Google Play Store
App Store

Türkiye’nin gazetecilik açısından kısmetli bir ülke olduğu kabul edilir. Başka ülkelerdeki meslektaşlarımız, Türkiyeli gazetecilere gıpta ederler:

-Bizde 5 yıl, 10 yılda bir ortaya çıkan gelişmeler sizde bir haftada yaşanıyor!

İçinde bulunduğumuz 2020’nin 46. haftası da böyle başladı. Koltuğu en “sağlam” görünen Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak 8 Kasım Pazar akşamı saat: 20.00 sularında sosyal medyada Instagram hesabından “İstifa ettim” dedi.

Heyecan fırtınası da buradan yola çıktı. Türkiye medyası tarih yazmaya hazırlanıyordu.

Normal vatandaşlar hemen televizyon cihazlarını açtılar. Evvela adını “haber kanalı” olarak tescil ettirmiş olanlara baktılar. Biraz daha baktılar. Sonra bıktılar. Haber yoktu!

Neyse ki, sosyal medya vardı. Zaten Hazine Bakanı da bakmış “Bu yaygın baygın medya benim istifamı yayımlamaz” diye düşünmüş olmalı ki, meramını Instagram sayfasından açıkladı. Birkaç dakika içinde Türkiye ile birlikte bütün dünyanın bu bomba istifadan haberi oldu. Peşinden de yorumlar geldi:

-İki damat aynı anda gitti!

Birinci damat ABD Başkanı Trump’un kızı Ivanka’nın eşi Jared Kushner, ikincisi ise AKP’li Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak.

Türkiye medyasının yüzde 95’ine “kal” gelmişti. İçlerinde saklı gizli köşelerde kalmış birkaç gazeteci “Haberi verelim, komik oluyoruz” falan diye uyardılarsa da karar noktasında bulunanlar “Cumhurbaşkanı ne diyor ona bakalım” dediler.

Cumhurbaşkanı’na baktılar. Bir şey göremediler. Hızlı tepki vermesiyle ünlü Erdoğan’dan ne ses vardı, ne de nefes.

Allah korusun darbe falan mı oluyordu? Bir önceki darbede hiç kimseler ona ulaşamamıştı da “bi-haber” kanalının üst düzey şeysi, akıllı telefonuyla aramayı akıl etmiş ve darbeyi önlemişti.

Yine böyle bir atraksiyon yapılamaz mıydı?

Yok!

Kimse ne yapacağını bilmiyordu.

O zaman fiyakalı uzun ismi olan kuruma baktılar. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun var. Bir de ona bakalım.

Hayır! İletişim Başkanı da iletişmiyordu!..

Ertesi sabah bayilere ulaşan gazetelerde göre Berat Albayrak istifa etmemişti. İktidarın hazzetmediği dört beş gazeteden bazısı Albayrak’ın hakkını vermişti:

“Damat’la başladı, gerisi de gelecek!” (BirGün 7 Kasım 2020)

Başlıkta hem “haber vardı” hem de müjdeli bir temenni saklıydı.

Eskiden bir tek TRT böyle davranırdı. O zamanlar tek adam yoktu, tek kanal vardı. Ülkede yer yerinden oynasa TRT haberlerinde protokol sırasına riayet eder, Cumhurbaşkanı Malatya’da kayısı yedi, Başbakan kalkınıyoruz dedi, ana muhalefet lideri afiyet olsun dileklerini iletti diye uzar giderdi. Vatandaşlar o gün neler olup bittiğini ertesi gün gazetelerden öğrenirlerdi.

Şimdi bütün medya “TRT haline” gelmişti. Dünya medyasının ön sıralarda verdiği haberde “haber değeri” bulamıyorlardı.

Haber vermeyen haber kanallarına manşetleri tepen gazeteler de eklenmişti.

İktidara göbekten bağlı bu akılsızlar akıllı telefonların sadece kendilerinde olduğunu düşünüyor olacaklar ki, gün biterken de aynı vurdumduymazlıkla yayınlarına devam ettiler.

Gece saat 22.00’ye geldiğinde İletişim Başkanlığı kamuoyu ile Twitter üzerinden iletişime geçti:

“Cumhurbaşkanımız, Berat Albayrak görevden af talebini kabul etmiştir!”

İstifa metninde de “af talebi” falan yoktu!

O saate kadar sessizce bekleyen yaygın, yayvan ve baygın medya hızlı biçimde harekete geçti:

“SON DAKİKA… SON DAKİKA…”

Bu alt yazılarla enkaz altından çıktılar, Berat Albayrak’ın istifa haberini tam 27 saat sonra, hem de hiç sıkılmadan “son dakika” diye verdiler.

Oysa normal olabilmeleri gerekiyordu:

“1621’inci dakika: Albayrak istifa etti!”

Çünkü 27 saat geç kalmışlardı. Bir saatte 60 dakika var: 27x60=1620 dakika eder!

Medya tek adam rejiminin enkazı altından ancak 27 saat sonra çıkabilmişti.

Habersizlik ortamının tek eksiği uygun bir fon müziğiydi. Güftesi Sinop/Gerze Kaymakamı (1956’da) Nihat Aşar’a bestesi Teoman Alpay’a ait olan eski Hicâz şarkıyı da istifa haberlerinin altına döşerlerse tamam olacaktı:

“Nasıl geçti habersiz, o güzelim yıllarım!”