New York Times muhabiri Rose Lee yazısında o anı şöyle anlatmış: “Ben Medeni Kanun’un kabulü sırasında Meclis’teydim. O öğleden sonra iki yüz adam, el kaldırmak gibi basit bir yöntemle çok eşliliğe son verdi; medeni nikahı zorunlu kıldı, boşanmayı mahkemelerin sorumluluğuna bıraktı; kadınların statüsü güçlendirildi, miras iki cinsiyet açısından eşitlendi. Türkiye’de toplumsal hayata bundan böyle teoloji yön vermeyecek. Bu, yasal yollardan gerçekleştirilmiş en radikal sosyal dönüşüm.”1(17 Şubat 1926) 

***

Mustafa Kemal, Cumhuriyet’in ilanından hemen önce The Saturday Evening Post muhabiri Isaac Marcosson’a verdiği röportajda demokrasiyi insan ırkının ümidi olarak gördüğünü söyleyerek kadın ve İslamiyet ile ilgili düşüncelerini paylaşır: “Kadın, eğitimde ve çalışmada erkekle eşit olmalı. İslamiyet’in en eski günlerinden beri kadın bilginler, yazarlar, hatipler olmuştur. Hatta İslam dini kadınlara, kendilerini erkeklerle aynı derecede eğitmelerini emreder. Toplumu daha iyi ve güçlü kılmak için kadınların erkeklerle iş birliği etmesi gerektiği sosyolojik bir prensiptir.”2(20 Ekim 1923) 

***

Mustafa Kemal, kuruluşuna günler kala Türkiye Cumhuriyeti’nde kadının, kamusal hayat içinde erkekle eşit şekilde yer almasını istediğini ilan etmişti. Bu anlamda Medeni Kanun’un kabulü atılan güçlü adımlardan biriydi elbette. 1917 yılında çıkarılan Aile Hukuku Kararnamesi önemli olsa da savaş ve yıkım sürecindeki Osmanlı’da uzun ömürlü kılınamadı. Kadın ve erkek arasındaki eşitsizlik Mustafa Kemal’in o yıllarda üzerinde kafa yorduğu bir konuydu. 1916’da hatıra defterine düştüğü not, ileride gerçekleştirmeyi amaçladığı devrimlerin ipucunu taşıyordu: “Kadınlarla bir arada bulunmak erkeklerin ahlakı, fikirleri, duyguları üzerinde etkilidir.”

***

Kadınların sosyal haklarının düzenlenmesi adına gerek 1917’de hazırlanan kararname, gerekse 1926’da ilanıyla yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu bir günde ve sadece iki yüz adamın el kaldırmasıyla kabul edilmiş yasalardan ibaret değildi. Ardında güçlü ve inatçı bir kadın hareketi vardı. Sürecin izleyicisi değildiler, aksine bizzat gidişata yön veriyorlardı. Osmanlı döneminde I. Meşrutiyet, II. Meşrutiyet ve Cumhuriyet’in kuruluşu ve sonraki döneme dek uzanan kadın hareketi, mücadelesinin çerçevesini giderek genişletecek, amaç sosyal haklarla birlikte seçme ve seçilme gibi siyasi haklara da kavuşmak olacaktı. 

***

Mustafa Kemal kadınların sosyal hayat içinde var olması gerektiğini düşünüyor ve kadınlar da bunun için Osmanlı’dan beri aktif olarak mücadele ediyordu. Nezihe Muhiddin bu anlamda oldukça önemli ve hep hatırlanması gereken bir isim. 15 Haziran 1923’te Kadınlar Halk Fırkası’nı kurar. Amaç kadınların siyasete katılımını sağlamaktır. İçişleri Bakanlığı partinin kuruluş talebini Şubat 1924’de reddeder. Bunun üzerine Muhiddin ve arkadaşları Kadınlar Birliği’ni kurar. 1927’de birliğin siyasi bir amaç için faaliyet gösteren ilk dernek unvanı almasını hükümete kabul ettirmeyi başarsalar da 1925 ve 1927 seçimlerinde aday olmalarına izin verilmez. Kadınlar siyasi haklarına ancak 5 Aralık 1934’te kavuşur, seçme ve seçilme hakları tanınır. 

***

Bugün Cumhuriyetimizin 100’üncü yılı. Bu aynı zamanda Nezihe Muhiddin öncülüğünde, kadınların devrimin izleyicisi değil aktif birer katılımcısı olma kararlılığını göstererek kurduğu Kadınlar Halk Partisi’nin de yıldönümü. Laik Cumhuriyet, kadınların mücadelelerinin vücut bulmasına imkân sağlayan büyük ve ilerici bir idealdi. Mustafa Kemal 29 Ekim 1923’te ilan ederek, yıkılmış bir ülkenin üzerinde yeniden ışığın parlamasını sağladı. Eğer bugün kazanımları eksiltilmiş ve değerleri yıpratılmış bir Cumhuriyet’e bakmak bizi üzüyorsa bunun sebebi onu sadece bir armağan olarak görmemizden kaynaklanıyor. Hediyeler durduğu yerde çürür. Oysa, tıpkı Muhiddin ve arkadaşları gibi herkesin çabası ve mücadelesiyle kurulmuştur. İnsan, emek verdiğinin kıymetini bilir, unutulmamalı. Laik demokratik cumhuriyet, mücadele edildiğinde daha iyisine, daha hakkaniyetlisine kavuşabilme fırsatının adıdır. Hepimize, gücümüzün ve sorumluluğumuzun farkında olarak yaşatmaktan sevinç ve gurur duyacağı yeni bir yüzyıl diliyorum. Nezihe Muhiddin’in dediği gibi, “Devrimleri doğuran hamlelerdir.” 

KAYNAKÇA: 

1İpek Çalışlar “Mustafa Kemal Atatürk-Mücadelesi ve Özel Hayatı” Yapı Kredi Yayınları 

2Atatürk’ün Kaleminden “Din ve Laiklik Üzerine” Kaynak Yayınları 

3Şükrü Tezer “Atatürk’ün Hatıra Defteri” Kaynak Yayınları 

OKUMA ÖNERİSİ: 

Yaprak Zihnioğlu “Kadınsız İnkılap” Metis Kitap