Google Play Store
App Store

Çanakkale merkeze bağlı 300 nüfuslu bir köy. Adı, Denizgöründü...

Çanakkale merkeze bağlı 300 nüfuslu bir köy. Adı, Denizgöründü... Bir Alevi köyü. İbadetlerini cemevinde yapıyorlar, ancak onların devlet tarafından 70 bin lira harcanarak yapılmış bir camileri var. Caminin kendilerine sorulmadan yapıldığını söyleyen köylüler, “sorsalardı da karşı çıkmazdık ama onun yerine cemevini tercih ederdik” diyor.

Yapımı 2007 yılında biten cami Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu tarafından açıldı. Bardakoğlu açılışta yaptığı konuşmada, caminin Denizgöründü halkı için birlik ve beraberlik mekanı olacağını söyledi. Ancak aradan geçen 3 yıl boyunca Aleviler camiye gitmedi. Müftülük tarafından camiye atanan imam namazları zaman zaman köyün muhtarı ve 3-4 kişilik bir ‘cemaatle’, çokça da tek başına kıldı. Hal böyle olunca, haftanın üç günü başka köylerde imamlık yapması için görevlendirildi. Cemaatsiz imam, sonunda cemaatine kavuştu.

***

Alevi yurttaşlara İslam dinini öğretme çabaları, birlik ve beraberliğin ancak tek din, dil ve ırk çatısı altında kurulup sürdürülebileceği düşüncesi bu ve bunun gibi pek çok hikâyenin kaynağı. Son günlerde binlerce Alevi, zorunlu din derslerinin kaldırılması ve cemevlerinin yasal statüye kavuşturulması için eylem yapıyor. Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız, “Bu ülkede 20 milyon Alevi yaşıyor ve çocukları 30 yıldır zorunlu din dersi nedeniyle zulüm altında” diyerek kuşaktan kuşağa aktarılan haksızlığı özetliyor.

Bütün bunlar olurken, AKP’nin Kızılcahamam’daki İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda konuşan Başbakan Erdoğan şöyle konuştu: “Hiç kimse başka bir etnik ve inanç grubunu dışlama, hak ve hukuktan mahrum etme yetkisini kendisinde göremez.”

O halde Aleviler neden eylemde? Neden bir duyan yok seslerini? Neden bu insanlar inançlarını özgürce yaşayamıyor? Türbanlı kızların eğitim hakkı için mücadele veren bir iktidar, iş Alevilerin inanç özgürlüğüne gelince neden susuyor? Kendine demokrat, kendine özgürlükçü nakaratın bir sonu yok mu? Kaset yıllardır dönüyor, kasetçaların pili hiç bitmiyor!

Zorunlu din dersi, 12 Eylül kadrolarının YÖK gibi, ‘harika’ işlerinden biri. Anarşist gençleri dizginleme, onların başkaldırı şalterlerini kapama aracı... 30 yıldır din kültürü ve ahlak dersi adıyla ilköğretimin 4’üncü sınıfından lise sona kadar zorunlu. 2004 yılında Alevi bir yurttaşın, çocuğunun okulda bu dersi almaması için başvurduğu AİHM Türkiye’yi kusurlu buldu. AİHM’e göre Türkiye’de okutulan zorunlu din dersinin müfredatı Sünni İslam inanç ve ibadetlerine dayanıyor ve diğer dinlere ilişkin çok az ve nesnellikten uzak bilgiler içeriyordu. AİHM Türkiye’nin inanç özgürlüğü ve eğitim hakkını güvence altına alan AİHS maddelerini ihlal ettiğine karar verdi. Ancak AİHM kararına rağmen zorunlu din dersleri kaldırılmadığı gibi, müfredat da değiştirilmedi.

***

Sorunların kaynağında Türkiye’de dikiş tutmayan laiklik ilkesi var. Laiklik, devlet yönetiminde herhangi bir dinin referans alınmamasını ve devletin dinler karşısında tarafsız olmasını savunan prensiptir. (Vikipedi) Dolayısıyla bütün inançlara eşit mesafede durması gereken laik devlete bağlı olan ve Sünni İslam inancı doğrultusunda hizmet veren Diyanet İşleri Başkanlığı’nın varlığı laikliğe aykırı. Laik devlet tek bir inancın öğretildiği din dersini zorunlu tutamaz, ibadethane yapamaz, bir yerin ibadethane olup olmadığına karar veremez. Camiler, cemevleri, kiliseler, sinegoglar... Devlet, bunlardan birini ibadethane dışında sayamaz. Bu yerlerin ibadethane olup olmadığı orada ibadet edenin karar verebileceği bir şeydir.

Aleviler kendi kültürlerini içermeyen din derslerinin zorunlu olarak çocuklarına okutulmasına karşı mücadelelerini sürdürürken Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu, otistik çocukların eğitim merkezlerinde uygulanmak üzere hazırladığı ders programında beden eğitimi dersini azaltarak zorunlu din dersi koydu! Amaç, çocukların sosyalleşme ve kültürlenme ihtiyaçlarının karşılanması...

Türkiye’nin ilk özel eğitim uzmanlarından Sevinç Erarslan karara tepkili. Kendi iç dünyalarında yaşayan, dışarıyla iletişim kuramayan otistik çocukların soyut kavramları algılayamadığını söylüyor ve soruyor: “Konuşmayı öğretemediğin, iletişim kuramadığın otistik çocuklara din dersi nasıl verebilirsin?” Erarslan ayrıca, kas gelişimi yetersiz olan otistik çocuklar için saati azaltılan beden eğitimi dersinin hayati önemde olduğunu söylüyor. (soL haber)

Devlete göre, Denizgöründü köyüne cem evi değil, cami gerek. Devlete göre, neye inanırsa inansın, herkese Sunni İslam inancının öğretildiği din dersi gerek. Devlete göre otistik çocukların iyileşebilmesi için dua gerek. Bu tablo karşısında, AKP’yi özgürlükçü ve demokrat ilan edenlerin de bir kez daha düşünmesi gerek. Denizgöründü...