20 yıldır ülkeyi yöneten AKP, kağıt üstünde kalan seçim beyannamesinin hesabını vermeden yeni bir beyanname ile ortaya çıktı. 2018'de vaat ettiklerinin tamamına yakınında başarısız olan iktidarın, ekonomiden politikaya hedeflerinin tümü kâğıt üzerinde kaldı.

Yapmadıkları yapamayacaklarının teminatı: AKP’nin 2018 seçim beyannamesi kağıt üstünde kaldı
Fotoğraf: AA

Hüseyin ŞİMŞEK - Havva GÜMÜŞKAYA

AKP, ‘Doğru adımlarla yola devam’ sloganıyla 14 Mayıs’ta yapılacak seçimler için beyannamesini açıkladı. 20 yıldır iktidarda olan partinin seçim beyannamesinde önceki seçimlerde açıklanan vaatlerden çok farklı vaatler yer almadı.

2018 seçimleri öncesinde açıklanan beyannamede vaat edilenler ise bugün sadece kâğıt üzerinde duruyor.

AKP, 2018 seçim beyannamesini ‘Güçlü Meclis, Güçlü hükümet, güçlü Türkiye’ ve ‘Yaparsa yine AKP yapar’ sloganıyla açıkladı. Birçok alanda vaatlerin yer aldığı beyanname tam 360 sayfadan oluşuyordu. Bugüne kadar neler yapıldığı ve neler yapılacağı maddeler halinde sıralanıyordu.

Bildirgede TBMM hakkında, “Yeni dönemde Meclis daha itibarlı olacaktır” ve “Yeni sistemde Meclisimiz asli işlevi olan yasa yapmaya odaklanacak ve hükümeti daha güçlü bir şekilde millet adına denetleyecektir” ifadeleri kullanıldı. Fakat TBMM’nin 27’nci dönemi, Saray’ın kararnamelerinin gölgesinde geçti. Meclis’in etkinlik alanı, vaatlerin tam tersi bir şekilde daraldı. Milletvekillerinin elinde kalan denetim aracı olan soru önergelerinin 26 bini yanıtlanmadı. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tek başına 140 kararname yayımlarken TBMM’de yüzlerce milletvekili sadece 139 teklifi yasalaştırabildi.

AKP'nin 2018 seçim beyannamesindeki 2023 hedefleri nelerdi, ne oldu?

DERLİ TOPLU YÜRÜTME VAADİ

Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’nden oluşan yürütme ile ilgili hedeflere yer verilen beyannamede, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemiyle birlikte yürütme erkinin kendi içerisindeki fonksiyonları derli toplu ve etkili bir nitelik kazanırken kuvvetler ayrılığı prensibi daha sağlıklı bir şekilde uygulanma zemini bulacaktır” denildi. Bu vaat de gerçekleşmeyenler arasında yer aldı. Bakanlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bilgisi ve onayı olmadan adım atamadı. Pandemide ve son olarak deprem sürecinde koordinasyon kurulamadı, vatandaşlar son anda alınan kararlarla baş başa bırakıldı. Erdoğan’ın onayı olmadan bakanlar görevlerinden bile ayrılamadı.

ÖZGÜRLÜKLERDE SINIFTA KALDI

“Güçlü bir hükümetle, huzurun, güvenliğin ve özgürlüğün teminatı olacağız” ifadesi, iktidarın 2018 beyannamesinde öne çıkan vaatleri arasında yer aldı. Ancak bu vaadin de bir karşılığı olmadı. 180 ülkede basın özgürlüğünün durumunu değerlendirmek için Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) tarafından yıllık olarak hazırlanıp yayımlanan basın özgürlüğü endeksine göre Türkiye 149’uncu sırada yer aldı. Cato Enstitüsü ve Fraser Enstitüsü tarafından yayınlanan “İnsani Özgürlük Endeksi”ne göre ise 165 ülke arasından 139’uncu sırada yer alıyor.

GÖÇMEN KOZU TUTMADI

“Güçlü hükümet sistemi ile aynı zamanda ülkemizi bölgesinde ve küresel siyasette daha etkili bir konuma yükselteceğiz” ifadeleri de lafta kaldı. Türkiye’nin bölgesindeki ve küresel siyasetteki etkisi azaldı. Sınır güvenliği yok oldu. Yeni göçlere engel olunamadı. Sınır kapılarını kapatmayan iktidar, göçmenleri Batı’ya karşı koz olarak kullanmayı sürdürdü ancak herhangi bir karşılık bulamadı.

YARGIDA ÇÖKÜŞ

Güçler ayrılığının kurumsallaştırılması ile birlikte yargı bağımsızlığının tamamen tesis edileceği de 2018’de iktidarın iddiaları arasında yer aldı. Konuyla ilgili, “Yargı organlarımız artık sadece yargısal faaliyetlerle uğraşacak, vesayetçi yapı ve anlayışlara alet edilemeyeceklerdir” ifadeleri kullanıldı. Ancak AKP’nin ajandasında yer alan tartışmalı davalarda iktidar lehine kararlar verildi. Başta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu olmak üzere aktif muhalif siyasetçilere ve Gezi direnişinde yargılananlara cezalar yağdırıldı. Dünya Adalet Projesi tarafından hazırlanan Ülkelere Göre Hukukun Üstünlüğü Endeksi’ne göre Türkiye, yargı bağımsızlığında 140 ülke arasında 116’ncı sırada yer alabildi.

YOLSUZLUK’TA İLERLEME

“Şeffaflığı, demokratik bir ortamda yönetimlerin hesap verme sorumluluğu açısından vazgeçilmez bir esas olarak görüyoruz” ifadeleri, iktidarın yolsuzluklara karşı 2018’deki vaadi oldu. Kamuda şeffaf yönetim talebinin arttığı bir dönemde ortaya atılan bu vaade rağmen işleyiş tam tersi oldu. TBMM’de yürütülen denetim çalışmalarında istenilen bilgi ve belgelere çoğu zaman ulaşılamadı. Kamunun en önemli kuruluşlarını bünyesinde bulunduran Türkiye Varlık Fonu’nun denetim raporları başta olmak üzere kamu işletmelerinin denetim raporlarının çoğunun “Elemeden geçmiş bir şekilde hazırlandığı” eleştirileri yapıldı. Raporlar, olması gerekenden daha geç Meclis’e sunuldu. Uluslararası Şeffaflık Derneği tarafından hazırlanan Yolsuzluk Algı Endeksi’nde Türkiye 101’inci sırada yer aldı. Türkiye önceki iki yılda ise 86 ve 96’ncı sırada yer alıyordu.

AKP’nin 2018 seçim bildirgesinde ekonomiye dair önemli hedeflere yer verildi ancak bu hedeflerin yanına bile yaklaşılamadı.

İHRACAT REKORLARI VAADİ

Bugüne kadar uygulanan ekonomik politikalarının ihracatı artırmaya yönelik olduğu söylendi. Bunun için ‘Yeni Ekonomik Model’ adı altında bir dizi uygulamalar hayata geçirildi. Modele göre TL rekabetçi bir hale gelecek, ihracat artacak ve cari denge fazla verecekti. Ancak model uygulanmaya başladığı ilk ayda çöktü. İhracatın artmasına yönelik hedefler ise 2018 seçim beyannamesinde şu ifadelerle kaldı:

*2023 yılında toplam ihracatımızın 420 milyar dolara ulaşmasını bekliyoruz.

*Mal ihracatımızın ithalatı karşılama oranı 2023’te yüzde 83’e yükselecektir.

*İhracatımızda yüksek teknolojili ürünlerin yüzde 4 seviyesinde olan payını yüzde 15’e çıkaracağız.

Bu hedefler gerçekleşen rakamların yanından bile geçemedi. TÜİK verilerine göre 2022 yılında toplam ihracat 254 milyar 197 milyon dolar seviyesinde gerçekleşirken bu yılın ilk iki ayında toplam ihracat 37 milyar 991 milyon dolar oldu.

2022 yılında ithalatın ihracatı karşılama oranı hedeflenen yüzde 83’ün çok altında kalarak yüzde 69,9 oldu. 

2023 Ocak-Şubat döneminde yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ihracatı içindeki payı yüzde 3,3 oldu.

İSTİHDAM ARTIŞI SÖZLERİ

AKP iktidarları boyunca kronikleşen işsizlik en çok mücadele edilen sorun olarak gösterildi. 2018 seçim beyannamesinde de istihdam artışına yönelik “Daha fazla ve daha nitelikli iş imkânlarının bulunduğu, etkin işleyen bir işgücü piyasası oluşturarak işsizliği kalıcı bir şekilde düşük oranlara indirmeyi hedefliyoruz” ifadeleriyle şu hedefler sıralanmıştı:

*2023 yılı itibarıyla, istihdam oranını yüzde 53’e yükselteceğiz.

*Kadınların işgücüne katılma oranını yüzde 41 düzeyine çıkaracağız.

Gelinen noktada 2022 yılında istihdam yüzde 48 dolayında kaldı. Kadın işgücü ise toplam işgücünün sadece yüzde 34’ünü oluşturuyor.

TURİZM GELİRİ REKORLARI

AKP dönemlerinin en kolay sıcak para kaynağı olarak görülen kalemlerinden biri olan turizm, hep en büyük umutların olduğu ancak hayallerin hiçbir zaman gerçekleşmediği sektör oldu. 2018’de turizme ilişkin şu hedefler konulmuştu:

*Yeni dönemde turist sayısı ve turizm geliri bakımından ilk beş ülke arasında yer alacağız.

* 50 milyon turist hedefliyoruz.

* Sağlık turizmi kapsamında gelen turist sayısını 250 bin kişiden 2023 yılına kadar 2 milyon kişiye çıkaracağız.

Turizm Bakanlığı’nın verilerine göre 2022 yılında 44 milyon 565 bin turist ülkeyi ziyaret etti. Sağlık hizmeti almak için ise 1 milyon 258 bin 382 kişi ülkeye geldi ve buradan elde edilen gelir 1 milyar 926 milyon 94 bin doları tutarında gerçekleşti.

ENFLASYONU BİZ DÜŞÜRDÜK

Enflasyonun tek haneli seviyede olması iktidarın en önemli propagandası oldu. 2018 beyannamesinde de “AK Parti olarak ekonomide temel prensibimiz, enflasyonun kalıcı bir biçimde düşük ve tek haneli oranlarda tutulmasıdır. Bu prensiple, fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmek konusundaki kararlılığımız devam edecektir” ifadeleriyle bu propaganda sürdürüldü.

2018 yılının mart ayında yüzde 10,23 olan yıllık enflasyon, 2023’ün mart ayında yüzde 50,5 olarak hesaplandı. Aynı dönem arasında gıda fiyat endeksi yüzde 379 oranında arttı. 2018 Mart ayında yüzde 10,37 olan gıda enflasyonu, 2023 Mart ayında yüzde 67,89 olarak hesaplandı.

Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında en yüksek enflasyona sahip ülke konumunda yer alıyor.