Makedonyalı Arnavut şair Naim Frasheri adına Makedonya’nın Tetova kentinde şiir festivali düzenleniyor. Festival bu yıl 13 yaşına bastı

Makedonyalı Arnavut şair Naim Frasheri adına Makedonya’nın Tetova kentinde şiir festivali düzenleniyor. Festival bu yıl 13 yaşına bastı. Türk, Arnavut, Makedon, Hırvat, Bulgar, Boşnak, İtalyan, Fransız, Alman, Amerikan, Belçikalı ve İsveçli, otuz kadar şair; 15 -18 Ekim arasında şiir okuduk, konuştuk.
Tetova’yı biz Kalkandelen olarak biliyoruz. Başkent Üsküp’e 40 km uzaklıkta, Arnavutluk sınırında bir kent. Nüfusun büyük çoğunluğu Arnavut. gerisi Makedon, Türk, Çingene… Balkan mozayiği kısacası.
Adını bu sütunda sıkça andığımız Yerasimos, Arnavutlar için nüfusun yarısının ülke dışında olan bir halk nitelemesini yapıyor. Makedonya’da, Makedonlar’dan sonra gelen nüfus Arnavutlar. Burada bir yüzde vermek istemiyorum. Çünkü,  “Çözülme” sonrasında başlayan “Balkanlaştırma”; mikro milliyetçilik, etno-santrizm ve yeniden kimlik inşası süreçleri sonrasında, sayılar da taraflara göre değişiklik gösteriyor. Öznel rakamlar havada çarpışıyor.
Beş gün kaldığım Makedonya’da her sosyalist gibi, derhal sosyalizm arkeolojisine başladım elbet. Fazla derin kazmaya gerek kalmadı. Duvar da yıkılsa, bir ara tarihin sonu ilan edilmiş olsa da, gömülen sosyalizm henüz çok yüzeyde.           
Tito, Balkanlar’da olmaz’ı olur etmiş... Tito’yu, dönemini, uygulamaları biraz daha incelememiz, okumamız gerekiyor. 1991’den sonra birdenbire- nedense- birbirlerini en kanlı bir biçimde boğazlamaya başladı Balkan ulusları… Güzelim Makedonya bile 2001’de Arnavutlar ve Makedonlar arasındaki kanlı çatışmalara sürüklendi. Oysa Tito “Birlik ve Kardeşlik” sloganı ile düşmanlığı değil, barışı yaşanır kılmıştı.. Bunu da zorla, baskıyla değil, doğru politikalarla sağlamıştı. Bunlar ampirik bir gözlem değil, bana Biba İsmail anlattı. Biba  Üsküp’lü bir Türk şair.  Aynı zamanda traktör satıcısı! Şair Biba İsmail, Türk baba ile Sırp annenin kızı. Evet, Biba bir kadın şair. Makedonyalı kızkardeşim, güzel insan. Övünerek diyor ki; “Ben bir Tito çocuğuyum. Sosyalist dönemi yaşadım. O dönemde eğitim gördüm. Ve  BU YÜZDEN DONANIMLI ve KENDİME GÜVENLİYİM…” Sevgili Birgün okuyucuları, ben sakin bir insanımdır, bilenler bilir. Ama, Biba’nın  son sözlerini aktarırken biraz sesimi yükselttim; heyecandan. Gözünü sevdiğimin sosyalizmi, başka türlü anlatılmaz. Yazılı metinde ses yükseltmek için büyük harf!
Biba İsmail’in tanıklığı, Tito’nun Yugoslavya’sı için, Yugoslavya’yı oluşturan halklar için, Tito tarzı sosyalizm uygulaması için yüz akı örnekler. Bildiğimiz sosyalizm kısacası... Serbest rekabet duygusunun olmadığı koşullarda toplumsal ilerleme ve bireysel motivasyon olur/olmaz tartışmaları daha epey yapılacak. Serbest rekabet koşullarında yoksullaşan, işsizliği, geleceksizliği tadan insanlar, Tito dönemini anıyor ve özlüyor. Gençlik gibi, güzellik gibi, sosyalizmin değeri  yitirilince anlaşılmış…
Hep kullana geldiğimiz “reel sosyalizm” tanımının tersi bir durum var ortada. Ki, bu  tanımın içeriği olumsuz ve kötücül bir anlam ile yüklüdür. Ancak, daha iyisini yerine koyamadığımız için, hala umudumuz olduğu için “reel” diyerek rasyonelleştirmiş ve eleştirel bir bağlama sokmuşuz!.
Biba İsmail’in babaannesi Boşnak. Sırp anne, bir Boşnak gelini yani. Gözünü sevdiğimin Sosyalizmi! Bu tablo ancak ve ancak sosyalizm koşullarında mümkün olmuştur. Yeni Dünya düzeninin emperyal çıkarları Balkanları bir barut fıçısına dönüştürdü. İnsanları kanlı düşman yaptı. En son oyun Kosova’da oynandı. Önce çatışma, arkasından müdahale. ABD, Kosova’nın ve Balkanların en stratejik noktasına devasa, kalıcı bir ordugah kurdu. Bu ordugah Balkanların kanının akıtılması, Nato bombardımanı sonrasında gerçekleştirildi.
Haftanın dizesi yerine; Ah gözünü sevdiğimin güzel umudu! Derin iç çekişlerden çok ötesin!