Kolluk kuvvetleri yetkilerini aşan uygulamalarda bulunuyor. Demokratik hakkını kullanan öğrencileri sindirmeye çalışıyor. Bu sindirme politikaları ise karşılık bulamıyor. Öğrenciler, “Kayyumlar gidecek biz kalacağız” diyor.

Yaptığınız hukuksuz

Sarya Toprak

Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi’ne kayyum olarak atanmasının ardından Boğaziçi eylemlerine katılan öğrencilerin aileleri kendini polis olarak tanıtan kişiler tarafından aranıyor. Öğrencilerin ailelerinin aranması kişisel verilerin korunması hakkında kanunun ihlali niteliğinde.

Boğaziçi Direnişi’ne katılan ve ardından kolluk kuvvetleri tarafından ailesi aranan iki öğrenci ve Boğaziçi Direnişçileri’nin avukatlarından Damla Atalay BirGün’e konuştu.

Geri Durmuyoruz

İzmir’de Boğaziçi eylemlerinde gözaltına alındıktan sonra ailesi aranan öğrencilerden biri: “Ben de özerk, demokratik üniversite talebimi dile getirmek için İzmir Üniversite Dayanışması ile birlikte eylemlere katıldım. Gerçekleşen birçok eylemde arkadaşlarım gözaltına alındı. Gözaltına alınan birçok arkadaşım çıplak aramaya maruz bırakıldı. Üniversiteliler olarak haklı mücadelemizden elbette geri durmadık, üniversitelerimizi savunmaya devam ettik. En son İzmir Üniversite Dayanışması olarak tutuklu arkadaşlarımıza mektup göndermek için PTT’ye gittiğimiz gün polis ablukaya alıp hukuksuzca GBT yaptı. GBT yapma amacını hepimiz çok iyi biliyorduk her gün gözaltına alınan arkadaşlarımızın ailesi aranıyordu tehdit ediliyordu.”

Sıra hepimize geldi

Annesinin polis tarafından arandıktan sonra fenalaştığını kaydeden öğrenci sözlerine şöyle devam etti: “Bir sabah annemi aniden bilinmeyen bir numara aradı ve İzmir Emniyeti’nden aradığını polis olduğunu söyledi. Çocuğunuz çok tehlikeli eylemlere katılmış haberiniz var mı? diye soruldu. Annem telaşlı bir şekilde ne eylemi? diye sorarken anneme cevap bile verilmeden çocuğunuz herhangi bir örgüte gruba üye mi? diye başka bir soru soruldu. Annem benim çocuğum böyle olaylara katılmaz diyerek net bir cevap verdi. Polis cevap bile vermeden annemin yüzüne kapattı telefonu. İşin bu kısmı bence çok açık annemin net cevap vermesinden korkan polis şikâyet ettiği ebeveyne cevap bile veremiyor.

Polisin bu şuursuzca gerçekleştirdiği aramadan sonra annem fenalaşarak hastaneye kaldırıldı.”

Sinmeyeceğiz

“Annem’e herhangi bir şey olsaydı bunun hesabını kim verecekti?” diye soran öğrenci, “Buradan açık açık söylemek istiyorum İzmir Emniyeti ‘nin öğrencilere yaptığı tamamen hukuksuz. Babam beni arayıp, annen senin yüzünden ölüyor diyerek telefonu kapattı. Ben de memlekete döndüm. Polisin uygulamış olduğu sindirme politikalarını çok iyi tanıyoruz. Mücadelemize bu şekilde engel olacağını düşünen emniyete tekrar belirtmek isterim ki yaptıklarınız ne arkadaşlarımızı ne de beni hiçbir şekilde korkutmadı. Yılmayacağız, sinmeyeceğiz. Kayyumlar bir avuç biz milyonlarız” ifadelerini kullandı.

Endişenin Farkındayız

İstanbul’da Boğaziçi eylemlerine katılıp gözaltına alındığı gerekçesi ile ailesi aranan bir diğer öğrenci Oğuz A., “Boğaziçi eylemlerine katıldığım, bu eylemlerde gözaltına alındığım şeklinde bir bilgilendirme yapılmak için ailem polis tarafından arandı. En başından beri hukuksuz olan bu aramada aile bireylerinin ne işte çalıştıkları, nerede oturdukları şeklinde tehditkâr sorular soruldu.Bu durum kabul edilebilir değil. Tüm ülkenin gündemi haline gelmiş, yalnızca akademik değil her türlü demokratik talebin karşılanması için gerçekleştirilen barışçıl eylemlere katılmış olmak suç olamaz. Bu eylemlerin devlet nezdinde yaratmış olduğu endişeyi tüm bu aramalarda görüp, anlayabiliyoruz” diye konuştu.

Süreç Hukuksuz

Boğaziçi Direnişçilerinin avukatlarından Damla Atalay ise “Boğaziçi Üniversitesi’ne Ocak ayında kayyum rektör atanmasına karşı başlatılan ve iki aydır devam eden eylemlerde 500’den fazla kişi gözaltına alındı. Bu kişilerin 11’i hakkında tutuklama 26’sı hakkında ise ev hapsi olarak da bilinen konutu terk etmeme adli tedbir kararı verildi. Sürecin en başından beri temel hak ve özgürlükleri ihlal eden; gaz sıkma, ters kelepçe, darp, kötü muamele, taciz gibi suç niteliğinde eylemler sergileyen kolluk kuvvetleri öğrencilere yönelik baskılarına devam ediyor. Bir süredir kendilerini polis olarak tanıtarak öğrencilerin ailelerini arayan kişilerin ‘Çocuğunuz Boğaziçi eylemlerine katılıyor, bilginiz var mı?’ ‘Eylemlere devam ederse bu onun için iyi olmaz.’ gibi söylemlerde bulunduklarını biliyoruz. Kolluk kuvvetlerinin görev ve yetkilerini aşan tamamen keyfi bu eylemleri açıkça suç teşkil ediyor. Görev ve yetkilerini aşarak öğrencilerin ailelerini arayan kolluk kuvvetleri görevi kötüye kullanma, huzur ve sükûnu bozma, öğrencilerin protestolara katıldıklarını ailelerine bildirerek özel hayatın gizliliğinin ihlali suçunu işliyor. Ayrıca çocuğunuz eylemlere katılmaya devam ederse bu onun için iyi olmaz gibi söylemlerde bulunarak açıkça tehdit suçunu işlemektedir. Öğrencilerin avukatları olarak meslektaşlarımızla süreci takip etmeye devam ediyoruz” dedi.