Tadımız tuzumuzdur huzursuzluk. Şimdi bir yerlerde bir ya da binlerce yıldız kaymıştır. Haberimiz olmamıştır.

Tadımız tuzumuzdur huzursuzluk.
Şimdi bir yerlerde bir ya da binlerce yıldız kaymıştır. Haberimiz olmamıştır.
Bir çocuk, bir ilde, bir ülkede babasız büyümeye başlamıştır. Anasız, ekmeksiz. Hiç duymadık.
Bir yerde bir şair ustaların şiirini okur. İnsanların, ülkelerin şarkılarını, acılarını. Yeni şiiri, yazılması gerekeni görmüştür, çoktan yazılmış. Şimdiki zamanda, okuduklarının yazılmadığını anlar. Kırılır kalem. Kırılır şiir.
Bir cezaevinde, duvara bakar bir tutuklu. Dışarıdakilerin ördüğü duvara.
Ağzımızın acılığıdır huzursuzluk. Bir dosta kötü söz söylemeden dilimizi kilitleyen acı tattır.
Bir yerde, Berfin Bahar on beş yılı geride bıraktı. HİÇ ORALI OLMADIK.
İki yılı aşan kaç dergi var? Bilmiyorum.
Beş yıldır inatla yayını sürdüren? Bilmiyorum.
Ya on yıl?
Ya da on beş yıl?. Yanıt; Berfin Bahar. Onu aşan bir Varlık var.  O da uzun bir inattır. O kadar. Toplam iki!
İsmet'i eleştiriyoruz. Berfin’in çok kişilik hamalını. Çok şiir yayımlıyor diye. Dağlarca'nın son şiirlerini yayımladı. Dağlarca, herkesten mutlaka ve mutlaka telif bedeli alırken, İsmet'e ömrünün istisnasını yaptı. Yine de yerden yere vurduk Berfin Bahar’ı ve İsmet’i. Dağlarca Öküz Dergisi'nde şiir yayımlarken iyiydi.
Şiir, emek ve inat demek. Ama iktidar her yerde. Öyle ki, şiirin beylerinin maço iktidarı kütle ve etki olarak, mevcut yazılmış şiirden kat be kat fazla etkin. Ve egemen.
Şiirin iktidarı İsmet'e ve Berfin Bahar'a davul, tuğ ve tokmak vermedi. O da davulsuz, tuğsuz, tokmaksız sesini yani inadını sürdürmeyi sürdürüyor. İktidarsız şairlerin evi olmayı da.
Geçen yıl bir arkadaş “sizi tanıyorum” dedi bana. Aklıma gelen tüm olasılıkları saydım. Yatılı okul, askerlik, sayısını unuttuğum çalışılan işler ve işyerleri, girdiğim davalar, yolculuklarda yan komşu... Hiçbiri tutmadı. “Cezaevine Berfin Bahar geliyordu, oradan.” dedi.
Şimdi on beş yılı deviren Berfin Bahar'ın boynuna “sizi tanıyorumun” heyecanını, keyfini ve dayanışmacı özünü asıyorum.
Şiir edimi, bir eylem biçimi, oluş halidir. Dil ve toplumsal bağlamda. Bu geniş boyutlu edimin genişliğini sağlayan bir mecradır Berfin.
Kaç kişi geçerken yolunu değiştirip İsmet'in kötü çayını içti 15 yıl hatırına? Kötü çayı içme süresinde  bir kutlama sözü? Yazı bir emektir. Emek saygı ister. Kağıdın üzerne taşınması için çok yük çekilir. Yazı ağır bir yüktür. Ağır yükü taşıyanlara bir küçük dokunuş, yer çekimin yer bitirir, dayanışmanın kaldırma gücüne dönüşür... filan desek? Yok ki duvarımızda, ağır abilerden alınmış bir alengirli diploma.
Olsun. Kayan yıldız, arkasız büyüyen çocuk, örülen duvarın içindeki ve yazılmamış şiirler güç verecek Berfin Bahar gibi sıfır iktidarlı çabalara, emeklere. Şiir iktidarının bilinç altına siparişi olmayan şiirler güç verecek. Bir de artan huzursuzluğumuz.
Bari bir şişe kötü şarap içseydik on beş yıl hatırına.
Şarap utanırdı belki.

Haftanın dizesi; “her şey bıçağını üzerimize düşürmeye hazırken” (Enver Topaloğlu, Divane, Şiirden Y.)