2023 yılında yenilenebilir enerji kaynaklarında son 20 yılın en büyük kapasite artışı gerçekleşti. 2022’ye göre yüzde 50 daha fazla santral kuruldu, çatılara daha fazla panel konuldu. Bizde değil elbette dünyada. Sadece 2023’te şebekeye eklenen yenilenebilir enerji kaynaklarının kurulu gücü 507 gigavatı buldu. Türkiye’nin tüm elektrik üreten santrallarının kurulu gücünün beş katı kadar yenilenebilir enerjiden bahsediyoruz. Güneş enerjisi ve Çin bu yükselişin başrol oyuncuları.

∗∗

Bu hız, iklimi koruma konusunda biraz umut verdi. Meselenin sadece yeni rüzgâr ve güneş santralları kurarak çözülemeyeceğini defalarca yazdığım için tekrar etmeyeceğim. Önce talebin kontrol edilmesi, gerçek enerji ihtiyacının bulunması, daha sonra bu gerçek talebin enerji verimliliği ve yenilenebilirle karşılanması gerekiyor. Kapitalizmden vazgeçmeden, hayatı yavaşlatmadan da gerçek bir çözüm zor. Şimdilik sadece yenilenebilir enerji alanında ilerleme var, o yüzden sıkça bu gelişmelerden bahsediyoruz. Yıldız Savaşları’nın meşhur repliğini biraz değiştirerek kullanmaya devam edelim: Sen benim tek umudumsun ama şimdilik!

2023 yılında biz ne yapmışız, bir de ona bakalım. Türkiye 2022 yılında elektrik üretiminin yüzde 10,6’sını rüzgârdan, 5,1’ini güneşten ve 3,4’ünü jeotermalden sağlamış. 2023 yılında rüzgârın payı yüzde 10,4’e düştü. Güneşin payı yüzde 5,7’ye çıkarken jeotermal enerji yerinde saydı. Kömürün payı ise arttı ve yüzde 36,3’ü buldu.

∗∗

Avrupa’nın en güneşli ülkelerinden Türkiye’de güneşin payının bu kadar düşük kalması kabul edilebilir bir durum değil. Uluslararası Enerji Ajansı, 2025 yılından itibaren tüm dünyada güneş ve rüzgarın toplam üretiminin kömürü geçeceğini söylüyor. Türkiye’de ise güneş ve rüzgarın toplam üretimi kömürün yarısı kadar. Son 20 yılda enerji alanındaki bu değişime önce direnen daha sonra da piyasa koşulları nedeniyle aheste bir şekilde uyum sağlamaya çalışan Türkiye, enerji dönüşümünde istenilen yere gelemedi. Enerjide dışa bağımlılık arttı, çevre ve halk sağlığı sorunları büyüdü. Uzaya parasıyla astronot göndermeye çalışırken evlerimizin çatılarına güneş paneli koymayı beceremedik.

İKİ BAKANA AKKUYU SORULARI

CHP Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz, geçen hafta Akkuyu’da menenjit nedeniyle ölen işçilerle ilgili iki ayrı bakana iki ayrı soru önergesi verdi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile Çevre Bakanı Mehmet Özhaseki’ye sorduğu sorular arasında çok önemli bir konuya da dikkat çekmiş. Yavuzyılmaz, Akkuyu’nun nihai ÇED raporunda bulaşıcı hastalıkların iş sağlığı riski olarak görüldüğünü, bu nedenle inşaat sahasında bir sağlık merkezi kurulacağını, bu merkezde düzenli muayeneler yapılmasının taahhüt edildiğini hatırlatmış. Ve sormuş, böyle bir merkez kuruldu mu, kaç doktor var, büyüklüğü ne kadar, yatak sayısı nedir? “Sağlık merkezi bulunmuyorsa Akkuyu NGS Elektrik Üretim A.Ş’ye bir cezai yaptırım uygulanmış mıdır?” diye de eklemiş.

∗∗

Ne Mehmet Özhaseki’nin ne de Fahrettin Koca’nın bu sorunun yanıtını bildiğini sanmıyorum. Sorup soruşturuyorlardır. Menenjit salgını konusunda da Koca’dan henüz bir açıklama gelmedi. Ülkenin Sağlık Bakanı, 25 bin kişinin çalıştığı söylenen bir inşaattaki menenejit salgını olasılığını gündemine bile almadı.

Geçen haftaki Akkuyu Cumhuriyeti yazımda bu duruma dikkat çekmiştik. Rusya Akkuyu’da istediği gibi at koşturuyor. Onlar bilgi vermedikçe bu ülkenin bakanı da cumhurbaşkanı da orada neler oluyor bilmiyor. Santral çalışmaya başlarsa neler olacak hayal bile etmek istemiyorum. Antalya, Konya ve Mersinliler para biriktirip radyasyon uyarı cihazı alsalar iyi olacak.