Google Play Store
App Store
Telif Savaşları: Korsan ve yasal gelir modelleri

Geçen yazıyı sanatseverlerin bir amaç olarak korsan peşinde koşmadıklarını, beğendikleri sanatçıları maddi olarak desteklemek istediklerini belirterek bitirmiştim. Sokak sanatçısı Amanda Palmer, üç farklı kıtada, on farklı şehirde yaptığı yüzlerce sokak gösterilerinin önünden geçen belki milyonlarca insanla ilgili şu gözlemlerde bulunuyor: “Bazıları beni hiç izlemedi, hiçbir şey de vermedi. Bazıları beni izledi, gösteriden de hoşlandı ama hiçbir şey vermedi. Bazıları beni izledi, gösteriden hoşlandı ve bana az bir para verdi. Bazıları beni izledi, gösteriden hoşlandı ve bana çok para verdi. Dört-beş performansta bir, biri yirmi dolarlık bir banknot verirdi. Bazıları beni izledi, gösteriden hoşlandı ama hiç paraları yoktu ve bana teşekkür notları, çizimler ve şiirler verdi. Asıl şok edici olan ise şuydu: her gün düzenli ve tahmin edilebilir bir gelir elde ettim.”

Sanat ve gelir ilişkisi işte tam olarak böyle çalışır. Mevcut sistem içinde gayet makul bir mekanizmadır… Ama telif meseleleriyle kafayı bozmuş olan sanat bakkalları, şarkılarını korsan dinleyen yoksul insanlara bile gıcık olurlar. İsterler ki sanatlarını seven, sevmeyen, parası olan, olmayan herkes onlara ödeme yapsın. Şarkıyı telefon melodisi yapan üniversite öğrencisinden, izci kampında çalınan şarkıdan, düğün salonunda çekilen halaydan ve köy berberinin açtığı radyodan bile telif almak isterler (bkz. önceki yazı). Dikkatinizi çekerim, iyi müzik yapan sokak sanatçılarının bile, eşiğimiz bu olmasa da, geçinebildiği bir ortamda dünyanın en zengin gruplarından biri olan Metallica’nın Napster’a açtığı dava, çok açık ki, bir “geçim derdi” davası değil bir “telif rantı” davasıydı. 80’li ve 90’lı yıllarda iyi işler yapmış ama son 20 senedir b*k gibi albümler yapan bir grubun yasaları kullanıp geçmişe dönük telif rantı yeme kavgasıydı. Gözlerinde sanat değil dolar işareti olan Lars Ulrich daha fazla para için hayranlarını suçlu konumuna düşürmekten geri durmamıştı. Metallica davayı kazandı. Ama torrent’i engelleyemedi.

Cory Doctorow, “İnsanlar aslında çalışmalarını beğendikleri sanatçıları desteklemeyi seviyor. Bu onları mutlu ediyor. Onları zorlamak zorunda değilsiniz. Eğer onları zorlarsanız aynı şekilde iyi hissetmeyecekler.” diyor. O kadar haklı ki… Telif yasalarıyla kafayı bozmuş sanat esnaflarının para hırsı genelde ters teper, hayranlarını küstürür. Mesela beIN Sports’un fahiş abonelik fiyatları futbolseverleri zorluyor. Mesela ben sırf korsana destek olmak için şifresiz maçları bile gidip SelçukSportsHD’den izliyorum. Ohh paralar beIN Sports’a gitmiyor, millete gidiyor, korsanlara gidiyor, ohh oohhh…

“Karikatür mafyası” vakası da böyle. Hayranlarına davalar açarak zorla para koparmaya çalışıyorlar. Dava açtıkları insanlar(ın en azından bazıları) yıllardır bu karikatüristlerin dandik dergilerine, derleme kitaplarına, kahve kupalarına, tişörtlerine para ödeyen insanlar. 2021 yılında dergi satılmadığına göre; para kazanmak istiyorlarsa, dijital çağa uygun bir monetizasyon modeli bulmalılar. Tıpkı Netflix ve Spotify gibi. Bulamadıkları için gerici yasalara sığınıp çoluğa çocuğa davalar açarak hayranlarını “suçlu” konumuna düşürüyorlar. İnsanlar da şimdi onları boykot ederek veya takipten çıkarak cezalandırıyorlar, haklı olarak. Ha bizde hiçbir boykot uzun sürmez, bir noktada bunlar da unutulacaktır ama olsun…

ABONELİK KAPİTALİZMİ VS. KORSAN TRAFİĞİ

Bakın burası çokomelli… 2012 ile 2015 yılları arasında Amerika’daki korsan streaming ve indirme trafiği neredeyse yarıya düşmüştü. Neden? Çünkü Netflix!! Netflix sinemaseverlere müthiş bir teklifte bulundu. Ayda sadece 8 dolar karşılığında dünyanın dizisini ve filmini “yasal” olarak izleyebilecektik!

Kural: Yasal olmak için ödenecek fiyat yasaların etrafından dolaşmaya değmeyecek kadar düşük olmalı. Aksi takdirde, eğer yakalanmayacaksak (ki her zaman farklı bir yol buluruz), saçma sapan telif yasalarına uymanın iktisadi bir mantığı olmaz. Dijital çağda insanların bilgiye ve sanata ulaşmasının toplam maliyeti, aylık internet paketi fiyatına eşit. Marjinal maliyeti de sıfır lira. Korsan streaming’in ya da torrent indirmenin anlamlı bir fiyatı olmadığı için bugün gerici telif çeteleri kendi fiyatlandırmalarını tazminat davaları üzerinden yapıyorlar. Ama bir karikatürü tıp forumunda paylaşmanın fiyatı 38 bin lira olamaz. Olsa olsa 38 kuruş olur.

Gerçekten de Amerika şartlarında aylık 8 dolar, korsan sitelerdeki saçma sapan bahis reklamlarına, virüs riskine ve FBI korkusuna maruz kaldığınıza değmeyecek kadar düşük ve ödenebilir bir fiyat. Dolayısıyla bu teklifi makul bulan insanlar bedava streaming siteleri ve torrent’ten vazgeçip Netflix’e abone oldukları için korsan trafiği yarı yarıya azaldı. Ne güzel… Demek ki neymiş? İnsanlar, fiyatlar makul olmadığı için korsana yöneliyormuş, sanata ve sanatçıya ihanet etmek için değil. Sanata ve sanatçıya esas ihaneti vampir yapım şirketleri ediyor, korsan müzik dinleyen hayranlarınız değil. Dostunuzu ve düşmanınızı doğru tespit edin.

Peki 2015’ten sonra ne oldu? Amerika’da korsan streaming ve torrent indirme trafiği tekrar artmaya başladı. Neden? Kapitalist rekabetten… Netflix işi çok tuttuğu için HBO Max, Amazon Prime, Hulu, Disney Plus, Apple TV, YouTube Premium, Turkcell TV+, BluTV, TiviBu, MUBİ, Exxen ve benzeri onlarca online video platformu çıktı. Her biri sadece kendi platformlarında bulunan çok kaliteli “exclusive” dizi ve filmlerle geldiler. Westworld sadece HBO’da, Queen’s Gambit sadece Netflix’te, The Expanse sadece Amazon Prime’da, The Mandalorian sadece Disney Plus’ta vesaire… Yani artık en güzel dizileri izlemek için bütün bu platformlara ayrı ayrı abone olmanız gerekiyor. Tıpkı bütün maçları izleyebilmek için toplamı aylık 300-400 lira tutan üç-dört farklı spor paketine abone olmanız gerektiği gibi. Tek tek fiyatlara bakınca sorun yok ama hepsini toplayınca saçma sapan bir yekûna geliyor. Bu idiokrasiye para yetiştiremeyen hayranlar da haliyle tekrar korsan streaming sitelerine ve torrent’e döndüler. Şimdi anladınız mı sanat seven ve bunun için para vermeye razı olan insanların neden korsana yöneldiğini?

Mülkiyet yasaları liberalizm dininin amentüsü olduğundan liberaller korsanı lanetlerler… Fakat kapitalizm, doğası gereği, tekelleşme ve rant yaratır. Dijital çağda rant fikri mülkiyet yasaları üzerinden yaratılıyor. Fakat korsanı yenemezsiniz. Çünkü önlemler etkisizdir. SelçukSportsHD’yi yenemeyeceksiniz. UnutulmazFilmler.com’u yenemeyeceksiniz. Pirate-Bay’i, bittorrent’i, libgen’i, scihub’ı, IPTV’yi yenemeyeceksiniz. Sayfalarını kapattıkça yeni sayfalarla gelecekler, Yılanoğlu gibi vuruldukça çoğalacaklar. Tekelleriniz, çeteleriniz, mafyalarınız ve gerici telif yasalarınız ortaçağ kiliseleri gibi yerine dibine geçecek. Çünkü insanlar bilginin ve sanatın özgür olmasını ister.