2500 yıl önce Akdeniz’de üç dev

2500 yıl önce Akdeniz’de
üç dev devlet:
İran, Kartaca, Atina.
Pars yerine Fars der Araplar
-Arapçada ‘p’ sesi yok ya.
Pars (Pers) Şahı Darius kızmış
Atina saldırınca.
Maraton Savaşı’nı kaybedince İran
-ilk kez yenilince Atina’ya-
köpürmüş iyice.
Anadolu’ya çekilmiş kinle. Ölünce
oğlu Serhas’a miras kalmış
intikam ateşi.
127 ilin şahı Serhas
-Hoddu’dan Kuş’a
(Pakistan’dan Sudan’a).
Duyum iletilmiş soluk soluğa:
Donanmayı güçlendiriyor Atina!

Herodot’un yalancısıyım: Serhas
Danışma Kurulu toplamış heman:
"Bereketli toprak Yunanistan.
Hellespontos’a köprü yaparız
(Çanakkale Boğazı’na).
Ordumuz Avrupa’nın bağrına girer.
Atina’ya cezanın hası.
Etme bulma dünyası.
Babam hazırlanıyordu zaten.
O yok artık. Ama oğlu var. Ben.
Öcünü almakta sıra. Vakit tamam.
Atina’yı yakmazsam!..
Avrupa içine kadar alırsak toprakları
rakip kalmaz önümüzde
tanrısal gökkubbeden gayrı.
Ama salaktır sırf kendine kulak veren.
Fikrini söylesin isteyen."

Söz almış Mardonios: "Efendimiz,
zararsızlar bile kölemizken
Hindistan’dan Etiyopya’ya,
Yunanlar cezasız kalmasın elbet.
Onlarda ne asker ne de para var.
Babanın emriyle gittim Makedonya’ya,
kimse dikilemedi karşıma. Ayrıca
beceriksiz savaşır Yunanlar.
Aynı dili konuşurlar ama
elçi kullanmayıp dövüşürler aralarında.
En güzel en düz ovayı seçer,
kaleden inip savaşırlar.
Perişan olur yenen bile.
Bize karşı savaşamazlar. Tut ki
çarpışmaya kalktılar
gücümüzün önünde dayanamazlar.
Denemekte yarar var.
Çabasız kazanç olmaz."

Amcası Artabanos konuşmuş derken:
"İki zıt fikir çarpışmadan iyi karar olmaz.
Şahım, uyarmıştım babanı –kardeşimi:
Aman savaş açma İskitlere,
onlar kent kurup yerleşmez.
Ama savaş açtı, yenildi -ne yazık ki.
Şahım, daha da güçlüyle savaş arzun.
Karada denizde yamandır Yunanlar.
Çanakkale Boğazı’na köprü diyorsun.
Köprü yıkılırsa gök yıkılır tepemize.
Darda kalmadıkça riske girme bence.
Bu toplantıda karar verme; düşün
sessizce.
En yararlı şey iyi düşünmektir.
Hesap yanlışsa ne denir:
“Kadere karşı zayıf tedbir.”
Mardonios, aman dikkat:
Kibirliyi çarpar Tanrı -yıldırımıyla.
Had bilmeyeni budar -kıskançtır.
Bir avuç savaşçı yenebilir
koca bir orduyu.
Acele hamle batırır.
Beklemek sanattır.
Kara çalma Yunanlara.Suçludur
kara çalan -konuşarak arkadan.
Suçludur dinleyen -araştırmadan.
Kurbandır kara çalınan.
Sefere çıkılırsa, Şah kalsın burada.
Senle ben gidelim, rehin kalsın
çocuklarımız.
Geç ordunun başına. Yenersen
öleyim çocuklarımla. Yenilirsen
ölümü kabullen -çocuklarınla."

Şah öfkeli:
"Babamın kardeşi olmasan
ceza veririm korkaklığından.
Eksik olsun onayın.
Sanki kadın! Sen karılarla kal.
Aklını başına al: Orta yol yoktur
hınç varsa.
Ya Yunan ordusu gelir
-onların olur buralar,
ya da İran’a bağlanır oralar."

Baş başa kalınca gece ile,
Şahın zihninde üstün gelmiş
amcanın bilgeliği. Ama düşünde
yakışıklı bir adam belirmiş:
"Korkak mısın? Ordu toplansın
diye buyurmadın mı?
Cayma savaş kararından!"

Ve Şah toplamış danışmanlarını:
"Parslar, özür dilerim amcamdan.
Gece aydım,
savaştan caydım. Ama
bir adam belirdi düşümde
savaşa kışkırtan.
Tanrısal çağrı mı yoksa?  Amca,

giy giysimi, otur tahtıma,
benim yatakta uyu.
Bakalım görünecek mi sana da.
Görünürse Tanrıdan uyarı demektir.
Çıkarız savaşa. Yoksa çıkmayız."

"Şahım, geceki düş
gündüzden düşer
-gök ötesinden değil.
Ama kabul.
Yeter ki huzur bul."

Amca şah giysisiyle şah yatağında.
Uyku. Düş:
"Sensin caydıran. Korkudan.
Korkunç olur cezan."

Dehşetle kalkmış Artabanos:
"Tanrı öfkeli. Savaş ister."

Sefer kesin bu sefer.

Sonrası? Anlatsın öldürülenler.