Yazıya başlamak söze başlamaktır. Söze başlarken merhaba! İnsanın insana en güzel seslenmesi olan “merhaba”yla merhaba!....

Yazıya başlamak söze başlamaktır. Söze başlarken merhaba! İnsanın insana en güzel seslenmesi olan “merhaba”yla merhaba!  
Yannis Ritsos’un dizeleriyle merhaba;
“…yarın diyorum, daha da yalın olacağız/
tüm yürekler de, tüm dudaklar da/ aynı ağırlığı edinen sözleri bulacağız./ adıyla anılacak her şey,/ ve ötekiler gülümseyip ‘böyle şiirleri / biz de yüzlerce yazabiliriz” diyecekler /izim de istediğimiz bu işte./ çünkü şarkımız insanlardan ayrı/ sivrilmek için değil kardeşim insanları birleştirmek içindir şarkımız…/*
Sözü böyle güzel söylemiş şair. İnsanları birleştirmek için yazanlara, okuyanlara, yaşayanlara merhaba.
    İnsanları bilgisayarların, fiber kabloların, siber uzayların değil, elin çalışmasının, emeğinin doyuracağına inananlara merhaba. Elin emeğiyle elma dikenlere, elma devşirenlere, ekmek  bölüşenlere merhaba.
    Şairlerin bile şiir okumadığı dünyada, mürekkebin karasını, yazının ve sözün yükünü çekenlere merhaba. Sözün gücünü yazının karasında ak edenlere merhaba.
    Aydınlarını faili mechullere veren, şairlerini hapislere gönderen, suskun ve bilge şair Enver Gökçe’yi huzurevinde öldüren Türkiye’ye merhaba. Hırçın ve bilge şair Ece Ayhan’a son nefesine kadar himmet eden Türkiye’ye merhaba.
    Söğüt’te devlet kurup, pazardaki satıcıdan vergi almasını öneren Germiyanlı’ya kızıp köpürüp, “kazananın kendi malıdır, ortak mıyım ki bana akçe versin ” diye azarlama naifliğine sahip Osman Bey’e merhaba. Ama, ondan önce beyleri bey eden, Anadolu toprağını yurt edinen tüm halklara merhaba. Gelenlere, gidenlere kalanlara merhaba.
    Merhaba Diyarbakır’ın Amidası’na, Likya’nın Sarpedon’una, Ani’nin Kral Aşot’una, Horasan’dan göçüp gelenlere, Taptuk Emre’ye kapulanıp Yunus olanlara, Sivas’ta asılıp Pir Sultan olanlara, Boğazdaki bir gurbet teknesindeki sürgün ve mahzun Nazım’a merhaba.
    Madenlerde, fabrikalarda, tarlalarda tüm işyerlerinde ekmek yaratan emeklere merhaba..
    Bizim de bir sözümüz var. Sözümüz sözünüzden ne daha ileri ne daha değerli. Sözümüz, şairin dediği gibi, birlikte şarkı söylemek içindir. Dönerse dilimiz,  hala ortak hayat demekten mahçubiyet duymamak için, toprak, tarla, emek, üretim sözlerini söylemekten ürküp korkmamak içindir sözümüz... Geçmiş de gerçek, şimdi de gerçek, gelecek de bir o kadar geçek diyenlere...
Şair Metin Demirtaş’ın “Merhaba” şiirindeki “Merhaba”sı bir daha yaşanmasın diyedir sözümüz;
Merhaba İlhan
İşte Enver Abi’yi de getirdik yanına.
Şu dünyada
Ayrılık var, ölüm var
İlle de zülum var
Diyen ozanı.
Gülüşünden su içişine kadar
Halk olan adamı.

Mezarlarınız biraz aralı
Ama atsan
Ulaştırırsın herhal sigaranı.
İki gözüm ona iyi bak.
Dünyaya küskün gitti biraz.
Zemheride çiçek açmış
Acılı, suskun bir topraktır o
Seslenmezsen
Merhaba demez.
Hastadır, koluna gir
Yürüyemez.
Ayakları tutuk

Bağışla İlhan
Öyle ya
Senin de kaburgaların kırık.                                 

*Çeviri; Özdemir İnce