AKP iktidarı döneminde üst üste iki kez rekor enflasyon rakamları ile karşılaştık. Üstelik en kötüsü daha yaşanmadı. Merkez Bankası raporuna göre haziran ayına kadar enflasyon bu düzeyde seyredecek.

Enflasyon rekoru halkı yere serdi

TÜİK Ocak ayında tüketici fiyat artışını yüzde 11.10 olarak açıkladı. Buna göre yıllık enflasyon da yüzde 48,69’a yükseldi. Eğer aylık fiyat artışı yüzde 12 olsaydı yıllık enflasyon yüzde 50’yi bulacaktı. İster istemez akıllarda bu psikolojik sınırın aşılmaması için rakamlarda bir makyajlama mı yapıldı sorusu uyandı. Zaten Merkez Bankası’nın Enflasyon Raporu’ndan bile enflasyonun martta yüzde 50’yi geçip Haziran sonuna kadar bu düzeyde seyredeceği anlaşılıyor.


KARIŞIK DOLMA YAPILAMAYACAK

Fiyat artışlarının genele yayıldığı, 409 maddenin 354’ünün fiyatlarının arttığı, sadece 38’inde düşüş kaydedildiği görülüyor.

En fazla artış yüzde 70 ile şok faturalarla yurttaşın belini büken elektrik ücretlerinde görüldü. Patlıcan yüzde 54,75, dolmalık biber yüzde 54,27, salatalık yüzde 45,81, kabak yüzde 42, domates yüzde 33 zam ile en üst sıralarda yer aldı. Diğer bir ifadeyle enflasyondan en büyük darbeyi “karışık dolma” yapmaya cüret edenler yedi.

TÜFE’ye ana harcama grupları temelinde baktığımızda iki nokta dikkat çekiyor.

1 Ulaştırma yüzde 68,9, gıda yüzde 55,6 ile fiyatı en fazla artan gruplar. Buna karşın 1. Eğitim yüzde 18,7, sağlık yüzde 28,6, eğlence ve kültür yüzde 34,8 ile ortalamanın altında fiyat artışı gösteriyor. Bunun anlamı, insanlar taleplerini fiyat esnekliği düşük, her halükarda tüketimi zorunlu kalemlere çekerken; toplumsal gelişim ve gelecek kuşakların esenliği için gerekli eğitim, sağlık, kültür-sanattan uzak kalıyorlar, onlar da göreceli fazla fiyat artıramıyor.

2 TÜİK harcama gruplarının ağırlıklarını yeniden belirledi. Ancak verilen ağırlıklar ortalamayı yansıtıyor. Halbuki dünyada da talebe göre ortalama saptamanın daha çok zenginlerin tercihlerini yansıttığı konusu tartışılıyor. Çünkü ekonomideki toplam talep üzerinden yola çıkarsanız, örneğin zengin bir aile yoksul bir ailenin 10 katını aşan harcama yaptığı için manşet enflasyon daha çok onların tüketim desenini yansıtır.

Geçmiş yıllarda TÜİK yoksul yüzde 20’nin gelirinin yüzde 70’inden fazlasını gıda, konut ve ulaştırmaya harcadığını açıklamıştı. Gıda ve ulaştırma gruplarında yüzde 48,69 düzeyindeki manşet enflasyondan daha yüksek yıllık fiyat artışının ortaya çıkması, konutun ise aylık yüzde 18,9 zamlanması dar gelirlilerin enflasyonun ortalamadan daha da yüksek olduğunun belirtisi.Teknik gibi görülen önemli bir nokta da şu: manşet enflasyonun yüzde 48,69 olmasına karşın, on iki aylık ortalama enflasyon yüzde 22,58 ile çok daha düşük düzeyde. Çünkü 2021’in ilk aylarında bu denli yüksek bir enflasyon ivmesi yoktu. Ancak 2022 yılının sonunda diyelim Merkez Bankası’nın öngördüğü gibi enflasyon yüzde 30 civarına düşse bile, önden yüklemeli bir enflasyon söz konusu olduğundan ortalama enflasyon yüzde 40’ın altına inmeyecek. Bunun anlamı, halkın 2022’de yüz yüze kaldığı enflasyon yüzde 40’ın üzerinde gerçekleşecek.

ÜRETİCİ FİYATLARI YÜZDE 100’E DAYANDI

Yİ-ÜFE diye ifade edilen yurt içi üretici fiyatları da Ocak’ta aylık yüzde 10,45, yıllık yüzde 93,53’lük bir artış sergiledi. Üretici fiyatlarıyla tüketici fiyatları arasındaki makas da yüzde 44,84’e genişledi. Bu üreticilerin artan maliyetlerinin önümüzdeki aylarda tüketici fiyatlarını besleyeceğinin habercisi. Geçirgenliğin yüzde 100 olmayacağını bilsek bile, tüm belirtiler tüketici fiyatlarının ilkbaharda yüzde 50’yi ciddi ölçüde aşacağı yönünde.

Yİ-ÜFE’de enerjideki yüzde 142, elektrik-gaz-buharda yüzde 138,5’luk artış dikkat çekiyor. Bu anormal hareket hem dünyada enerji fiyatlarındaki ivmelenmenin, hem de döviz kurundaki sıçramanın yansıması. Gelgelelim her ikisi de aynı kapıya, uygulanan yanlış ekonomi politikalarına çıkıyor; ülkeyi enerji bağımlılığından kurtaramamak ve faizi indireceğim saplantısıyla döviz kurlarını yönetememek.

enflasyon-rekoru-halki-yere-serdi-976512-1.