BirGün haberleriyle, başlıklarıyla köşe yazarlarıyla medyanın çok büyük bölümünün iktidara yanaştığı ya da iktidar tarafından satın alındığı koşullarda bir ada gibi duruyor.

Gerçeğin peşinde

Bülent Forta

BirGün gazetesi Türkiye’nin en çalkantılı dönemlerinden birinde yayın hayatına başladı. Çeşitli etaplardan geçerek iktidarını sürdüren siyasal İslamcı bir partinin başta medya olmak üzere toplumu ve devleti dönüştürdüğü bu süre içinde BirGün önemli direniş mevzilerinden biri oldu. 

Kuruluş  öyküsü örneğine çok az rastlanan türden bir dayanışma örgütlenmesi olarak görülebilir. BirGün binlerce insanın kısıtlı gelirlerinden yaptıkları katkıyla, abonelik yoluyla ortaya koydukları destekle, gazete çalışanı  emekçilerin özverili fedakârlıklarıyla kuruldu ve varlığını sürdürdü. 

En az bunun kadar önemli olan BirGün’ün patronsuz bir gazete olmasıdır. Paranın her şeyi satın alabileceği; kârın ve özel mülkiyetin kutsandığı bir dönemde medyanın ancak özel çıkarlara hizmet edeceği türünden düşüncelerin tartışmasız  kabul edildiği koşullarda BirGün sadece halka hesap veren bir gazete olmayı başardı. Sahipleri okurları olan bir gazetenin bugünün egemen medyası karşısında bir meydan okuma olduğu çok açıktır. 

Politik duruşunun yanı sıra bağımsız bir gazeteciliğin nasıl yapılacağı konusunda da BirGün   çok önemli bir deneyimdir. Dilin kullanımı konusunda, haber etiği konusunda neredeyse tek kurallar bütünlüğü olan gazetedir BirGün. Ayrımcılık, ırkçılık, ötekileştirme, cinsiyet ayrımcılığı, türcülük, şiddet övgüsü BirGün ’ün yayıncılık anlayışı açısından kabul edilemez. Ezilenlerin bakış açısıyla habere yoruma yaklaşması, nerede bir mağduriyet varsa BirGün ’ün orada olması 20 yıllık pratiğinin ana ilkesidir. 

BirGün 20 yıldır bu ilkelerle yayın hayatını sürdürüyor. Belki de onu bu çalkantılı dönemde koruyan kollayan en önemli özelliği bu; köklerini aldığı Demokrat gazetesi gibi halktan yana bir yayın çizgisini her dönemde sürdürmeyi başarması. 

Onun 20 yıllık yayın hayatında Türkiye’de olağanüstü bir dönem yaşandı. Önce AKP eliyle sürdürülen AB’ye tam üyelik sürecinde yaşananlar, hemen hemen solun bütün aydın kesimlerinin alkışladığı İslamcı bir partiye karşı muhalif duruşunu sürdüren BirGün. Ardından Ergenekon-Balyoz davaları; çözüm süreci, Referandumlar; Gezi isyanı, Başkanlık rejiminin inşası, 15 Temmuz Fethullahçı kalkışma ve daha bir dolu siyasal olay karşısında BirGün doğru politikanın turnusolü oldu. 

Egemenler arasında süren bu kıran kırana ve kuralsız iktidar kavgasında BirGün halktan yana tutumunu koruyarak hem siyasal İslamcı düzen hem de onun destekçisi olan liberal akımlar karşısında durdu. Halka karşı olduğu çok açık olan her  türlü darbe ve müdahale karşısında tutum aldı. Bu nedenle zaman zaman Ergenekonculukla, darbecilikle; zaman zaman da tam tersi suçlamalarla karşı karşıya kalmasına rağmen bağımsız çizgisinden ödün vermedi. İktidar kavgasından “sızdırılan” haberlerin labirentlerinde dolaşmadan bağımsız çizgisini sürdürdü. 

Sizler Ensar Vakfındaki çocuk istismarını, küçücük yaşta tarikat liderleriyle evliliğe zorlanan çocukları, uyuşturucu baronlarının marifetlerini, Kızılay’daki yolsuzlukları ve daha birçok gerçek haberi BirGün’de okudunuz. 

BirGün haberleriyle, başlıklarıyla köşe yazarlarıyla medyanın çok büyük bölümünün iktidara yanaştığı ya da iktidar tarafından satın alındığı koşullarda bir ada gibi duruyor. Bu adayı büyütmek yayıncılık faaliyetinin basılı olmaktan çıktığı; görsel ve dijital medyanın önemli hale geldiği koşullarda hep beraber BirGün’ü yeni koşullara uygun bir çoklu medya olarak örgütlemek görevi önümüzde duruyor. 

Bu görevi hep beraber başaracağımızdan hiç kuşku duyulmamalı. 20 yılın zorlu etaplarını aşan irade ve dayanışma BirGün’ü önümüzdeki 20 yılda da gazeteciliğin yüz akı yapmaya yeter. 

Gerçeğin peşinde nice 20 yıllara.