Nuriye ve Semih, açlık grevinde dün 100. günü geride bıraktı. AKP’liler, peeek sayın bakanlar “akşam yiyip gündüz şov yapıyorlar” diyordu ya. Nuriye ve Semih 25 gündür tutuklu. Cezaevinde. Yani, devletin kontrolünde, gözetiminde, elinde. Yani devlet, onların şov yapmadığını, tam aksine adım adım ölüme gittiğini biliyor. Nuriye artık yatağa bağımlı. Kalkamıyor. Ağır sancılar eşliğinde vücudu saat be saat çözülüyor. Kalbi tekliyor. Semih daha iyi durumda. Ama onun da Nuriye ile aynı kritik sınıra gelmesi gün meselesi.

Sadece bir kararname ile işlerinden olan, o kararname yüzünden başka bir yerde iş bulmaları da neredeyse imkânsız hale gelen iki genç eğitimci... Bunu protesto için, dünyanın en pasif eylemi olan açlık grevine gittiler.

Tıpkı Gandi gibi.

Onlar cezaevinde adalet beklerken CHP lideri Kılıçdaroğlu İstanbul yolunda, kendi ifadesiyle “herkes için” adalet yürüyüşünde.

Tıpkı Gandi gibi.

• • •

Dizlerim bırakın 400 küsur kilometre yürüyüşü, birkaç kilometre sonra alarm veriyor. O nedenle “orada” değilim. Aklım fikrim “orada.” Adalet yürüyüşünde. Umarım, sonuna doğru katılabilirim. Küçücük de olsa bir katkı verebilirim.

Çünkü…

Bu, Türkiye siyasi tarihinde bir ilk. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının Samsun’dan Ankara’ya “Bağımsız Türkiye” yürüyüşü... Efsane sendikacı, işçi hareketinin en değerli isimlerinden Şemsi Denizer’in Zonguldak-Ankara yürüyüşleri... Aylin Kotil’in İstanbul’dan Ankara’ya “seçim barajının düşürülmesi” amacıyla başlattığı, ne yazık ki kadri kıymeti bilinmeyen yürüyüşü... Daha nicesi…

Ama ilk kez bir ana muhalefet lideri Ankara’dan çıkıyor ve yanında milletvekilleri, partilileri, Haziran Hareketi’nden ÖDP destekçileri, dahası “milletin” ta kendisi ile İstanbul’a yürüyor.

Eğer bu eylem ses getirmezse... Eğer bu eylem “işe yaramadı” gibi görünürse bilin ki bu kez sorun CHP’de değil. Sizlerde. Bizlerde.

Referandum bize, Türkiye’nin en az yarısının demokrasi, adalet, özgürlük talep ettiğini göstermedi mi? Peki nerede o HAYIR’cılar? O milyonlar? Evlerinde oturup, Halk TV ve Tele 1’den başka kanalın duyurmadığı eylem haberlerini izleyip yine SADECE SEYİRCİ mi kalıyor?

Elbette işinizi, evinizi bırakıp onca yolu yürümenizi önermiyorum. Ama en azından bulunduğunuz ilde gerçekleştirilen eylemlere katılabilirsiniz. Eğer yürüyüş güzergâhına yakın bir yerde oturuyorsanız, Kılıçdaroğlu geçerken birkaç kilometre eşlik edebilirsiniz.

Ya da hiç değilse Kılıçdaroğlu’nun tweetlerini çoğaltıp milyonlara ulaştırabilirsiniz.

Ve bu kez iktidarı sarsacak bir çığa dönüştürebilirsiniz.

• • •

Biliyorsunuz; hiçbir şey zamanı gelmiş bir fikir kadar güçlü değildir.

Kılıçdaroğlu’nun hepimizin düşüncülerine tercüman olduğu eylemi, tam da böyle bir güce sahip.

Baksanıza, eski AKİT yeni STAR yazarı Ersoy Dede bile Enis Berberoğlu kararına itiraz etti.

Özetle diyor ki Ersoy Dede: “Cumhurbaşkanı o TIR’larda Bayırbucak Türkmenlerine gönderilen battaniye çadır vs. olduğunu açıkladı. Benim için Cumhurbaşkanı’nın beyanı esastır. Dolayısıyla o TIR’larda bulunanlarla ilgili haber olsa olsa yalandır. Ancak CASUSLUK değildir.”

Sadece Ersoy Dede değil, pek çok yandaş kalem aynı görüşü dile getirdi. Kararın “casusluk” gerekçesiyle verilmesini eleştirdi.

Ahmet Taşgetiren başta, yine pek çok yandaş kalem, kararı “provokasyon” diye nitelendirdi.

Yani, aslında bizlerin bir şey yazıp açıklamaya çalışmasına gerek yok. Herkes her şeyi biliyor.

Biliyor da... Ya görmezden geliniyor ya da unutuluyor.

Aydınlık Gazetesi camiası bana yine kızacak, ancak yine –amacımın onları hedef göstermek değil bir gerçeği vurgulamak olduğunu belirterek- hatırlatmak zorundayım. MİT TIRLARI hakkındaki ilk haber ve fotoğraf Aydınlık’ta çıktığı halde, fatura aylar sonra Cumhuriyet’e ve en sonunda CHP’ye kesildi.

Bu bile, Türkiye’de ADALET kavramının ne anlama (ne hale) geldiğini göstermiyor mu?

• • •

Evet, CHP, buna isyanını ancak bir milletvekili cezaevine atılınca gösterdi. Evet, çok daha önce Meclis’ten çıkmalı, yürümeliydi.

Ama şimdi bunları konuşmanın zamanı değil.

Çünkü Türkiye en kritik eşikte. Laiklik, cumhuriyet, özgürlük alanlarında o kadar o kadar geriledik ki, gidecek yer kalmadı.

Yıllardır yazıyorum, söylüyorum: Bir sabah kalktığımızda “Bugünden geçerli olarak şeriat ilan edilmiştir” diye bir duyuru ile karşılaşmayacağız. Ne olacaksa adım adım olacak. Nitekim adım adım oluyor.

Türk tipi başkanlıkla Türk tipi şeriat inşa ediliyor.

CHP’nin önderlik ettiği muhalefet yürüyüşü, buna “dur” demek için bir fırsat. Eğer heba edersek de SON FIRSAT!

NOT: Sevgili Oğuz Güven’in, hemen ardından da Barbaros Muratoğlu’nun tahliye edilmesine çok mutlu oldum. Darısı, Musa Kart, Kadri Gürsel, Ahmet Şık ve diğer meslektaşlarımızın... Ve başta Selahattin Demirtaş, cezaevindeki milletvekillerinin, siyasilerin başına.