Bir rock ‘n’ roll makinesi: AC/DC

Rock tarihinin en büyük grubu onlar. 47 yıl önce kurulup ilk albümünü 1975’te yayınlayan AC/DC’nin her yeni çalışmasında aynı “İyi de bu aynı şey” tartışması döner. Sayısı azımsanmayacak büyüklükte bir kitle grubun aynı şeyi yaptığını söylerken yine büyük bir rockçı güruhu bu tutmuş formüle dua eder.

Gelmiş geçmiş en iyi sahne adamlarından Bon Scott 1980’de hayatını kaybetmişti. AC/DC’yi AC/DC yapan pek çok albümde onun vokalini duyduk. Cırtlak sesi ve izleyen herkesi avcunun içine alan enerjisiyle gerçek bir sahne insanıydı. Bunu konser videolarını izlerken bile anlayabilirsiniz. Grubun, Scott’ın yerine geçen Brian Johnson solistliğinde kaydettiği “Back In Black” hâlâ tüm zamanların en çok satan 5 albümünden biri. Aynı zamanda bu albüme Scott için bir saygı duruşu da diyebiliriz. Aradan geçen 27 yılın ardından grubun kurucusu ve dünyanın belki de en iyi rock ‘n’ roll ritim gitaristlerinden Malcolm Young da yaşamını yitirdi. Grubun önceki gün yayınladığı 17’nci stüdyo albümü “Power Up” da Malcolm Young’a bir saygı duruşu niteliğinde.

Grup, “Power Up” albümüyle en iyi bildiği şeyi yapmaktan kaçmamış. Yeni bir şey keşfetmek isteyenlere sunduğu bir şey yok, ama herkesin önüne şahane bir rock albümü koymaktan da geri kalmıyor. İçinde bolca swing ve groove barındıran bir albüm bu.

Grubun böyle bir albüm yapması bile bence şok edici. Solistleri Brian Johnson’un sahneye her çıktığında ilerleyen duyma sorunu yüzünden grubu bırakması, Guns N’ Roses solisti Axl Rose’un sahne aldığı 23 konser sayesinde bitirilen “Rock Or Bust” turnesi, en önemli elemanlarından Malcolm Young’ı kaybetmeleri, davulcuları Phil Rudd’ın geçen yıllardaki mahkeme ve ev hapsi süreci falan derken, grubun bir anda toparlanıp albüm kaydına girebilmesi bile mucize. Bunca şeyden sonra dağılıp emekli olacaklarını düşünürken “Power Up” albümü haberini alınca şaşırmıştım. Üstüne üstlük Brian Johnson’ın işitme sorunu bitmiş gruba geri dönecekti. Daha ne isterim...

Albüm beklediğimden çok daha iyi. Eğlenceli riff’ler, Brian Johnson’ın testere gibi sesi, Angus’un çıtır çıtır gitar melodileri ve saf rock ‘n’ roll. AC/DC’nin 40 yıl önce bulduğu, bu müthiş formülünden daha farklı bir şey beklemek olmaz. İşin ilginci bence bu albüm “The Razors Edge”den (1990) bu yana kaydettikleri en iyi albüm.

Sürekli başa almak istiyorum

Geçen günlerde Angus Young ve Brian Johnson, Apple Music’te Zane Lowe’a bir röportaj verdi. Lowe, Young’a bir şarkıyı tam bir AC/DC şarkısı haline getirmek için kaç riff ve melodi yazdığını sorduğundaysa Young, bir fikrin AC/DC şarkısı haline getirirken farklı tınlamasından bahsediyor ve tam olarak şöyle diyor: “Yeni şeyler yaparken çok heyecanlanıyorum. O şarkı yine tam bir AC/DC şarkısı oluyor ama farklı bir açıdan bakmaya çalışıyorum. Bir şarkının AC/DC gibi tınlarken daha önce vermediğimiz bir hissiyata sahip olması benim için her zaman çözmesi zevkli bir bulmaca gibidir.”

bir-rock-n-roll-makinesi-ac-dc-805379-1.

1977 tarihli ‘Whole Lotta Rosie’ klasiğine çok benzeyen ‘Demon Fire’ı dinlerken veya klasik herhangi bir AC/DC şarkısına benzeyen ‘Realize’, Shot In The Dark’ veya “Witch’s Spell”i dinlerken bu söyleme inanmak biraz zorlaşsa da ‘Through The Mists of Time’da Young’a hak vermeye başlıyorum. Albümün bu dördüncü şarkısı kulağıma bir Bruce Springsteen bestesi gibi tınlıyor. Sadece vokallerde bir Bruce gibi kamyon değil 1960 model klasik ve gürültülü bir yarış otomobili var: Brian. ‘Money Shot’ ve ‘Code Red’ ile biten albüm bir AC/DC hayranına istediğini veriyor. ‘Code Red’in oynak ve groovy riff’leri sayesinde albümü baştan başlatmak istedim her seferinde.

Malcolm Young zorlunluluktan ayrılmıştı ama AC/DC, Angus Young hariç her parçası değişebilir bir makinedir. Kimin yerine kim gelirse gelsin grup sektirmeden işini iyi yapmaya devam eder. Şu ana kadar değişen hiçbir üye sonrasında grup kötüye gitmedi. Bu gerçekten başarması çok zor bir zorluk seviyesi. Makinede hangi dişlinin hangi üst modeliyle değişeceğine bu kadar iyi karar vermek bile başlı başına başarıdır. En önemlisi AC’DC’de rock ‘n’ roll, grup elemanlarından önce gelir. Değişmesini hiç istemediğim ve ölene kadar dinlemek istediğim bir rock ‘n’ roll...