Türkiye’nin en fazla nüfusa sahip 4. Büyükşehir’i Bursa’da 31 Mart’ın sonuçları için merak had safhada. 2019’da yarışı kıl payı kaybeden Mustafa Bozbey, bu kez kentin kendini aşacağına inanıyor. Sokaklardaki mevcut durum ve seçmen tercihlerinin seyri de Bozbey’in şansının hiç de az olmadığına işaret ediyor.

Yerel siyaset başarabilir: Bursa örneği
Fotoğraf: BirGün

Uğur KOÇ

Türkiye sadece birkaç gün sonra sandık başına gidecek. 14-28 Mayıs’tan kalan hesapların da görüleceği, ülkenin geleceğine dair politik gerilimin gölgesinde gidilen bu seçimde sonucu merakla beklenecek kentlerden biri de Bursa.

Daha önce 4 dönem boyunca Nilüfer ilçesini yöneten, 2019’daki yerel seçimlerde ise yarışı kıl payı farkla ikinci sırada tamamlayan CHP’nin Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Bozbey ile kentte AKP’nin kalesi sayılan ilçelerinden biri olan Yıldırım’da buluştuk.

Fakat Bozbey ile konuştuklarımıza geçmeden önce Bursa’daki politik durumdan ve yerel siyasetin mevcut yapısından bahsetmek gerekiyor…

AKP’Lİ 20 YILDA BURSA

Bursa, siyasi yelpazenin solunda kalan bir parti ile en son 1999 yerel seçimlerinin ardından başlayan 5 yıllık dönemi yaşadı. Kent yönetimi DSP’nin bu 5 yıllık tecrübesinin ardından AKP’ye geçti, son 20 yıldır da iktidarın elinde.

Kentte en genel haliyle, iktidar ile muhalefet arasında yüzde 55’e yüzde 45’lik bir denge göze çarpıyor.

Yargının adeta Fethullahçı yapılanmaya teslim edildiği 2010 referandumunda yüzde 56,3 ‘Evet’ oyu veren Bursa seçmeni, ‘Hayır’ seçeneğini ise yüzde 43,6’lık bir oranda bırakmıştı.

2017’deki başkanlık sistemine geçiş referandumunda ise sonuç pek farklı olmasa da iktidar geriledi, muhalefet bir miktar yükseldi. Bu kez 'Evet' oyları %53,2, 'Hayır' oyları %46,8 oldu. Diğer seçimler de benzer sonuçlar üretti.

FARK NE KADAR?

Yukarıda bahsettiğimiz genel tabloyu akılda tutarak bugün yarışan iki aktör olan AKP ve CHP’nin kent siyasetindeki etkinliğine mercek tutmak, yerel seçimlerin sonuçlarına dair de daha yerinde çıkarımlar yapmamızı sağlayacaktır.

2011’den 2023’e kadar yapılan 5 genel seçimde AKP’nin oyları erime eğilimi yaşadı. Bazı seçimlerde yüzde 50’lik oy oranının üzerine çıkan iktidar partisi, 14 Mayıs Genel seçimlerinde yüzde 39’luk oran ile tarihinin en kötü performansını sergiledi.

2010’dan bu yana CHP ise yüzde 25 bandında olan oy oranını hep sabit tuttu. Ancak bir seçim hariç; 2019 yerel seçimleri.

Bozbey ile Bursa’da seçim çalışmalarını konuştuk. (Fotoğraf: Deniz Yavuz)

BOZBEY FAKTÖRÜ VE CHP’NİN POTANSİYELİ

Tam da burada Mustafa Bozbey faktörü devreye giriyor. Kentte aşağı yukarı kemikleşmiş iktidar-muhalefet dengesini kırabilen yegâne aktör olan Mustafa Bozbey, 2019’daki gibi bu yerel seçimlerde de CHP’nin Büyükşehir Belediye Başkan Adayı oldu.

CHP’nin oylarını yüzde 25’ler seviyesinden yüzde 45’in üzerine kadar çıkarabilen, iktidar partisinin tüm imkânlarını seferber ettiği bu yarışta önemli bir rakip haline gelen Bozbey, 31 Mart gecesinden 2019’a göre daha umutlu.

Bozbey’in umutlu olmasının iki sebebi olduğunu söyleyebiliriz.

Bunların ilki, 2019’daki yerel seçimlerde oluşan ‘kıl payı fark’ durumu. AKP ile CHP arasında yıllardır süregelen aşağı yukarı 20 puanlık fark, Bozbey’in adının pusulada olduğu 2019 yerel seçimlerinde 2,5 puana kadar daraldı. 2019’da seçimi kazanıp kazanmayacağının bilinmediğini ve bu durumun oy akışına da yansıdığını belirten Bozbey, bu kez ise 2019 referansını herkesin hatırladığını, yani ‘kazanacak aday’ olduğuna işaret ediyor.

İkinci faktör ise, Bozbey ile CHP Bursa İl Örgütü’nün durumuna dair. 2019’da Genel Merkez ve İl Örgütü’nün çalışmalarda tam koordine olamadığını ve bu durumun seçim çalışmalarını negatif yönde etkilediğini söyleyen Bozbey, bugün ise böyle bir sorunun olmadığını vurguluyor. Bozbey, arkadaşlarıyla birlikte sahaya yeni çıkmadığını, 5 yıldır sokaklarda olduğunu da sözlerine ekliyor.

SAHADA DURUM NE?

Sahadaki durumda da 5 yıl öncesine göre bir farklılık göze çarpıyor. Bu farklılığın adeta kanlı canlı hale geldiği yer ise Bozbey ile buluştuğumuz Yıldırım Halk Pazarı oldu.

Tezgâhlardaki fiyatlar İstanbul’a göre daha ‘insaflı’ olsa da halkın geçim sıkıntısını pazarın üzerindeki atmosferden anlamak hiç de zor değil.

AKP’nin kendini tüm gücüyle hissettirdiği bu ilçede, Mustafa Bozbey’e ve ekibine yönelik halkın ‘kaçamak’ ilgisi belki de en çok ‘ekonomik’ gerekçelere dayanıyor. Aradan geçen 5 yılın getirdiği büyük ekonomik yük, yurttaşın muhalefete bakışını da değiştirmiş gibi görünüyor.

SANDIKTAN NE ÇIKAR?

Özetle, Bursa’da Mustafa Bozbey’in 2019’a göre daha şanslı olduğunu söylemek hiç de yanlış olmaz. Hem nesnel hem de öznel koşullara göz atıldığında ortaya çıkan sonuç böyle.

Bozbey, 2019’dan beri sokaklarda olduğunu söylüyor. Önümüzdeki Pazar günü de Bursa’da bir şeyler değişecekse bu değişimin ilk adımının ‘adaylık ilanı’nda olmadığını akılda tutmak gerekecek. İlk adım, yerel siyasete ve halkçılığa önem vererek yıllar öncesinden atılmıştı. Bursa sonuçları, bize en çok bunu gösterecek.

BOZBEY: ÇOCUKLARDAN BAŞLAYACAK, TÜM BURSA GÜLÜMSEYECEK 

Fotoğraf: Deniz Yavuz

Mustafa Bozbey ile seçim çalışmalarının yoğunluğu devam ederken Yıldırım Halk Pazarı’nda buluştuk. Bozbey’in çalışmalarını hem sahada dinledik hem de ona kendi sorularımızı sorduk:

Nilüfer'de tam 4 dönem belediye başkanlığı yaptınız. Bir anlamda Nilüfer’i hem Bursa’ya hem de Türkiye’ye tanıtan isim sizsiniz. Buna karşın 2019 yerel seçimlerde de çok az bir farkla seçimi kaybettiniz. Peki bu seçimde tablo nasıl görünüyor? Kazanırsanız Bursa'da neler değişecek? 

Nilüfer’de aslında bir hedefimiz vardı; eğitim kenti, kültür-sanat kenti ve spor kenti olsun istedik. Bunun için de çocukları, gençleri, kadınları, engellileri, yaşlıları hedefleyen bir proje portföyü yapmıştık. Tabii bunun için hem iyi bir planlama yaptık hem de bu planlama süreçlerini de son derece iyi yönettik. Daha da önemlisi katılımcı bir anlayışla yaptık bunları.
‘Demokratik katılımcı yönetim’ dediğimiz bir sistemimiz var. Tabii bu uzun soluklu bir proje. Çünkü demokratik katılımın insanlar tarafından çok direkt olarak kabul edildiğini maalesef göremedim.

‘80 darbesiyle birlikte ülkemizde maalesef demokratik taleplerde inanılmaz bir düşüş var. Buna karşın son yıllarda yeni gençliğin gelişen taleplerini de görüyoruz. Onların despotizme karşı özgürlük talepleri var. Bu gençler dünyayla iletişim kuruyorlar ve yönetim sistemlerini tartışıyorlar. Yani gençlik ilgisiz değil, gençlik sadece konuşmuyor ama kendi aralarında inanılmaz tartışma yürütüyorlar. Sandığa giderken de büyük çoğunlukla değişime, Bursa'daki değişime ve Mustafa Bozbey'e destek olacaklarını çok net söylüyorlar.

Nilüfer'deki hizmetlerin yansımasını kentin her yerinde görüyoruz. Diğer ilçelere gittiğimizde bize ‘Bursa, Nilüfer gibi olacak mı?’ diye soruyorlar. ‘Tabii ki Nilüfer'i buraya getirmek mümkün değil’ diyoruz ama Nilüfer'de yapmış olduğumuz o hizmet anlayışını bu kentin tüm mahallelerine yaymak için yola çıktığımızı özellikle vurguluyoruz.

Sosyal medyada Bursa’dan fotoğraflar gündeme geliyor dönem dönem. Kötü ve plansız yapılaşmanın bir örneği haline geldi bu kent. Bu konuya nasıl yaklaşacaksınız?

5 sene önce ‘2 seneye ulaşım sorununu çözeceğiz’ dediler ancak şu anda trafiğin 5 kat arttığını görüyoruz. Bu kentte yani çevre düzeni planı yok mesela. Gerçekten Bursa’ya ihanet niteliğinde olan birçok proje hayata geçirildi burada. Bursa’nın var olan, hikayesi olan yapıları ortadan kaldırıldı. Ayrıca ‘Bursa su şehri’ diyorlar ama suyu pahalıya kullandırıyorlar. Ulaşımın da ondan geride kalır bir yanı yok. Son 7 yılda 1 metre raylı sistem yapmamışlar.
En önemli şey ise Bursa'da çevre düzeni planını yapamadılar. Çevre düzeni planı olmadığı için de kent hormonlu büyüyor. O anlamda da şehrin havası da kirli.

2019 seçimleri ile 2024 seçimleri arasındaki fark ekonomik bakımdan önemli. 2017’den sonra kendini hissettirmeye başlayan ekonomik kriz, özellikle pandeminin ardından dayanılmaz bir boyuta geldi. Sahada bu 5 yıllık dönemin nasıl bir değişim yarattığını gördünüz? Bu ekonomik kriz durumu sizin politikalarınızı nasıl etkiledi?

Pazar ziyaretlerinde bulunuyorum. Vatandaşlardan aldığım en büyük şikâyet, geçim sıkıntısı. Emekliler geçinemiyor, çocuklarına kahvaltı dahi yaptıramayan insanlar var. Biz ihtiyaç sahibi emeklilerimize aylık 2 bin TL ve çocuklarımıza günlük süt desteği açıklayınca, mevcut Büyükşehir Belediye Başkanı da tepkiler sonrası çeşitli vaatlerde bulunmak zorunda kaldı. Ama unutmayalım ki emeklilerimiz çok uzun bir süredir asgari ücretin altında, açlık sınırında yaşam mücadelesi veriyorlar.

Bursa Büyükşehir Belediyesi’ni yönettiğimiz takdirde asıl hedefimiz vatandaşların refah seviyesini artırmak olacak. Emeklilerimiz, zor durumdaki ailelerimiz ve öğrencilerimiz için sosyal yardımlarımız olacak. Açıkçası ben bununla övünemiyorum. Benim hedefim insanımızın yardıma muhtaç olmamasını, kimseye muhtaç olmadan yaşayabilmesini, zenginleşmesini sağlamak olacak. Asıl o zaman başarmış olacağız.

2019’daki seçim çalışması sürecinde parti içi bazı sıkıntıların olduğu gündeme gelmişti. Sandık güvenliğine dair de eksikler göze çarpıyordu. Bunlar çözüldü mü?

İl başkanımız, ilçe başkanlarımız, ilçe belediye başkanı adaylarımızla bu kez iyi organize olarak çalışıyoruz. Sandık güvenliğini inanılmaz derecede önemsiyoruz ve il başkanımız da bu konuda çok duyarlı. Peki bu sorunlar ortadan kalktı mı? Evet, kalktı. Şu anda örgütümüz inanmış durumda, ‘kazanacağız’ diyor. 31 Mart'ta inanıyorum ki örgüt, üyeler ve sorumluluk alanlar olarak inanılmaz bir heyecanla çalışacağız ve sonuçları hep beraber bekleyeceğiz.

Sonuçlar umduğunuz gibi olursa çok uzun zamandır sağ iktidarlar tarafından yönetilen bir şehir. 1 Nisan sabahı sosyal demokrat bir belediyeyle karşılaşacak. Bu Bursa'yı nasıl değiştirecek?

Nilüfer'de kurmuş olduğumuz sistem şuydu; bir kent konseyi vardı. Şimdi 17 ilçede mutlaka kent konseyi olacak. Ayrıca kent konseyleri bağımsız olacak. Bir de büyükşehirde kent konseyi olacak ve kent konseyinin altında da mahalle komiteleri sistemini oluşturmaya çalışacağız. Böylece biz demokratik kanalları mahallelere kadar yaymak istiyoruz. Bu çok kolay değil farkındayım ama bunu kademe kademe yapıp en azından Bursa'yı demokrasi anlamında güçlü bir kent haline dönüştürmek istiyoruz. İşte o zaman çevre sorunlarını azaltırız, derelerin temiz akmasını da sağlarız, havanın kirli olmasını da önleriz…

Çocukları çok önemsiyoruz ve önce ‘çocukları gülümseteceğiz’ diyoruz. Çocukları gülümsettiğimizde eminim aileler de gülümsemeye başlayacak. Sonra gençler, kadınlar, engelliler ve yaşlılar gülümseyecek. Tüm Bursa gülümseyecek, hedefimiz bu. Hiç merak etmeyin…