Bu yıl 21 Mart Dünya Şiir gününde, Şair Özdemir İnce ilginç bir konuşma yaptı. “Şiirimi bilinmez tek bir okur için yazıyorum” dedi.

Bu yıl 21 Mart Dünya Şiir gününde, Şair Özdemir İnce ilginç bir konuşma yaptı. “Şiirimi bilinmez tek bir okur için yazıyorum” dedi. Arkasına ekledi “Bunu ancak şimdi, bu yaşa geldiğimde söyleyebilirim.”  Şiir açısından cesur bir cümledir bu, yaş ne olursa olsun.
Ben de Özdemir İnce’nin yaşına gelmeden şunu söyleyebilirim; yazılarımı bir kişi okursa ve bir kişi üzerinde iyi ya da kötü bir etki olursa, harcanan emeğe değer doğrusu.
Geçen hafta Çanakkale’nin öyküsünü yazmıştım. Bir yönüyle, birlikte yaşama kültürü demek olan kent kültürünün Çanakkale’de varlığını konu etmiştim. Çanakkaleli dostlar meğer boş durmuyorlarmış. Yazıda yer verilenlerin ötesine çoktan geçmişler. Hafta içinde bir başka “naif” kültür eylemini başlatmışlar. İtiraf edeyim, hiçbir Çanakkaleli ile iletişim kurmadan yazdığım yazının, böyle günü gününe doğrulanmasının keyfine diyecek yok. Bu keyif, bencil bir “ben gördüm” böbürlenmesi değil. Umudu yeşerten birkaç örneğin, küçük bir kaç örnekten ibaret kalmamasının keyfi. Ben bir tane okur beklentisi içindeyken, bir kent çıkıyor karşıma ve “başka türlü şeyleri” gerçekleştiriyor.
Yeri gelmişken, birkaç yıl önce de, en yavaş bisiklet sürme yarışı yapmışlardı kentte. Yarışmanın, rekabetin ve en önde olmanın egemen “ideolojik” davranış olarak pompalandığı bir zamanda geride kalan birinci olmuştu!
Gelelim yeni naif eyleme; Bir grup Çanakkaleli; Saim Yavuz, İsmail Erten, Eyüp Görgüler, Rüstem Aslan, S.Başol Özyayla bir araya gelmiş, bir film şenliği düzenlemişler: 2010 1. Geleneksel Uluslararası Çanakkale Troia Şeffaf Beygir Film Şenliği! Şaka değil, adı Şeffaf Beygir! Basın açıklamasında diyorlar ki; “Şenliğimiz yüzde yüz Çanakkale üretimi olup; tam şeffaf, tam bağımsız, tam özgür ve tam özgün bir “Şeffaf Beygir” film şenliğidir.”
Şenlik, 16- 24 Temmuz tarihlerinde gerçekleştirilecek. Konu başlığı ise “Dünya Festivalleri Çanakkale’de Buluşuyor.” Dünyanın yedi önemli film festivali kentin yedi mahallesindeki film gösterimlerinin adı olacak. Şenliğe çağırmayı düşündükleri sinemacılar ise E. Bana, M. Gibson, R. Crowe, A. Jolie, N. Kidman, N. Mikhalkov, Ayumi, B. Bardot, J. Carrey, S. Kekilli, K. Winslet, S. Loren. Bu listede ciddiler.  Bütün filmler Türkçe olacak. Yabancı filmler için de Türkçe dublaj önkoşul olacak. Filmler, gösterim merkezlerinde birer kez, ücretsiz olarak gösterilecek.
Film şenliği ödülsüz olmaz elbet. İlk Filmini çeken yönetmenlerin filmleri arasından yedisi ön jüri tarafından seçilerek şenliğe davet edilecek. Bu yedi filmin seçiminde juri başkanı sinema dünyasından bir kişi olacak, ancak diğer jüri üyeleri yedi mahalle muhtarından oluşacak. Jüri kamuoyu önünde açık tartışma ve oylamayla birinciyi seçecek.
Basın duyurusunda diyorlar ki; “Şeffaf Beygir Film Şenliği 7. Sanat Sinemayı hem içselleştiriyor, hem de kentin dört bir yanına yayarak, sinemanın bir halk sanatı, halk eğlencesi olduğunun altını bir kez daha kalın çizgilerle çizme gereği duyuyor.”
Şenliğin afişindeki at bile yerel. Çanakkale’de Fevziye mahallesindeki Roman vatandaşarımıza hizmet eden güzel atlardan biri. Pekâlâ bu yazının ve şenliğin “ana fikri” sayılabilir. Görünür olmak için değil, yapmak için yapılan bir iş. Turistik olan/dışarlak olan  “Tahta At” yerine, hayata dair olan, içerlek olan beygir adına!
Bir hayat akıyor. Bütün süslerin, liberal nevzuhur ideologların, nevzuhur kavramağalarının kurduğu cafcafın dışında ve ötesinde, kendi gerçek maddi koşulları içinde bir hayat akıyor. O hayatı kardeşçe hayat yapma umudunu, düşünü doğrulayan küçük nefesler bizi fazlasıyla heyecanlandırıyor. Gerisi hikâye, yazı dahil!
Haftanın dizesi; “Ben büyürken içimde benle büyüyen nedir?” (Nazmi Ağıl, Babalar ve Oğullar- Umut’un Defteri, YKY)