Türkiye’nin II. Enerji Verimliliği Eylem Planı üç gün önce Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nca yayımlandı. Enerji verimliliği, daha az enerji harcayarak aynı işi yapabilmek, aynı ürünü üretebilmek demek. Enerji tasarrufundan farklı. Verimlilik ekonomide sürdürülebilirliği garanti ettiği için daha önemli bir kavram ve davranış değişikliğinin ötesinde yapısal değişiklikler de içeriyor.

Türkiye’nin enerji verimliliği konusunda hedef koyması doğru elbette ama koyulan hedeflerle diğer plan ve hedefler arasında çelişkiler var. Planın özü şu cümleyle özetlenmiş: “Bu belge ile Türkiye’nin GSYİH başına tüketilen enerji miktarının (enerji yoğunluğunun) 2023 yılı değerine göre %15 azaltılması ve 2024-2030 döneminde toplamda 37,1 MTEP birincil enerji tasarrufu sağlanması hedeflenmektedir.”. Bu cümleyi okuyunca Türkiye daha az enerjiyle aynı işi yapacak sanıp sevinebilirsiniz. Sevinmeyin. Bu iktidar döneminde hemen sevinmemeyi hepimiz öğrendik. Asgari ücret zammı örneğinde olduğu gibi iyi haber tez zamanda yok oluyor.

Eylem Planı önümüzdeki altı yılda enerji tüketimini azaltmayı düşünüyorsa, 12. Kalkınma Planı ile başı fena halde dertte demektir. Geçen Ekim ayında yayımlanan son Kalkınma Planı’nın enerji bölümünde, 2023 yılında 165 milyon TEP’i (ton eşdeğeri petrol) bulan birincil enerji talebini, 2030 yılında 190 milyona çıkarmayı hedeflediğimiz net bir şekilde yazılmıştı. Heterodoks yöntemlere girip, kafanızı karıştırmadan, 190’dan 165’ü çıkararak enerji talebinin 25 milyon ton artacağını hesaplayabiliriz. “37,1 milyon TEP’lik tasarruf bu işin neresinde” diye sorduğunuzu duyar gibiyim.

Rapor kötü bir Türkçe’ye kurban gitmediyse, iktidarın bir başka cin fikriyle karşı karşıya kaldığımızı söyleyebiliriz. Seragazı emisyonlarını azaltacağız dediklerinde de aslında bir artış tahmini yapıp, o tahmini artış rakamından azaltıma gitmişler, bunu da emisyonları azaltacağız diye açıklamışlardı. Aynı formülü enerji verimliliği için de uygulamışa benziyorlar. Rakamlarla anlatalım. “Enerji talebi biz hiçbir şey yapmazsak 227 milyon TEP’i bulacak diye tahmin ediyoruz, atacağımız enerji verimliliği adımlarıyla bu talep artışını 37 milyon azaltıp, 190’da sabitliyoruz” demiş olabilirler. Bu durumda enerji verimliliği uygulamaları ile enerji talebini azaltmış olur muyuz? Elbette olmayız, 165’ten 190’a çıkarmış oluruz ama tahminleri esas alırsanız, azaltım yaptık, hedefleri tutturduk diye övünerek dolaşabilirsiniz.

İşin kötüsü, Eylem Planı’nda enerji talebinin nasıl seyredeceğine, verimlilik olmadan talebin nereye ulaşacağına dair bir veri de yok. Tahmin yürütmek zorundasınız. Sonuçta şu gerçekle karşı karşıyayız. Enerji Verimliliği Eylem Planı ile Kalkınma Planı’nın tutarlılığını gösteren bir ortak çalışma yok. Belli ki enerjiyle ilgili bu planlar yapılırken ilgili kurumlar bir araya gelip, ortak bir hedef belirlemiyor. İki planın birbirinden haberi yok gibi duruyor. 

TÜRKİYE YERİNDE SAYIYOR

Biz en iyisi başka bir veriden Türkiye’nin enerji yoğunluğundaki seyre bakalım. Enerjiyi verimli kullanma konusunda aslında ne durumdayız onu görmeye çalışalım. Enerji yoğunluğu, bir birim GSYH üretmek için kaç birim enerji tüketildiğini gösteren, ekonomi penceresinden enerji meselelerine bakanların çok sevdiği bir gösterge. Avrupa İstatistik Bürosu (Eurostat) verilerine göre Türkiye, 2021 yılında GSYİH’da 1000 avro değerinde bir artış elde etmek için 150 kilogram eşdeğeri petrol tüketmiş. Komşumuz Yunanistan bu katkıyı 124, İspanya 111, Almanya 100 ve Danimarka ise 58 kg eşdeğeri petrol tüketerek sağlamış. Enerjiyi bizden daha akıllı kullanmışlar veya katma değeri yüksek ürün ya da hizmet üretmişler. Kötü haber; Avrupa’daki birçok ülkenin gerisindeyiz, enerji yoğunluğunu düşürmemiz gerek. İyi haber; enerji yoğunluğunu düşürme konusunda gidilecek yolumuzun olması, enerji tüketimini de ciddi oranda azaltabileceğimizi gösteriyor.

Asıl sorun ise bu konuda çok gecikmiş olmamız. 2013 yılında Türkiye 1000 avroluk GSYİH katkısı için zaten 155 kg eşdeğeri petrol harcıyormuş. 10 yılda bir arpa boyu yol gidememişiz. Aynı zaman aralığında, Danimarka 1000 avroluk GSYİH artışı için harcadığı petrol eşdeğeri enerji miktarını 75’ten 58’e, Almanya 123’ten 100’e, Yunanistan 143’ten 124’e, Romanya 232’den 186’ya ve Portekiz 137’den 119’a düşürmüş. Türkiye ise 155’ten 150’ye! Enerjide daha çok santral kurmayı önceliklendirdiği, tasarruf ve verimliliği bir kenara bırakmayı tercih ettiği için yerimizde saymışız. Şimdi fiyatı artan ithal enerji nedeniyle yakınıyoruz. 20 yıldır bu konuyu ihmal edenlerin bir eylem planıyla değişeceğini düşünmek hata olur.