Güney Afrika ezber bozan bir ülkedir diye bitirmiştim geçen haftaki yazımı. Başta benim ezberimi bozdu. İki yıl önce

Güney Afrika ezber bozan bir ülkedir diye bitirmiştim geçen haftaki yazımı. Başta benim ezberimi bozdu.
İki yıl önce Güney Afrika’ya giderken, iktidardaki parti olan Afrika Ulusal Cephesi’nin başkanlığına Zuma yeni seçilmişti. Birgün’deki kısa haberde Zuma “eski tüfek” olarak anılmıştı. Bu sihirli niteleme bana yetti tabi. Onu derhal olumlu haneme yazdım.
Johannesbourg’tan, tel örgülerle korunan doğal yaşam parklarına bir yolculuk yaptık. Ülkenin geniş ovalarında bir benzin istasyonundaydık. Diğer yol arkadaşlarım Alan Paton’un romanında anlatılan korkunun hala güncel ve geçerli olmasından dolayı, arabadan dışarı çıkmadılar. Ben Türkiye’den gelmiş bir “korku nedir bilmez delikanlı” havalarında arabadan inip, pompacı ile konuşmaya giriştim. Adamla ortak konu bulmak için Zuma’yı çok sevdiğimi söyleyip, onun nasıl bulduğunu sordum. Beklediğimi, olumlu bir yanıttı  hazırlanmış ezberime göre. Verilen karşılık kısaydı; “Zuma’dan nefret ederim”. İngilizcemin yetmediğini düşünüp, soruyu birkaç kez yineledim, ama aynı yanıt. Nedenini sorduğumda işte o zaman, ezberim bozuldu, “Çünkü ben bir Buşman’ım.” O öyle. Zuma ise Zulu.   
Zuma’nın eski tüfekliğinden yola çıkıp, peşin hükümlerle onu bir yere koyarken, oranın koşulları dört köşeli “batılı” kafama fazla gelmişti. Oysa, “Ağla Sevgili Yurdum” romanını yeniden okuyup, oraya hazırlamıştım kendimi. Sağlam bilgilerle mücehhez olduğumu düşünüyordum.
Afrika FIFA’nın da ezberini bozdu. “Uygar Batı” elbirliği ile “aileye” aldıkları ve daha on dört yıl önce koyu-katı ırkçılıktan kurtulan Güney Afrika’ya “Dünya Kupası”nı hediye ettiler. Ama, sadece 40 bin Afrikalı maçlar için bilet alabildi (BBCTurkish.com). Çünkü internet üzerinden bilet almak için kredi kartı gerekiyordu. İnternet kullanımında uygar dünyaya göre Afrika çok gerilerdeydi! Yani dünyanın sayısız uçurumlarından birisi ve en yenisi olan “dijital uçurum” Afrika’da çok derindi. O uçumdan çıkıp, dijital ortamlardan bilet almak kolay değildi.
Yaz başında başlayacak Dünya Kupası’ndan söz ediliyor bugünlerde. Oysa kara Afrika’da kış başı! Beyaz dünyanın yaz mevsimi için kurgulanan Kupa, orada biraz üşüyecek. Şimdi sıraya bir de Olimpiyat koymalılar. Diğer adı “yaz oyunları!” Afrika kışında iyi gider.
“Memleket bir korku memleketi olduğundan, adaletin kanuna uygun bir şekilde uygulanabilmesi için, yargıcın korkusuz olması gerekir...” demiş romanda Alan Paton. O dönemde kanunu beyazlar yapardı. Adalet beyazdı bu yüzden.
Elbette bazı şeylerde de iyiye doğru bir değişme yaşandı dünyada. Ülkeler serbest pazar standartlarına uygun demokrasilere kavuşturuldu. Yine de, Kara Afrika’daki beyaz kupa örneğinde olduğu gibi, kimi kanunları hala beyazlar yapıyor. Alan Paton’ın Afrika’sı hala ezber bozmaya devam ediyor bu yüzden
Eric Hobsbawm üstadın dünyada yakın zamanda başladığını belirttiği şiddet ve barbarlık çağı dünyanın güneyinde hiç bitmedi zaten. Farklı bağlamda da olsa, hep varolageldi. Batı merkezli ezberimizin bu şiddete kattığı birşeyler var mutlaka..  
Yazının başlığını iki haftada toparlayıp, derdimi anlatabildim. Ne diyelim, Afrika büyük bir ülke, “Ağla Sevgili Yurdum” da büyük Afrika’nın romanı.
Haftanın dizesi; “Bıçaklar ışıltısından kaçar” (Hulki Aktunç, Sönmemiş Dizeler, YKY)