Yerli ve Milli Oyunumuz: Usta Dayağı!

Gazete Duvar yazdı da haberim oldu. Sıfatlara / unvanlara doymayan Erdoğan, şimdi bir de “video oyun kahramanı!”

USTA adıyla Orta Doğu’daki düşmanlarına saldırıyor, onları dayakla hizaya getiriyor. Diz çöktürüyor.

Elbette dış düşmanlarla yetinecek değil! İçerdeki düşmanları da -yine dayakla- perişan ediyor. İç düşman deyince akla hemen FETÖ mensupları geliyor. Gelsin zaten! Oyunda “düşmanını seç” butonuna bastığınızda FETÖ seçeneği karşınıza çıkıyor.

Ama…

Dahası var. Hem de günümüz kuşaklarının ibret alması, gelecek kuşaklar için de tarihin yazması gereken bir “daha”…

Oyundaki seçeneklerden biri, ÇAPULCU.

Anladınız. Gezi eylemleri ve katılımcıları kastediliyor. Basıyorsunuz butona. ÇAPULCU kategorisindeki “DÜŞMANLARINIZLA” tanışıyorsunuz: (Resimdeki sırayla soldan sağa) Berkin Elvan, Nuriye Gülmen, Semih Özakça... Bir de, saçlarının gökkuşağı renginde boyanmasından anladığımız kadarıyla bir LGBTİ temsilcisi. Yani, 9 yaşındaki kızlara nefsi uyananların öcü gibi korktuğu bir eşcinsel.

Bir insan, varlığını ve hakkını artık tüm dünyanın kabul ettiği bir eşcinseli nasıl düşman olarak görür?

Bir insan, tek talebi “işini geri almak” olan Nuriye ve Semih’ten nasıl böyle nefret edebilir?

Ve asıl... Bir insan, evinin bir sokak altında polis fişeğiyle vurulup ÖLDÜRÜLEN / ÖLEN / ÖLMÜŞ OLAN bir çocuğu neden mezarında bile rahat bırakamaz? Nasıl olur da, öldürülmüş olmasıyla yetinmeyip bir de USTA DAYAĞI tatmasını ister?

•••

Erdoğan’ın Boğaziçi Üniversitesi’ne yönelik “milli ve yerli değilsiniz” suçlaması hakkında yazmayı planlarken, niyetim Türkiye’de tarımın / sanayinin / hayatın ne kadar yerli ve milli olduğunu yazmaktı.

Örneğin, 126 ülkeden, 133 ayrı kalemdeki gıda ithalatından söz edecektim.

Çin’den, Arjantin’den kuru fasulye, Mısır’dan pirinç ithal ettiğimizi… Sonra da “pilav üstü kuru”ya milli yemek muamelesi çektiğimizi falan anlatacaktım.

Taa Avustralya’dan havuç, küçücük Hollanda’dan patates, kuru soğan aldığımızı falan yazacaktım.

Tarım ülkesi olmakla övünen Türkiye’de tarımın -tıpkı hayvancılık gibi- can çekiştiğini... Yüksek teknoloji / enerji gibi önemli başlıklarda ise zaten dışa bağımlı olduğumuzu... O çok övündükleri yolları, viyadükleri, köprüleri de Japonyası’ndan İtalyası’na, el âlemin yaptığını söyleyecektim.

Sonra da “bu ülkede yerli ve milli olan ne var, söyler misiniz” diye soracaktım.

•••

Boşuna zahmet!

Bu ülkedeki “yerli ve milli” olanı artık Erdoğan ve taraftarları belirliyor. Bizden de onlara saygı gösterip susmamız bekleniyor.

Neler mi onlar?

»Nuh’un tufan sırasında oğlu ile cep telefonunda konuştuğunu söyleyen (Yrd. Doç. Dr.) Yavuz Örnek’i ve benzerlerini saatlerce konuşturan TRT…

»İnternet sitesinde, kız çocuklarının 9 yaşından itibaren evlenip hamile kalabileceğini yazan... Tepkiler üzerine yazıyı çeken Diyanet...

»Türkiye’nin her yerindeki kamu arazilerinin sorgusuz sualsiz devredildiği... Ve ülkenin en zengin kurumu haline geldiği halde gerçekte “ne yaptığını” bilmediğimiz TÜRGEV... Yani Bilal Bey’in Vakfı!

»Bizzat Erdoğan’ın, resmi görüşmeler sırasında bağladığı anlaşmalarla; Eylül 2017’de ABD’ye 11 milyar dolarlık 40 Boeing, bu ocakta da Fransa’ya 7,5 milyar dolarlık 25 Airbus siparişi verilen Türk Hava Yolları... Hani, geçen yıl ekonomi uzmanlarının “neden zarar ediyor” sorusuna yanıt aradığı kurum!

•••

Bu ülkede, Cumhuriyet tarihi boyunca pek çok yerli ve milli kurum / eser yaratıldı. Ama, Sümerbank’tan tutun da SEKA’ya… Türk Telekom’dan TÜPRAŞ’a... 80 yılın birikimi 15 yılda haraç mezat satıldı. Medyanın da hararetle alkışladığı “özelleştirme operasyonu” ile topu topu 62 milyar dolar gelir elde edildi. Peki, ne oldu bu 62 milyar dolar? 2007 - 2017 arasında ortaya çıkan, 170 milyar dolar civarındaki bütçe açığına bakarsak yanıt açık: Kızgın tavada buharlaştı. Buharı da yağmur oldu, iktidara oy olarak yağdı!

Neymiş!

Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) yerli ve milli değilmiş, bu yüzden başarıya ulaşamıyormuş.

Rektör, bir tweet ile muteber bir araştırmanın sonucunu açıklayıp, BÜ’nün Türkiye’de 1. dünyada ise 190. sırada olduğunu duyurdu.

BÜ başarılı mı değil mi, tartışılabilir elbette.

Ancak, bu tartışmada hepten unutulan bir durum var: Üniversiteler (adı üstünde) yerli ve milli olmazlar. Olamazlar. Zira bilim yerli ve milli değildir. Evrenseldir.

Olsa olsa, bilim ve teknolojinin ortaya çıkardığı “üretim” yerli ve milli olabilir.

Eğer, bu ülkeyi yönetenler bundan BİLE habersizse… Üniversite camiası böyle bir konuda BİLE susup oturuyorsa... Medyanın da “canım aslında mesaj BÜ mezunu Davutoğlu’na idi” demekten öte bakışı / analizi yoksa... Muhafazakârlık ya da din adına arsızlık kol geziyorsa... Usta taraftarları Berkin’i yuhalar da döver de!

NOT: USTA DAYAĞI oyununda öteki kategorilerdeki “düşmanları” merak ediyorsanız... İşte isimler:

‘FETÖ’ başlığı altında özellikle Fetullah Gülen ve Emre Uslu temsilleri,

‘ORTADOĞU’ başlığı altında Mesud Barzani, Beşşar Esad ve Binyamin Netanyahu temsilleri,

‘ALAYINA’ başlığı altında Angela Merkel, Vladimir Putin ve Donald Trump temsilleri…