Covid-19; kötü beslenme, kriz ile birlikte küçük ve kalabalık evlerde yaşam veremi tetikledi. DSÖ'ye göre 2023’te son 28 yılın en yüksek hasta sayısına ulaşıldı. Hekimler "Heybeliada Sanatoryumu gibi hafıza mekanlarının yeniden kazanılması, verem savaş dispanserlerinin gelirlerinin arttırılması elzem" dedi.

Veremle asıl şimdi savaşmalı
Fotoğraf: Freepik

Sibel BAHÇETEPE

Verem (tüberküloz) hastalığı son yıllarda yeniden artmaya başladı. Dünya Sağlık Örgütü'ne (DSÖ) göre, dünyada geçen yıl verem hasta sayısında son 28 yılın en yüksek seviyesine ulaşıldı. Ülkemizde de yıllık yeni ve tekrarlayan hasta sayısının giderek azaldığı ancak pandemi ile birlikte bu düşüşün durması dikkat çekti. Hekimler, koronavirüs pandemi sürecinde veremle mücadelede aksamaların olduğunu belirterek "Verem hastalığına yönelik farkındalığı arttırmak için Heybeliada Sanatoryumu gibi hafıza mekanlarının yeniden kazanılması, artan hasta yükü karşısında mücadele edecek verem savaş dispanserlerinin gelirlerinin arttırılması gerek" diye konuştu.

AIDS'TEN 2 KAT ÖLÜMCÜL

Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) “Verem Eğitimi ve Farkındalık Haftası”nda verem hastalığının dünyada ve Türkiye’de halen yaygın bir halk sağlığı sorunu olduğuna dikkat çekti. TÜSAD Tüberküloz Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Mediha Gönenç Ortaköylü, veremin, ‘mycobacterium tuberculosis’ isimli bir mikrobun oluşturduğu bir enfeksiyon hastalığı olduğunu anımsatarak “DSÖ'nün 2023 yılı raporuna göre verem, 2022 yılında tüm dünyada koronavirüs hastalığından sonra tek bir bulaşıcı mikroba bağlı ölümlerde dünyada ikinci sırada. AIDS hastalığından iki kat daha fazla ölüme neden olan bir hastalık. Tedavi edilmemesi halinde hastalanan organlarda ağır tahribat yapar ve ölüme neden olabilir" dedi.

KÖTÜ BESLENME RİSK

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tekin Yıldız ise çoğunlukla akciğerler olmak üzere, vücuttaki tüm doku ve organları etkileyebilen bulaşıcı bir hastalık olan veremin özellikle öksürmek, hapşırmak ve konuşmak ile havaya saçılan TB basili ile bulaştığını anlattı.Sağlık Bakanlığı tarafından DSÖ’ye yapılan bildirimlere göre, ülkede 2022 yılında yıllık yeni hasta sayının 12 binlerde olduğunu anımsatan Yıldız, sözlerini şöyle sürdürdü: "Son 2-3 yıldır, 2010’lu yıllardan beri azalmakta olan yıllık yeni verem hastası oranındaki düşmenin durduğunu görmekteyiz. Bu durumun en olası nedeni 2020 yılından beri dünyayı ve ülkemizi etkilemiş olan küresel Covid-19 salgını olarak görünmektedir. DSÖ’nün 2023 Küresel TB Raporuna göre, ülkemiz için TB hastalığının gelişimine katkıda bulunan 5 risk faktörü olarak sırasıyla ülkemizden bildirilmiş olan risk faktörleri şöyle sıralanmaktadır: Sigara kullanımı, alkol bağımlılığı, diyabet, beslenme bozukluğu ve HIV. Ayrıca, kalabalık ortamlarda bir arada yaşamak, ekonomik kriz, küçük evlerde kalabalık aileler gibi sosyal ve ekonomik koşullar da, hastalığın daha kolay gelişmesi ve daha kolay yayılabilmesine uygun koşullar yaratmaktadır. Dünyadaki yüksek hastalık yükü olan 30 ülkede beslenme bozukluğu en yaygın risk faktörü olarak bildirilmekte. Ekonomik ve sosyal koşullar hastalıkta çok belirleyici olmaktadır. Son yıllarda verem hastalarına hizmet verilen yatak sayısındaki azalma gelecekte bu hastalar için riskli sonuçlara yol açabilir. Çünkü ilaca dirençli hastalar ülkemizde sınırlı sayıdaki hastanelerde tedavi edilmektedir. Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ndeki verem yatağı sayısındaki azalma örnek olarak söylenebilir."

∗∗

HASTA YÜKÜ ARTIŞA GEÇTİ

İstanbul Tabip Odası yaptığı açıklamada özetle "DSÖ'ye göre 2023 yılında son yirmi sekiz yılın en yüksek verem hastası sayısına ulaşılmıştır. Hastalık farkındalığı arttırmak için Heybeliada Sanatoryumu gibi hafıza mekanlarının yeniden kazanılması, artan hasta yükü karşısında mücadele edecek verem savaş dispanserlerinin gelirlerinin arttırılması, çalışan hekim ve sağlık personelinin sertifikalı ve kalıcı olması elzemdir" denildi.