The Cranberries’i dünyaya tanıtan ve bizi Dolores O’Riordan’ın güçlü sesi ile tanıştıran bu şarkı, Türkiye’de yaşananlara benzer bir şiddet olayının arkasından yazılmıştır

Zombi

Dublin’de birkaç gündür her yerde The Cranberries şarkıları çalıyor. Dükkânlarda, lokantalarda, ayak üstü kahve içilen öğrenci mekanlarında Dolores O’Riordan’ın aynı anda hem kırılgan hem de isyankar olabilen o benzersiz sesi duyuluyor. Şehrin merkezindeki Grafton Street üzerinde toplaşan sokak şarkıcıları bile hiç durmadan onun şarkılarını söylüyorlar.

İrlanda’nın en meşhur Rock gruplarından biri olan The Cranberries ile dünyanın geri kalanı gibi ben de 90’ların başında tanıştım. O yıllarda hangi radyoyu açsam, hangi müzik kanalını izlesem, karşıma hep aynı şarkı çıkıyordu. Daha önce hiç duymadığım bir ses “Kafanda çığlık çığlığa bağırıyorlar,” diye sesleniyordu, “Zombi, Zombi...” Grubun solisti olan ve sonradan adının Dolores O’Riordan olduğunu öğrendiğim bu genç kadın, şarkının kimi yerlerini neredeyse iç çekerek hatta nefes nefese söylüyordu. Sesi alçalıyor yükseliyor, en güçlü olduğu yerde birden kırılıveriyor ve sonunda bir yürek burgusu haline gelip insanın içine işliyordu. Sesini böyle kullanan birine daha önce hiç rastlamamıştım. Çok etkilendiğimi hatırlıyorum.

Dolores O’Riordan, geçtiğimiz hafta Londra’da bir otel odasında ölü bulundu. Sadece 46 yaşındaydı. Ölüm nedeni açıklanmadı ama intihar etmiş olabileceği söylentileri ortalıkta dolaştı. Hayatını nasıl kaybetmiş olursa olsun, birkaç kuşağı birden etkilemiş, Rockçusundan Pop meraklısına herkesin sevgilisi olmuş bu kadının zamansız ölümü İrlanda’yı yasa boğdu. “Aslını hiç inkar etmedi,” dediler arkasından, “O bir Limerick kızıydı. Ne kadar meşhur olsa da, hep aynı samimiyetle şarkı söylemeye devam etti.”

Bu acı olay nedeniyle, The Cranberries şarkıları ortalığı doldurunca, ben de yeniden 90’lı yıllara ışınlanmış gibi oldum. O döneme ait görüntüler gözümün önünde uçuşmaya başladı. Kimileri güzel anılardı elbette. Ama bir zaman sonra fark ettim ki, hepsinin üzerinde karanlık bulut vardı sanki. Bunda şaşılacak bir şey yoktu tabii. 90’lar gerçekten Türkiye’nin en iç karartıcı dönemlerinden biriydi. Gözaltında kayıplar, işkence görenler, faili meçhuller, suikastler birbirinin ardına eklenip duruyor, radyoda Güneydoğu’dan bildiren bir muhabir neredeyse her gün “kapsamlı bir operasyon” yapıldığından söz ediyor, öldürülen askerlerin ve sivillerin sayısı günden güne artıyordu. Çocuklarının mezarını, kemiklerini isteyen Cumartesi anneleri meydanları doldurmaya başlamıştı.

Hepsi Dolores ve şarkısı “Zombie” ile birlikte zihnime sökun ettiler. Şarkının hikayesini bilenler, bu çağrışımların tesadüfi olmadığını ve sadece aynı döneme rast gelmekten kaynaklanmadığını tahmin edeceklerdir.

The Cranberries’i dünyaya tanıtan ve bizi Dolores O’Riordan’ın güçlü sesi ile tanıştıran bu şarkı, Türkiye’de yaşananlara benzer bir şiddet olayının arkasından yazılmıştır. 20 Mart 1993’te, Warrington şehir merkezinde birbirinden sadece 90 metre kadar uzakta bulunan iki çöp kutusuna yerleştirilmiş iki bomba art arda patladı. Bu saldırı, İngiliz birliklerinin Kuzey İrlanda’dan çekilmesini talep eden IRA (İrlanda Cumhuriyet Ordusu) tarafından düzenlenmişti. Saat öğleyi biraz geçiyordu ve ortalık alışverişe çıkmış ailelerle doluydu. Patlama esnasında ortalığa saçılan şarapnel parçaları, onlarca kişinin yaralanmasına ve iki küçük çocuğun ölümüne neden oldu.

Üç yaşındaki Jonathan Ball ile on iki yaşındaki Tim Parry, on yıllardır süren bu çatışmaların ilk kurbanları değildiler. İngiliz hükümetinin tavizsiz politikası nedeniyle, Kuzey İrlanda’da çok sayıda Katolik göz göre göre infaz edilmişti. IRA kadar görünür olmasa da, Protestan tarafında da cinayetler işleyen yeraltı çeteleri vardı. Üstelik polis tarafından açıkça kollandıkları için oldukça güçlüydüler. Warrington olayına gelinceye kadar, her iki taraf da çok sayıda kayıp vermişti. Ancak çocukların öldürülmesi birçok İrlandalı için son damla oldu.

The Cranberries’in 1994 yılında çıkardığı No Need to Argue albümünde yer alan “Zombie” de işte bu olayın ardından yazıldı ve bir barış çağrısı olarak algılandı. Şarkıda patlamanın ertesinde kaybedilen küçük çocuğun bedeninin yerden kaldırılışı anlatılıyor ve şöyle deniyordu: “Bir anne daha paramparça oldu/Yürek dayanmıyor/Şiddet sessizlik doğuruyorsa/Bir yerlerde yanlış yapıyoruz demektir.”

Bu şarkıyı yazarak şiddet karşısında sessiz kalanlara seslenen Dolores O’Riordan’ın çağrısı bir anlamda karşılık buldu. Warrington olayının ertesinde, Dublin’de büyük bir barış yürüyüşü düzenlenmiş ve iki tarafa da silah bırakma çağrıları yapılmıştı. 31 ağustos 1994’de, yani “Zombie”nin yazılmasından kısa bir süre sonra, IRA 25 yıllık silahlı mücadelenin ardından ateşkes ilan etti. Bunun ertesinde İrlanda, Kuzey İrlanda ve Birleşik Krallık arasında 1998 senesinde imzalanan Belfast Anlaşması ile barış dönemine girilmiş oldu.

Yıllar sonra kendisine neden böyle bir şarkı yaptığı sorulduğunda Dolores O’Riordan şöyle diyecekti: “Çok kötü bir dönemdi. Her yerde bombalar patlayıp duruyordu. Öldürülen herhangi birimiz olabilirdik.” Şarkıda da çok açık bir şekilde söylüyordu bunu aslında: “Ama görüyorsun, ben değilim, benim ailem değil,” diyerek kendini rahatlatmaya çalışanlara sesleniyordu. Seni şiddetle terbiye ediyorlar ve aptallaştırıp zombiye çeviriyorlar diyordu: “Kafanda, kafanda/Dövüşüyorlar/Tanklarıyla ve bombalarıyla /Bombalarıyla ve silahlarıyla/Kafanda, kafanda çığlık çığlığa bağırıyorlar.”

Ne olursa olsun çok cesurca yazılmış, çok güzel bir şarkıydı bu. Çocukların öldürülmesi hatırlatıldığında, “Hakkında şarkı söylenecek şey değil aslında,” diyecekti O’Riordan başka bir yerde, “Ama gençken çok fazla düşünmüyorsun, oturup yazıyorsun. Yaşlandıkça daha korkak oluyor insan, korku gelince de harekete geçmek zorlaşıyor.”

Barışa ve adalete yine çok ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde, İrlanda dolaylarından gelen bu güzel şarkıyı ve ona ses veren bu cesur kadını analım istedim. En çok da zihnimizde çığlık çığlığa bağırarak bizi felce uğratan korkulara dur diyebilmek ve zombileşmeye karşı koyabilmek için.