Başlık olarak kullandığımız söz, yalın olduğu kadar derin, derin olduğu kadar güzel.

Başlık olarak kullandığımız söz, yalın olduğu kadar derin, derin olduğu kadar güzel. Onat Kutlar’ın bir cümlesidir. ‘Bahar İsyancıdır’ kitabının son denemesinden. Yarına ilişkin sayısız umut  cümlesi kurmuşuzdur. Aynı ya da çok benzeri. Ritsos Usta’nın ‘Kararmış Çömlek’ şiirinde söylediği gibi, “bu sözleri biz de söyleyebiliriz” deriz. Sözün görünüşteki kolaylığı bize bu cesareti verir.
Söz, göründüğü kadar kolay değildir. Söylencedeki gibi, küçük bir ‘püf’ eylemi gerektirir. Bu ‘püf’ yer, zaman, ülke gibi sayısız değişkene göre de değişir. Örneğin, Rıfat Ilgaz, şiir kitabının adı ‘sınıf’ olduğu için hukukla başı derde girmiştir. Sınıf demek, işçi sınıfı demek diyerek egemenler üstüne çullanmıştır.
O zamanlar sınıf demek bir cesaret işiydi. O cesareti gösteren ve derdi mihneti çekenlere çok büyük borcumuz var. Şimdi her şey daha kolay  geliyor. Kolaylık, ucuzluğu da peşinden sürüklüyor. Günlük dilde, politikada... ‘Biz’ dediğimiz muhalefet cephesine onca derdi mihneti çektirenler, değişen havayla, rüzgarla, bize akıl veriyor şimdi.
Söz havada değildir. Kullanıldığı yer ve zaman çok önemlidir. Onat Kutlar, başlığa aldığımız sözü yazarken, ‘her’ sözcüğü ile kolay söylenecek bir sözü, usta sözüne dönüştürüyor. Geniş zamanlara yayılan bir usta insan sözüne...
Dünyada pek çok egemen kültür doğdu, zamanını yaşadı ve çeşitli etkenler de yok ol-du. Pek çok dil...
Sümer dili çözüldükçe, Mısır yazısı okundukça, dünya kültürü aydınlandı. Kültürün zenginliği ve sürekli oluşu, dil gizinin çözümüyle daha iyi anlaşılır oldu. Dilin içinde biriken zenginlik, bu dili açanların ve tüm insanlığın bilgi dağarcığını doldurdu. Çünkü dil taşıyıcıdır. Düşünceyi, o ana değin insan beyninin, örgütlenen insanlığın tüm kazanımlarını sırtında taşıyan bir taşıyıcı. İnsan, düşünmeye başlayınca, eş zamanlı olarak örgütlenmeye başlamıştır. Örgütlenme, toplumda oluşan örgensel yapı ile gelişmiş, bu gelişmede ana etken de dil olmuştur. Düşünce dil ile tamamlanmış, aktarılmıştır. Dil, insanlık örgütünün ana etkeni olmuştur. Hala bazı dillerin çözülmemiş olması, dünya kültürü için bu bağlamda büyük bir eksikliktir. Örneğin Likçe, Likya uygarlığı, dilin sert duvarında sırasını beklemekte. Dilin gizi çözülmediği için de Likya kültürü, dolayısıyla Anadolu ve dünya kültürü eksiktir.
Ama dil, ustaların elinde güzelleşir bir yandan da...
Onat Kutlar gibi insanlar, bu dünyada bizler için ‘tek şans’ olarak, bir kereliğine var olan insanlardır. Tek kişilik büyük örgütlerdir.Ve bizler bu tek şansımızı çabucak harcarız, bir daha yakalamamak üzere. İyi ki onların  yazdıkları, bedenleri kadar kolay ortadan kaldırılamıyor.
Likçe çözülmeyi ve dünyanın yeniden okunmasını bekliyor. Onat Kutlar dili ise, açık, yalın, çözülen, okunan niteliğinin yanında, içinde sağlam bir direnç ve umut taşımasıyla, bizlere hala güç vermeyi sürdürüyor.
‘Bahar İsyancıdır’ ilk olarak 1986 yılında basılmıştır. ‘İsyan’ sözcüğü pek çok kişi için ‘demode’ iken, baharı ve isyanı kitabına ad olarak seçmiştir.  ‘Yeter ki Kararmasın’ adlı kitabı 1984’de yayımlanmıştır. Cunta yıllarında. Yine çoklarının Nazım’ı ‘demode’ bulduğu bir zamanda, Usta’nın döneme tam oturan bir dizesi ile, sözünü ve eylemini dervişçe duyurmuştur. Kitabı oluşturan yazılar 1982’den başlar. Zor zamanlarda, hiç değişmeyen, sendelemeyen, kıvırmayan bir insandır Onat Kutlar.
Şimdi, yine 12 Eylül zamanlarında, yeniden O’nun kitaplarının zamanı. Her yıl bir ritüel gibi yaptığım iştir bu. ‘Bahar İsyancıdır’, ‘Yeter Ki Kararması’ yeniden okunur. Umut için.
12 Eylül’deki referandumdun sonucu ne olursa olsun, Yeni-Faşizm güruhunun sayısız alçakça yalanlarına tanıdık oldukça, yeni bir Onat Kutlar sözünü nasıl da istiyorum. Kör şiddet onu bizden almasaydı; kursaydı, güzel, derin, insan sevgisi kokan yeni bir umut cümlesi...
Olsun, “Yarın her zaman güzeldir”; hala geçerli, güzel, umutlu...
Haftanın Sözü; “Yarın her zaman güzeldir” (Onat Kutlar, Bahar İsyancıdır, Can Y.)