Zhuxi Xi Jinping

Aşağıdaki yazı, “zhuxi” (başkan, reis) Xi Jinping’in Anayasa değişikliği sonrası mecliste yaptığı konuşmanın bir bölümü. 1 Nisan’a özel olarak Çinceden çevirdim.

Değerli kardeşlerim! Bugün ülkemiz ve büyük Çin ulusu için tarihi bir güne tanıklık ediyoruz. Milletimize hizmet etme noktasında şahsıma teveccüh göstermek suretiyle verdiğiniz bu tarihi karar için her birinize tek tek şükranlarımı sunuyorum. Ömrümüz yettikçe, malum hepimiz faniyiz-kimse bu mevkide kalıcı değil, bu yolda her zamanki kararlılığımızla yürümeye inşallah devam edeceğiz. Benim bile bir ölümlü fani olduğumu hatırlayınca çok hislendim sevgili kardeşlerim. Şurada iki dakika ağlamama müsaade buyurun. Kim bilir ne verilemez hesaplar bekliyor bu fakiri ikinci hayatta.

Bu düzenleme konusunda en başından beri büyük gayret sarfeden Yangrou (koyun yavrusu) kardeşimize bilhassa müteşekkirim. Kardeşimizin orta zekasını ve yeteneksizliğini takdir eden biri çıkınca ne kadar faydalı birisi olabildiğini herhalde hepiniz takdir edersiniz. Bir de “Pekin ördeği çobanı olamayacak adamları danışman yapıyor” diyorlar. Danışman seçmek benim işim. Ben kimyacıyım, bu işlerden biraz anlarım. Zaten zeki ve yetenekliler de partimizden uzak duruyor. Onların hepsi o malum takımdan (Yeni solcular/Maoculardan, yani muhaliflerden bahsediyor).

Bu düzenlemenin asgari hukuk sistemi içinde işlerlik kazanması mümkün değildi. Bu meselenin halledilmesi noktasında Adalet Bakanı Sn. Cauyuan (kelek-verimsiz arazi) kardeşimiz hukuku/hukuk sistemini ortadan kaldırmak suretiyle Çin’in doğudan batıya doğru kutlu yürüyüşünün devamı için üstün gayret gösterdi. Bu kardeşimizin fedakâr hizmetlerinin muhakkak ki bir karşılığı olacaktır. Çok yakın bir gelecekte, bağımsız Çin yargısı karşısına dizilenler arasında ikinci sırada oturacağını şimdiden müjdeliyorum.

Sevgili kardeşlerim! Diyorlar ki, “Bu değişikliğe ne gerek vardı. Çin imparatoru olmak istiyor.”. Bunları cevap vererek adam yerine koymak istemiyorum. Dünyanın içinden geçtiği bu kaos/kriz döneminin ülkemiz için beka sorunu teşkil ettiğini müşahede etmekteyiz. Ülkemizin bu dönemi birliğini-bütünlüğünü koruyarak selametle atlatabilmesi ve kutlu yürüyüşüne devam edebilmesi için bu düzenleme farzdı. Emperyalizm bir kez daha sıkıştı ve bu sıkışıklığı aşmak için gittikçe saldırganlaşıyor. Özellikle ABD emperyalizminin hegemonyası sarsıldıkça, güç kaybettikçe dünyada giderek güçlenen büyük Çin’e yönelik saldırganlığı da artıyor. Ülkemizi kendi hegamonyası için tehdit olarak görüyor. Bizi dört bir taraftan kuşatmaya çalışıyorlar, ekonomimizi çökertme saldırıları da ortada. “Küçük kardeş Kuzey Kore”yi bahane ederek, Japon emperyalizmiyle birlikte sınırlarımızın dibine yerleşmeye çalışıyor, tehdit ve saldırganlık sergiliyorlar. Çin’i kendi sınırları içine hapsetmek, emperyalizm için bir uysal ülke haline getirmek istiyorlar. Yahu kaç defadır “Çin’in hegemonya gibi bir derdi yok” diye izah etmeye çalışıyoruz; ama anlayan, dinleyen yok. O zaman biz de anladıkları dilden konuşmasını biliriz: Artık karşınızda süklüm-püklüm bir Çin yok, o günler mazide kaldı. Biz bu milletin makus talihini değiştirdik. Hiç kimsenin “Yeni dönemde Çin’e özgü sosyalizme” (artık ‘Yeni Çin’ diyelim) “Başçavuşun beygiri” muamelesi yapmasına müsaade edemeyiz. Yapana mukabele-i bilmisil cevap vermesini de biliriz. Esasında, o muameleyi şahsıma çekiyorlar; ama neyse sevgili kardeşlerim… Bu kaos/kriz dönemi ülkemiz için önemli fırsatlar da sunuyor. İnşallah onları ülkemizin yararı için kullanacağız. Romalı büyük devlet adamı ve şair Sibelius’un çok güzel ifade etttiği gibi, “Yeryüzünde kaos var, o halde her şey yolunda sayılır”. Şiir, sanat işlerinden biraz anlarım. Tiyatro sanatıyla teşrik-i mesai etmişliğim var.

Sevgili kardeşlerim, bazı haddini bilmezler şahsıma yönelik karalama gayretlerini sürdürüyorlar. Güya, Mao hasediyle yanıp tutuşuyormuşum ve beni bu Mao hasedi öldürecekmiş, öyle diyorlar. Onun başardıklarının zerresini bile hayal edebilecek çapta biri değilmişim. Onun yaptıklarını yok etmek için uğraşıyormuşum. Geçenlerde bunlardan biri “Mao karşıtları bunca yılda Mao’ya rakip diye çıkara çıkara ancak Sarı Nehir vapurlarında ‘guanjia’ (değnekçi) olabilecek bir cahili çıkarabildiler” dedi. La havle! Artık benim de aklım karışmaya başladı. O TV dizileri, haberler, programlar, gazete sayfalarının arkasından Mao’nun “Yeteneksiz, cahil, sefil yalancı, ilkel herif” diyen sesini duyar ve benimle alay eden yüzünü görür gibi oluyorum. Sanki “Elinize düşen devlet çöktü, ülke batmak üzere… çatı tepenize yıkılıyor. Kaçın, paçanızı kurtarın” dediğini duyar gibiyim. Bunlar gerçek mi değil mi emin olamıyorum. Ülke o kadar yalana boğuldu ki, artık kendi sözlerimin bile yalan mı gerçek mi olduğunu ayırt edemez oldum, değerli kardeşlerim…