadığı da anlaşılmış oldu.

***

SORULARLA TÜRKİYE VARLIK FONU

1- Bilanço büyüklüğü ne kadar?
Denetim Firması KPMG’nin raporuna göre TVF’nin bilanço büyüklüğü 245 milyar dolar. Bu tutar Türkiye’nin GSYH’nin yaklaşık yüzde 35’ine denk geliyor.

2- Bir kamu şirketi eskiden nasıl özelleştiriliyordu, şimdi nasıl satılıyor?

BOTAŞ, TPAO, Çaykur, PTT, kamu bankaları ve daha bir çok kamu şirketi Varlık Fonu bünyesine eklenmeden önce özelleştirilmesi için kanun gerekiyordu. Şimdi bu şirketlerin tümü Fon’a devredildi. Fon, herhangi bir kanuna ihtiyaç duymadan şirketleri satabiliyor.

3- Nasıl denetleniyor?
Önceden kamu şirketleri Sayıştay tarafından denetleniyordu. Sayıştay hala Varlık Fonu bünyesindeki şirketleri denetliyor ancak Varlık Fonu Yönetim AŞ’yi denetleyemiyor. Bu şirket, kendisini denetleyecek bağımsız denetim firmasını kendisi seçiyor. Son denetimi Hollanda Merkezli KPMG üstlenmişti. Denetim firmasının raporları Devlet Denetleme Kurulu’nca (DDK) değerlendiriliyor. Ancak DDK aynı zamanda Fon’un başında bulunan Tayyip Erdoğan’a bağlı. DDK’nin değerlendirmeleri ise çoğunluğu yine Erdoğan’ın başında bulunduğu partinin milletvekillerinden oluşan TBMM Plan Bütçe Komisyonu’na gönderiliyor.

4- Nasıl borçlanıyor?
TVF kanunla kurulmuş bir özel şirket statüsünde. Bono ve tahvil ihraç ederek borçlanıyor. Ancak borçlarının teminatının kamu şirketleri. Borçların ödenememesi halinde borç karşılığında şirket satışı bu yüzden mümkün.

5- 4 yılda neleri sattı, neleri aldı?
İrili ufaklı satışlar ve satın almalar hariç tutulursa, TVF’nin büyük çaplı satışları Milli Piyango ve Borsa İstanbul. Milli Piyango’nun işletmesi 10 yıllığına Demirören Grubu’nun ortağı olduğu Şisal Şans’a devredildi. Önceki gün ise TVF’nin Borsa İstanbul'daki yüzde 10’luk hissesinin Katar’a satıldığı duyuruldu. TVF’nin satın aldığı firmaların başında ise Turkcell geliyor.

***

Borsa’nın satılması ne anlam ifade ediyor?

Borsalar alıcıyla satıcıyı bir araya getiren ve varlıkların alım-satıma konu edildiği şirketler olarak biliniyor. Bu anlamda hisse senedi piyasasının borsa şirketinin adı Borsa İstanbul AŞ. Şirket’in yüzde 90,6’sı TVF’ye aitti. TVF toplam hisselerin yüzde 10’unu Katar Yatırım Otoritesi’ne (QIA) sattı. Böylece şirkette TVF’nin payı yüzde 80,6’ya, geriledi. TVF ve QIA dışında Borsa İstanbul hisselerinin yüzde 1,30’u Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği’ne, yüzde 2,30’u Borsa İstanbul AŞ’ye yüzde 5,8’i ise aracı kurumlar, bankalar, kıymetli maden ve döviz şirketleri ile diğer şirketlere ait.