İstanbul’un Kadıköy ilçesindeki Bostancı’da 18 Temmuz 2023 Salı günü saat: 05.30’da bisikletçi Doğanay Güzelgün, “polis kontrolünden kaçan”(!) Sezer Temel Ünlü’nün kullandığı aracın çarpması sonucu hayatını kaybetti!  

Aracı kullanan kişi olay sonrasında aracını bırakarak kaçtı. Bir süre sonra karakola gelen Mehmet Can Ç. “Aracı ben kullanıyordum” dedi. Adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı!.. 

Ortada bir cinayet var! Bisikletçi Doğanay Güzelgün’ü “öldüren benim” diye gelen kişi serbest bırakılıyor!  

Neden?  

Çünkü, esas katilin o olmadığı ifadesine ortaya çıkmış! Katilin yardımcısı pozisyonundaki kişi şöyle diyor:  

-Sezer Temel Ünlü evime geldi. Kaza yaptığını söyledi. Benden gidip aracı almamı istedi. Ben de geldim. Ölen ya da yaralanan olduğunu söylemedi! 

“Aa öyle mi, tamam canım sen git!” denilebilir mi?  

Katili nereden tanıyorsun?  

Onunla ilişkiniz nedir?  

Aranızda “cinayeti üstlenecek kadar” ast-üst ilişkisi nasıl kuruldu?  

Siz nasıl bir örgütlü yapı içerisindesiniz?  

Sen sormadın mı neden kaçtın diye?  

Bu sorular soruldu mu?  

Sorulmadıysa neden sorulmadı? 

Ve daha önemlisi aradan bir haftadan fazla zaman geçti. Polis açık adresi niteliğindeki bilgileri değerlendirip esas katili neden bulamıyor?  

Aracın içinde bir de kadın var. Ceren K. ifadesinde “aracı Sezer Temel Ünlü kullanıyordu” diyor:  

-Uyuşturucu almıştı onun etkisindeydi!  

Haberin başında “polis kontrolünden kaçan” deniliyor. Polis kontrolünden kaçmak ayrı bir suç değil mi? 

Ortada bir cinayet var!  

Katilin suç ortakları var! 

İfadeleri var!  

Hepimiz biliyoruz ki, Türkiye’de polisin teknik düzeyi, bu türden olaylarda en çok 24 saat içinde zanlıları yakalamaya yeteneğine sahiptir.  

Buraya kadar yazılanlar olayın adli boyutunu ortaya koyuyor.  

Bir de şehirlerde bisiklet kullananların “potansiyel kurban” olarak görülmeleri var. 

İstanbul’da bisiklet yolları bulunuyor.  

Ama nasıl? 

Sahillerde yürüyüş yollarının bir kenarında mavi boyalı bölgeler ayrılmış bisiklet sürenler için… Bisiklet yolunda yürüyenleri bir kenara ayırıyorum. Büyük çoğunluğu bilmiyor. Ama bu mavi yolda motosiklet ile dolaşanları ne yapacağız? Motorlu araçlar için karayolu var, bisiklet yolunda sürüş yapmaları yasak. Olsun diyerek yapıyorlar.  

Bu duruma müdahale edecek olanlar kimler?  

Trafik polisleri! 

Onlar da ya motosikletle ya da otomobille bisiklet yolu üzerinde devriye geziyorlar. Motosikletliler onların yanından geçip gidiyorlar.  

Oysa yürüyüş yollarında egzoz gazları ciğerlere kalıcı zararlar veriyorlar.  

Avrupa’da bisiklet ulaşım aracı olarak kabul ediliyor. Türkiye’de ise hâlâ ilkokulu bitirme hediyesi olarak görülüyor. Kuzey Avrupa ülkelerinde bisiklet kullanımı ulaşımın yüzde 11’i seviyesinde. Tren istasyonlarında, iskelelerde, metro duraklarında yüzlerce bisikletlik park yerleri mevcut.  

Bunlar şimdilik “fantezi” gibi geliyor. Çağdaş şehirler için bisikletlere yol verilmesi lazım. Ama daha öncesi bisiklet kullananlara gösterilmesi gereken asgari saygı söz konusu.  

Bizim ülkemizde sorunlar, hep acılı sonların ardından akıllara geliyor. Tıpkı Doğanay Güzelgün’ün ardından olduğu gibi: 

-Bir bisikletçi öldüğünde…