14–28 Mayıs seçimlerinin ardından muhalefetin dinamikleri değişti. İttifaklar geride kaldı. Çözülme ile birlikte sağ muhalefetin rotası da iktidarın yanı oldu. Uzmanlar mevcut muhalefet hattının değişmesi gerektiğini vurguladı.

Yeni bir muhalefet hattı gerek
SOL Parti, ‘Emeklilerin insanca yaşama hakkı için buluşuyoruz’ çağrısı ile Anıtpark’ta eylem yapmıştı. (Fotoğraf: BirGün)

Oğulcan AYDIN

Mart ayında gerçekleşecek yerel seçimler için Cumhur ittifakı üyeleri büyük oranda ortaklıklarını korurken muhalefet cephesinde ittifak tartışmaları rafa kalktı. 2023’teki Mayıs seçimlerini AKP iktidarı karşıtlığı üzerinden kuran meclis muhalefeti yeni bir yol arama çabasına girmiş durumda.

Mayıs seçimlerinin ardından sağın alternatifinin ‘sağ’ olamayacağı ve toplumun taleplerinin kapsanamadığı noktada gerçek bir değişimin gerçekleşmeyeceği görülürken millet ittifakı ortakları ittifak siyasetini geride bıraktı. Erdoğan’a karşı konumlanarak bir araya gelen meclis muhalefeti, bu politik konumlanmadan vazgeçti.

Yaşanan bu gelişmeler İYİP, Zafer Partisi gibi sağ partileri sağa daha fazla yanaştırırken ülkedeki yeni bir siyaset yapma biçimi ihtiyacını da ortaya çıkarmış oldu.

Tüm bunların sonucunda meclis muhalefetinin kendi mevzilerinden kurduğu yeni hatları, siyaset sahnesinde de yeni bir dizaynı beraberinde getiriyor. AKP’yi geriletmekten çok kendilerine koltuk kapma, pazarlıklar üzerinden konumlanma gayretinde olan sağ partilerin yerel seçimler bazında ilk işleri de muhalefet eleştirileri oldu. İYİ Parti Lideri Meral Akşener’in seçim yenilgisini CHP’ye bağlamasıyla başlayan bu konumlanışın son örnekleri ise geçtiğimiz gün Memleket Partisi Lideri Muharrem İnce’nin CHP’ye karşı aldığı tavır ve Saadet Partisi’nin İBB Adayı Birol Aydın’ın Ekrem İmamoğlu eleştirisi oldu.

Toplumun dertlerini kapsayacak, siyasi çekişmelerden uzak halkın sorunları karşısında çözüm yolları geliştirebilecek bir siyaset anlayışının eksikliğini vurgulayan uzmanlar ise muhalefetin konumlanışını ve yeni dönem siyasetini değerlendirdi.

SAĞIN TERCİHİ REJİM OLDU

Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Siyaset Bilimci Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu Millet ittifakında yer alan birçok partinin yeni dönemde otokrasi ile el sıkıştığını ifade etti. Kalaycıoğlu, “Cumhur İttifakı bir arada kalmayı başardı ancak Millet İttifakı ise seçimden sonra demokrasi ve hukuk devleti oluşturmak için kurulan bir ittifak olduğunu unuttu. Sadece seçim ittifakı gibi farklı yollara dağıldılar. Aralarında CHP haricinde demokrasi ve hukuktan bahseden bir parti kalmadı. Öncelikleri çok farklı bu partilerin. 14 Mayıs öncesindeki sürecin değişmiş olduğunu görüyoruz. Ortada zor bir oyun var” diye konuştu.

CHP’nin yalnız kalma süreci yaşadığını ve bu yalnızlığı gidermek adına kendisini yurttaşa iyi ifade etmesi gerektiğini ifade eden Kalaycıoğlu ittifak siyasetinin bitmesinin partilerin arka planlarını görmek açısından yararlı olabileceğini ifade etti. Kalaycıoğlu, şöyle konuştu: “Özellikle İYİ Parti etnik milliyetçilik üzerinden bir propaganda yapmayı tercih etti. Sağ muhalefet partileri otoriter rejimi tercih ediyor. Türkiye gittikçe otoriter hale gelen 2017’de kurulan ‘Sultanizmle’ yönetilsin istiyorlar. Çünkü dertleri milliyetçilik. Türkiye’nin hassasiyeti olabilir ancak milletçilik sorunları nasıl çözebilir? Otoriterlik artıyor, hiçbir sorunu da çözmüyor. Otokrasiye karşı demokrasi diye yola çıkanlar, otokrasi ile anlaşıyorlar. Bu keskin dönüşü elbette zaman gösterecek ancak kapalı kapılar ardında ne olduğunu bilmek gerek.”

Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu
Siyaset Bilimci

HALKIN TALEPLERİNE BAKILMALI

BirGün’e konuşan Siyaset Bilimci Özgün Emre Koç ise seçim süreçlerinin halkın sorun ve taleplerinin önüne geçtiğini belirtti. İttifakların dağılmasıyla beraber asıl önemli noktanın burası olduğunu dile getiren Koç, toplumsal muhalefetin ayağa kaldırılması gerektiğini belirtti. Koç şöyle konuştu: “İttifak yapan muhalefet aktörleri mağlubiyet sonrasını doğru yönetemediği için bıkkınlık hali iyice pekişti. Değişim iddialarıyla kendi iç sorunlarına gömülen CHP kurultay sonrası kendini belediye adaylığı çekişmelerinin içinde buldu. Muhalefet cenahı AYM’nin tanınmaması gibi ağır krizler karşısında dahi kayda değer bir reaksiyon gösteremedi. Halktan da yeterli bir tepki gelmedi. Yoksullarla, işçilerle, memurlarla, sistemin mağdur ettiği geniş kesimlerle bağ kurabilen bir ana akım siyaset hattının oluşabilmesi için gerekli siyasi dinamizm şimdilik mevcut değil gibi gözüküyor. Toplumsal muhalefet dağınık, CHP yalpalıyor, sol/sosyalist parti ve aktörler örgütlülük bakımından zayıf. Böyle bir hat oluşabilmesi için seçimin gündemden çıkması gerekiyor. Sonrasında mümkün belki olabilir sanıyorum.”

Özgün Emre Koç
Siyaset Bilimci