Google Play Store
App Store

"Özetle, usta bir falcı gibi görünmek istiyorsanız, öncelikle kendinizi çok abartın ki teyit yanılgısı devreye girsin; kendinizi yüksek statüde bir otorite gibi gösterin; herkese uyabilecek yuvarlak laflar edin; “bazen” ve “olabilir” kelimelerini bol bol kullanın."

Forer etkisi

İnsanlar neden astroloji gibi saçma şeylere inanır? Birden çok sebebi var tabii bunun (meraklısı için Tevfik Uyar’ın “Astrolojinin Bilimle İmtihanı”nı tavsiye ederim). Ama inananlara sorduğumuzda çok sade bir cevap alıyoruz: “Beni tamamen doğru tarif ediyor.”

Bu iyi bir sebep elbette. Astroloğunuzun, falcınızın veya havalı herhangi bir yöntemle karakter tahlili yapan bir kişinin söyledikleri sizin özelliklerinize cuk oturuyorsa, niye inanmayasınız ki? O zaman mükemmel tarif etme denen şeye biraz yakından bakalım.

FORER’İN HERKESE GÖNDERDİĞİ ORTAK METİN

Psikolog Bertram R. Forer (1914-2000), 1949’da bir çalışma yayınladı. Önce, dersini alan öğrencilere, kişilik testi anketi uyguladı. Bir hafta sonra, her katılımcıya üzerinde adı yazan ve gizli tutulmasını istediği bir değerlendirme verdi. Ancak herkese, anket cevaplarından bağımsız olarak, aynı metni göndermişti:

“Diğer insanların sizi beğenmesine ihtiyaç duyuyorsunuz, ama kendinizi eleştirmekten de geri durmuyorsunuz. Kişiliğinizde bazı zaaflar olsa da onları telafi edebiliyorsunuz. Henüz kullanmadığınız önemli bir potansiyeliniz mevcut. Dışarıdan disiplinli ve kontrollü görünseniz de içinizde kaygılısınız ve kendinizden emin olamıyorsunuz. Ara sıra, kararlarınızın doğru olup olmadığına dair ciddi şüphelere düşüyorsunuz. Belli bir miktarda değişim ve çeşitlilikten hoşlanıyorsunuz, engellerle karşılaştığınızda tadınız kaçıyor. Bağımsız düşünebilme kabiliyetinizden gurur duyuyorsunuz, başkalarının iddialarına yeterli kanıt olmadan inanmıyorsunuz. Yine de fikirlerinizi açıklarken fazla dobra olmanın iyi olmadığını gördünüz. Bazen dışa dönük ve hoşsohbet olsanız da başka zamanlar içe dönük, çekingen ve tutuk olabiliyorsunuz. Gerçekçi olmayan şeylere heveslenebiliyorsunuz.

Hayatınızda emniyet arayışı önemli bir rol oynuyor.”

Ardından Forer, katılımcılara bu değerlendirmenin kendilerini ne kadar doğru tarif ettiğini 0 (hiç) ile 5 (mükemmel) arasında bir sayıyla puanlamalarını istedi. Ortalama sonuç 4.26 oldu. Yani katılımcılar, hiç bir şekilde kişiselleştirilmemiş bir değerlendirmenin kendilerini mükemmele yakın anlattığını düşünmüşlerdi.

ASTROLOJİ DERGİSİNDEN ALINAN YUVARLAK CÜMLELER

Forer bu cümleleri bir astroloji dergisinden almıştı. Cümlelere genel olarak bakarsanız bunların özellikle belirsiz, herkese uyabilecek, yuvarlak cümleler olduğunu görüyorsunuz. Bunlara, 19. yüzyılda bu tür “kehanetlerle” meşhur olan Amerikalı şovmene atıfla, “Barnum profilleri” deniyor. İşte astrolojinin, falcılığın, kehanetlerin, grafolojinin ve daha nice karakter okuma şarlatanlığının insanlara doğru gibi görünmesinin sebeplerinden biri, Forer Etkisi (veya Barnum Etkisi) denen bu yanılgı. (Tevfik Uyar’ın bu deneyi kendi öğrencileriyle tekrarlamasının eğlenceli hikâyesini kitabında okuyabilirsiniz.)

Benzer psikoloji deneyleri sonraki yıllarda birçok defa tekrarlandı. 1985’de D. H. Dickson ve I. W. Kelly bu çalışmaları derlediler. Eldeki veriler bazı tutarlı davranışlar gösteriyordu. Öncelikle, katılımcılar kendilerine sunulan bu sahte profillerin yüksek oranda “mükemmele yakın” olduğunu söylüyorlardı. Profilin “kişiye özel” hazırlandığının söylenmesi inanılırlığı artırıyordu. Profildeki hoşa giden ifadeler daha kolay kabul ediliyordu, meğerki hoşa gitmeyen ifadeler daha yüksek statüde görülen birinden gelsin.

TEYİT YANILGISI DENEN BİLİŞSEL HATA

“Teyit yanılgısı” denen bilişsel hatamızın da burada parmağı var. Genel olarak, hemfikir olduğumuz bir ifadeyi en başta görürsek, bu hem fikirlik algımızda bir taraflılığa yol açıyor ve ardından gelen ifadeleri de doğru kabul etmeye (çürütmek yerine teyit etme gayretine girmemize) sebep oluyor. Tıpkı sevdiğimiz birinden gelen bir ifadeye, sevmediğimiz birinden gelmesine kıyasla daha kolay inanmamız gibi.

Bize verilen profilin ne kadar tuttuğuna bakarken, ne kadar ayırt edici olduğunu da göz önüne almamız gerekiyor. Forer/Barnum etkisinin yanıltıcılığı bunu ihmal etmekten kaynaklanıyor. Sözgelişi, “otobüste bazen sağ elinizle bazen de sol elinizle tutunursunuz” ifadesi herkese uyar, ama ayırt edici değildir. Barnum profilleri de aynı böyledir: Zihin sağlığı yerinde olan kimse tamamen dışa dönük veya tamamen asosyal değildir; gününe göre davranış değişebilir. Bu yüzden de “bazen dışa dönük ve sosyal, bazen içe kapanık” ifadesi ayırt edici olmaz.

FALCILAR KENDİNİ ÇOK ABARTIR VE YUVARLAK LAFLAR EDER

Tabii ki deneklere açıkça sorulduğunda, Barnum ifadelerinin ayırt edici olmadığını kolaylıkla söyleyebiliyorlar. Ancak, bir falcıya kulak verdiğimizde bu sorgulamayı ne kadar yapıyoruz, şüpheli. Kandırılmamızın sebebi genellikle akılsız olmamız veya düşünemememiz değil, düşünmek istemeden otomatik davranışa kendimizi bırakmamız oluyor.

Özetle, usta bir falcı gibi görünmek istiyorsanız, öncelikle kendinizi çok abartın ki teyit yanılgısı devreye girsin; kendinizi yüksek statüde bir otorite gibi gösterin; herkese uyabilecek yuvarlak laflar edin; “bazen” ve “olabilir” kelimelerini bol bol kullanın.

Sahtekârlar tarafından kandırılmak istemiyorsanız da, olaya her zaman tersten bakın. “Bu bana ne kadar uyuyor?” sorusunun yanında “beni başkalarından ne kadar ayırıyor?” diye de sorun. Teyit yanılgısını kırdığınızda, bu ifadelerin yaldızının döküldüğünü keyifle göreceksiniz.