AKP’nin yatay şehirleşme vurgusu yaptığı Yerel Seçim Manifestosu’nu açıklamasından birkaç gün sonra “Dünya Şehri İstanbul”un yükselen ilçelerinden Kartal’da şehircilik ve mühendislik kurallarına aykırı bir bina, geride 14 ölü ve çokça da soru bırakarak çöktü. Mevcut imar haklarının üzerine 3 kat daha eklediği anlaşılan mülk sahiplerinin, bir süre önce imar barışından yararlanmak için başvurdukları da anlaşılıyor. […]

AKP’nin yatay şehirleşme vurgusu yaptığı Yerel Seçim Manifestosu’nu açıklamasından birkaç gün sonra “Dünya Şehri İstanbul”un yükselen ilçelerinden Kartal’da şehircilik ve mühendislik kurallarına aykırı bir bina, geride 14 ölü ve çokça da soru bırakarak çöktü. Mevcut imar haklarının üzerine 3 kat daha eklediği anlaşılan mülk sahiplerinin, bir süre önce imar barışından yararlanmak için başvurdukları da anlaşılıyor.

Zamanın Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki’ye inanacaksak, İstanbul’da 600 bin riskli bina var. Bu gerçeklerin yanına bir de olası 7 şiddetinde bir depremi koyunca karşımıza sindirilmesi güç bir İstanbul gerçeği çıkıyor!

Bu gerçekliğin karşısına önce AKP iktidarının nasıl çıktığına bakalım. Geçtiğimiz dönemin kentsel dönüşüm furyası tam da bu gerçekliğe işaret ederek başladı. Ancak gördük ki, kentsel dönüşüm bu büyük yaranın iyileştirilmesinin değil, rant devşirmenin aracıymış! Nerede rant yaratmak kolaysa orada kentsel dönüşüm projeleri “başarıyla” uygulanırken, çöken yapı ve benzerleri açısından kentsel dönüşüm ya da güçlendirme projeleri gündeme bile gelemedi. Çünkü bu tür yapılar ve bölgeler koşulları nedeniyle rant yaratmaktan uzaklar. Tam tersine bu tür sorunlu bölgeler ya da tekil yapılar için kamu kaynağı gerekiyor.

Geriye dönüp bakınca bu kaynağın olmadığını söylemek mümkün mü? Ama o kaynak ne yazık ki halkın İstanbul için değil, iktidarın düşlediği rantın İstanbul’u için kullanılıyor! Gözlerden ırak orman ve su havzalarına gözde birkaç garantili firma aracılığıyla gömülen kaynağın mevcut yapılı çevredeki tüm sorunları bitirebilecek büyüklükte olduğunu biliyoruz.

Durumu daha da ironik hale getiren, kamunun kaynak aktarmak bir yana, bu alanlarda yoğunlaşan imar sorunlarından kaynak devşirme yolunu seçmesi! Geçen seçim öncesi şapkadan çıkarılan “imar barışı” şunu söylemiş oldu, “kusura bakmayın size güçlendirme ya da dönüşüm yok ama biraz paranız varsa, sizi affedebilirim”

Kartal’da o parayı ödeyen insanlardan 14’ü yaşamını yitirdi. AKP iktidarının bu durumdan birinci derece sorumlu olduğu açık! Ama eğer eleştirilerimizde samimiysek, ana muhalefet partisi CHP’nin bu konudaki “ulusal tavırsızlık, yerel işbirlikleri” biçimin, alan tutumunu da aynı ciddiyetle gözden geçirmeliyiz.

İmar Barışı gündeme geldiğinde uyardığımız CHP yetkililerinin refleksi, “binlerce insanı ilgilendiren bu konuda alınacak karşı bir tavrın ciddi oy kaybına yol açacağı” yönünde oldu; konudan uzak durmayı yeğlediler.

Aynı tavır daha doğrusu tavırsızlıkla geçtiğimiz uzun dönemde, inşaat merkezli büyüme ve özel olarak büyük projeler konusunda karşı karşıya geldik. “İnşaat sektöründen binlerce insanın ekmek yediği”, “büyük projelere vurulunca kamuoyundan tepki alındığı” türü gerekçelerle, bu konularda yakın zamana kadar sessiz kalındı. Son dönemde de bir ses çıktıysa bu, mızrak çuvala sığmayınca oldu ve hedefe projelerden çok, taşıdığı yolsuzluklar konuldu.

Ulusal düzeydeki tavırsızlığa, imar planı değişiklikleri alanında yerel işbirlikleri modelinin eşlik ettiğini de belirtmek gerekiyor. Şişirilmiş imar planlarına ve plan değişikliklerine ilçe belediyelerinde ruhsatlandırma parasını alacağız gerekçesiyle verilen onaylar ne kadar kaynak sağladı bilmiyoruz ama CHP’yi çarpık imar düzenine ortak olma noktasına getirdi.Son günlerde belediye başkanı tesğpitleri etrafında yaşanan sert tartışmaların bu ortaklık biçimiyle yakından ilişkili olduğunu da ayrıca belirtelim.

Dahası tavırsızlık ve yerel işbirlikleri bir başka türlü siyasetin de önünü açıyor. Bu alanda doğan muhalefet boşluğunda ölçüsüz medya gücünü de kullanan AKP iktidarı, adeta bir turbo motor gibi çalışıyor; birinci turda özetlediğimiz rant düzenini işletip, parsasını topluyor, ikinci turda boş muhalefet tarafına geçip, aynı sürecin eleştirisini yaparak ikinci kez nemalanıyor.

Siyaset alanında bu imar tiyatrosu sürerken, gerçek yaşamı kuşatan bu karanlık imar düzeni Kartal’da 14 insanın üzerine çöküverdi! İşte orada çöken bina ve yaşamları çalınan insanlar, vebal kimin sorusunu ise buraya bırakıyorum.