Biz bu sayfaları yaparken hep ezileni gözettik. Cinskırım yapılırken kadınları, Gezi’de direnişçileri, iş cinayetlerinde öldürülürken işçileri, İsrail katliam yaparken Filistinlileri, kayyumlara karşı Kürt halkını, barınamazlarken öğrencileri, açlığa mahkûm edilen emeklileri...

Umutlarımdan bir ateş

Buse İlkin Yerli -  Grafik Tasarımcı

Canım gazetem BirGün, 20. yaşını kutluyor. Bense bunca senenin yarısında, bu ailenin bir parçası olmamı kutluyorum. 16 yaşında liseli bir stajyer olarak Otello Kamil Sokak’taki kapıdan girdiğim günü hiç unutmuyorum, unutmayacağım da. Oradaki minik bahçemizi, ahşap merdivenlerin gıcırtısını ve kahve kokusunu da. O yaşta bir çocuk için belki pek kavranır bir şey değildi gazeteci olmanın yükü.

Zaman geçtikçe, belki de ülke şartları ağırlaştıkça, onurumuza ve vicdanımıza sımsıkı tutunduğumuzu gördükçe ben de bu yükü omuzlayabildiğimi fark ettim. Üstelik yalnız da değilim, koskoca bir ailem var! 

Stajyer muhabir olarak başladım bu gazeteye. Eylemlere koştum, plastik mermiler yedim; yaşımı küçük, cinsiyetimi kadın gören başka gazeteciler tarafından hırpalandım ama koşarak bu kez Altan Erbulak Sokak’ta olan ofisimize dönüp haberimi yazdım. 

Daha sonra internet editörü oldum. Her yerde bombalar patlarken ağlayarak, sevdiklerimizden haber almaya çalışarak son dakika haberleri girdik. Sonra kendimi grafik tasarım yaparken buldum. Daha ben programların adını bilmezken bir döndüm ki arkamda bana inanan, güvenen onlarca insan var. Önümde ise ertesi gün bu sayfaları okuyacak binler... 

Biz bu sayfaları yaparken hep ezileni gözettik. Cinskırım yapılırken kadınları, Gezi'de direnişçileri, iş cinayetlerinde öldürülürken işçileri, İsrail katliam yaparken Filistinlileri, kayyumlara karşı Kürt halkını, barınamazlarken öğrencileri, açlığa mahkûm edilen emeklileri... Geriye dönüp baktığımda hiç yanlış yazmadık diyebiliyorum. Vicdanı temiz olmanın verdiği his o kadar güzel ki… 

Bu 10 yılda, iktidarın uyguladığı baskılara boyun eğmediğimizi ilk elden deneyimledim. Basın İlan Kurumu'ndan aylarca ilan gelmedi. Okurlarımızın dayanışmasıyla ayakta kaldık. Haberlerimiz yalanlandı, tekzipler gönderildi, erişim engelleri getirildi, arkadaşlarıma davalar açıldı. Ama biz ne yaptığımızı biliyorduk, haberler doğruydu. Doğru olmasa birilerinin dikkatini çeker miydi hiç! 

Şimdilerde ise İstiklal'deyiz. Ve hâlâ, kim ne derse desin, ne yaparsa yapsın biz doğrularımızdan sapmadık, sapmayacağız. İnatla kadın mücadelesini büyüteceğiz, çocukların sesi olacağız. 1 Mayıs'ta işçilerin, Onur Yürüyüşü'nde LGBTİ+'ların elinde BirGün olacak. Hem gençlerin hem yaşlıların maruz bırakıldığı haksızlıkları biz yazacağız. Bu gazetenin yanında binlerce okuru var. AKP karanlığının gücü ne bu halkı susturmaya yeter ne de bizim kalemimizi durdurmaya. 

Ben bildiğim her şeyi BirGün'de öğrendim. El kadardım buraya geldiğimde, bana kimse "Sen küçüksün, yapamazsın" demedi. Tuttular ellerimden, "Böyle yap" dediler. Yetişkin arkadaşlıklar nasıl olurdu, bilmiyordum. Oturttular yanlarına, beni büyüttüler. En yakın dostluklarımı BirGün'de kurdum. İyi ki varsınız, canım arkadaşlarım. Gezi'de direnmenin, isyanın ne olduğunu tatmıştım, bana inceliklerini gösterdiler. Mücadele neydi, neye karşıydı? Kabul etti BirGün beni saflarına, mücadele etmeyi öğretti. BirGün benim okulum, onurum, mücadelem. İyi ki varsın BirGün.