Geçen hafta NTV televizyon kanalında yayınlanan “Solda Kırılma” konulu toplantı ile ilgili pek çok yazı yazıldı.

Geçen hafta NTV televizyon kanalında yayınlanan “Solda Kırılma” konulu toplantı ile ilgili pek çok yazı yazıldı. Ben yazmasam hiçbir şey eksik kalmayacaktı elbette. Yine de birkaç değinide bulunmaktan geri duramadım.

THINK THANK İŞİ

Ömer Laçiner'in programda yaptığı emperyalizmi tanımlamasını hiç unutmamamız gerekiyor. Dahası, bu programın konuşma çözümünü yaparak, arada bir okumamız gerekiyor; savrulma, yanlış ve hatta tahrifatın nerelere varacağını görmek adına. Türkiye'de siyasetin “Think Thank” kurumu gibi bir işleyişi olan “Birikim” sonunda gerçek bir Think Thank gibi çalıştı. Sipariş gibi gelen bir düşünce “üretti.” “Solun sefaleti” için düşünce üretimi böyle bir şey; Laçiner’e göre Emperyalizm bir toplumsal ekonomik yapı ve sistem. Bu denli basit. Komplo teorisine gerek yok.

Laçiner, reel sosyalizmin başarısızlığını, sadece iktisadiyatçı bir yaklaşıma sahip olunmasına, yani sadece işçinin alacağı parasal değerin ele alınmış olmasına bağlıyor. Bir taraftan işçi sınıfının haklarının iktisadi hakka indirgenmesi, salt ekonomik düzlemde ele alınması eksikti diyerek sosyalizmi eleştireceksiniz. Bir yandan da, en katı bir liberal bakışta emperyalizmi salt “ekonomik yapı” diyerek, iktisadiyatçı boyutta tanımlayacaksınız. Eyvallah! Tarihin ve kişinin kendisinin reddi böyle de oluyor demek.

Bugüne değin, sayısız düşünce boşuna tartışıldı! Devletin ideolojik aygıtları şimdi bu denli inceliyor. Sistemin ideolojik aygıtlarına dönüşüyor. Bir yanda imaj üretimi, bir yanda ideoloji üretimi...

Bu yaklaşımı yüz yıl önce adamın biri “Bırakınız yapsınlar...” diyerek formüle etti.

BİRKAÇ CIA ELEMANI

Doğan Tarkan adındaki konuşmacının Polonya ve Doğu Almanya'nın “çözülmesinde” halkı ön plana alıp, bunun birkaç CIA'nın işi olmadığını tespit etmesi ise, yüzyılın “devrimci” buluşu! Reel sosyalizmi milyonların “halk hareketi” yıktı. Bu süreçte, harcanan milyarlarca doları bizzat harcayanlar itiraf ediyor. Ama, solun “sefaleti” için yola çıkanların gözü kapalı.

“Amerikan Sinemasının Amerikan milli güvenlik unsuru olması” gerçeğini görmemek, Hollywood yapımlarında üretilen anti-komünizm (bakınız; Küresel Stratejisinin Üç Aktörü; Hollywood Pentagon veWashington, Jean-Michel Valantin, Çev. Dr. Ö. F. Turan, Babıali Kültür Y. 2006) konusunda hiçbir yazı, kitap bulamamış olabilirler. Peki, soğuk savaşın hemen başında yaşanan Cadı Avı/ McCharty'cilik de mi akıllarına gelmez?
Hollywood, sistemli bir ideoloji üretim kurumu olarak, tam bir ortaçağ yöntemiyle hiçbir eylemi olmasa bile sadece “komünist” olma şüphesi olanları cadı avıyla silip süpürmüştür. Çünkü, stüdyolarda salt, katıksız bir antikomünizm üretimi çoktan başlamıştır
Daha önceki bir yazıda değinmiştik, özgürlük bile bir kavramdan temsiliyete dönüştürülmüş ve  Batı kapitalizmi anlamı büründürülerek kodlanmıştır. Dahası, tüketim nesnelerine sahip olmak bir özgürlük akışı biçimine dönüştürülmüştür.

SOSYALİST HAMBURGER
1997 yılında bir grup işadamı ile Kazakistan'a bir iş gezisine katılmıştık. Grupta herkes işadamı. Para için gidilmiş. Ancak, Almatı’da geçirdiğimiz bir hafta sonunda, ekipte yer alan eski bir arkadaşım; “Abi burada her şey varmış. Un, şeker, su. Nasıl da sosyalizm başarılı olamamış!” diye hayıflanmıştı. Arkadaşım birkaç gün sonra başarısızlığın nedenini buldu, “Abi insanlar batının her şeyine hayran bırakılmış. O zaman, o ihtiyaçları karşılayacaksın, örneğin McDonalds değil sosyalist hamburgeri yaratacaktın. Bu yapılsaydı, iş tamamdı.” dedi.

Ömer Laçiner ve Doğan Tarkan’ın, programdaki konuşmalarında tek eksiği buydu; sosyalist hamburgerin eksikliğini görememek!
Yoksa. Sayısız CIA operasyonları, Bin Ladin, Karzai vb örnekleri ortada iken, “Birkaç CIA'nın reel sosyalizmi çökertmediğini keşfetmek eksik kalacaktı!

Haftanın dizesi; “yol eskir/ aynı yolda yürütlern ayaklar eskir” ( Nalan Çelik, Kokulu Saat Çiçeği, İnsancıl Y.)