Salgınlar ender gerçekleşir ve ender fenomenlerin tümü gibi salgınlar da bireysel çabayı aşan, tastamam bir toplumsal hazır bulunuşluk gerektirir. Bu hazırlık olmaksızın gerçekleşen bir karşılaşma felakete dönüşebilir.

Bir enfeksiyon hekiminin notları: Uzamış Covid

Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol - @esenol

Solgun yüzü ve sürüklüyormuş gibi ağırlaşmış bedeniyle giriyor odamdan. İlk izlenimim, kırklı yaşlarında ve kilo fazlası olan bir kadın hasta olduğu. Konuşmaya başladığımızda, halsizliğinden beklenilmeyecek kadar yüksek sesle konuşuyor, duymayacakmışım gibi endişeli sanki Türkiye’de yaşayan bir, Kuzey Amerikalı olduğunu anlıyorum.

Şikâyeti: Halsizlik, genel vücut ağrıları, sık üst solunum yolu enfeksiyonu geçirme ve uyuklama hali, yoğun halsizlik. Hikâyesi, 2021 yılı başında orta-kritik, hastaneye yatmasını gerektiren Covid-19 zatürresi geçirdikten sonra bir daha hiç eskisi gibi olamıyor.

Evden çalışıyor. İş performansını sürdürmekte zorlanıyor. Bu yıl şikâyetleri dört kez alevleniyor ve özel hastanelere başvuruyor. Başvuruları sırasında yapılmış olan laboratuvar incelemelerinde antibiyotik kullanımını gerektiren bakteriyel enfeksiyon lehine bir bulgu olmamasına rağmen her seferinde antibiyotik ve beraberinde grip (influenza) için kullanılan bir antiviral veriliyor. 

Grip sezonu

Buraya bir not düşmek zorundayım. Grip sezonunun başladığı duyurusuyla birlikte ki bizim içinde bulunduğumuz kuzey yarımkürede genellikle Kasım-Nisan ayları arasındadır, grip aşılarını yaptırmamış ve ağır hastalık bakımından risk taşıyan kişilere test yapılmaksızın grip ilacı verilebilir. Ama nedensiz yere dört kez kullanmak ki, antiviral ilaçların yan etkileri sıktır, kötü tıbbi uygulamaya girer. Ayrıca bağışıklık sistemi baskılanmamış ve özel bir durumu olmayan bir erişkine antibiyotik verilmesini gerektiren durum çok nadirdir. Benim deneyimlerime göre büyük ve çok pahalı ameliyatları, kanser tedavilerini, organ nakillerini yapan özel hastaneler, birinci basamakta halledilecek basit enfeksiyonlar ve başvurular için pek donanımlı değil. Ayrıca aile hekimleri ve konu ile ilişkili branş hekimleri dahil, hasta yoğunluğu ve basamaklandırılmamış sistemin içinde çalışma telaşlarından hastanın bir daha geri dönmemesini sağlayabilecek en kapsamlı tedavilere programlanmış durumdalar.
Sonrasında tepeden tırnağa detaylı radyolojik incelemeler yapıldığı anlaşılıyor. Artık bir psikoloğa gitmeye karar veriyor. Psikolog arkadaşımız bir enfeksiyoncu bulmasını önerince bana ulaşıyor. Elinde henüz istenilen bir liste tetkik daha var; tüberküloz, onun yaşında çoktan karşılaşıp bağışıklık kazandığı bazı viral enfeksiyonlara ait analizler. Bu tetkiklerin öylesine istendiğini anlayıp şaşırıyorum. Şaşkınlığıma, benden medet ummakla doğru bir başlangıç yapmış olabileceğine dair ilk ipucunu yakalamış gibi, seviniyor.

Postcovid 

Bu kış, pandemi sonrasında ilk kez bu denli yoğunlaşan insan teması, yoksulluk, yorgunluk ve pandeminin bireysel ve toplumsal hasarları nedeniyle artmış sıklık ve şiddette viral enfeksiyonlar geçirdik. Bu hastanın şikâyetleri aslında çok tanıdık olması gereken ama ülkemizde acil  ölüm alarmlarından fırsat bulup konuşamadığımız, sağlık sistemini yönetenlerin farkındalığından kuşku duyduğum “uzamış Covid” ya da “postcovid” dediğimiz bir durum.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)  “postcovid”i, Covid geçiren kişilerde, en az iki ay süren ve başka bir teşhisle açıklanamayan, hayatı önemli ölçüde etkileyen, bir veya birden fazla semptomların (bulguların ) varlığı olarak tanımlıyor. Günlük yaşamı etkileyen yorgunluk veya halsizlik, fiziksel veya zihinsel aktivite sonrası oluşan halsizlik, ateş, fiziksel ve mental kapasitede azalma en sık karşılaşılan bulgular.

Nefes almada zorluk, nefes darlığı, öksürük, göğüs ağrısı, kalpte çarpıntı hissi, düşünme veya konsantre olma zorluğu, “beyin sisi”, baş ağrısı, uyku sorunları, ayağa kalktığınızda baş dönmesi, gerginlik, koku veya tat değişikliği, depresyon, anksiyete, unutkanlık, ellerde titreme, ellerde uyuşma, vücutta kasılma, ishal, karın ağrısı, eklem veya kas ağrısı, döküntü, adet döngüsündeki değişiklikler, saç dökülmesi, libido azalması gibi uzunca bir liste oluşturan iki yüz kadar bulgu sıralanabilir.

En etkili yol

Aşı, bilim karşıtı grupların dillerine doladıkları “pıhtı” ve “inme” meselelerinin “uzamış Covid” ile ilişkili olduğunu, uzamış Covidi önlemenin bilinen en etkili yolunun da aşılama olduğunu belirtelim. Covid geçirmiş kişilerin %10-30’unu etkileyen ve dünyada milyonlarca kişiyi etkilediği anlaşılan  “uzamış Covid” hastalarının uzun dönemde sağlık bakımına ihtiyacı olacağı ve hastane başvurularında artışa neden olabileceği uzun süredir öngörülüyordu. Elbette sağlık sisteminin buna hazır olmasının önemine de değiniliyordu.

Bana başvuran hasta iyi bir sağlık okuryazarı aynı zamanda. Kendisi bir yandan çaresizliğini ifade ederken bir yandan da “biliyorum ben uzamış Covid geçiriyorum’’ diyordu. Pandemiler böyledir. Bizi hastalandıran ve pandemi yapan güçlü virüsler ise hiçbir yere gitmez ve kaybolmazlar. Pandemiden etkilenen insan topluluğunda önemi sonradan anlaşılan hasar ve değişimlere yol açarlar. En az 500 yıldır bizi hastalandıran “grip” (influenza ) virüsünün 1918 yılındaki meşhur pandemisinden sonra gelişen  “ensefalitis letarjika” ( uyku hastalığı ) salgını ve bu salgının da parkinsonizm ile ilişkisinin olması bir diğer örnektir. “Salgınlar ender gerçekleşir ve ender fenomenlerin tümü gibi salgınlar da bireysel çabayı aşan, tastamam bir toplumsal hazır bulunuşluk gerektirir. Bu hazırlık olmaksızın gerçekleşen bir karşılaşma felakete dönüşebilir.” ( Sunuş, Çetin Balanuye, Salgının Seyir Defteri Kitabı, Esin Şenol )