1. Temel varsayımlarım: Hepimiz potansiyelimizin gerisinde yaşıyoruz...

1. Temel varsayımlarım:

Hepimiz potansiyelimizin gerisinde yaşıyoruz.

Hepimiz deformeyiz.

Hepimiz özgürleşebiliriz.

2. Yazmak (özellikle edebiyat) özgürleştiricidir. En azından yazanı özgürleştirir –tamamen olmasa da kısmen.

3. Herkes yazabilir. “Yazamam ki!” sanısı engeldir. Çünkü edebiyat, temelde, tecrübe paylaşımıdır. Bu tecrübe başkasının veya hayalî de olabilir. “Kalem evresi” 800 metrelik bir yarışın son 100 metresidir. İlk 700 metre (kuluçka dönemi) yaşarken zihinde koşulur. (Kalem-kâğıt ittifakının hafızalısına “bilgisayar” deniyor.)

4. “Önce bol bol okuyup gelişeyim, sonra yazarım,” anlayışı engeldir. TV’de yarış seyrederek yüzme öğrenilir mi?

5. Her an her yerde yazılabilir. Uygun “zaman-mekân” ummak ertelemeciliktir. İfade edilmeyi bekleyen sonsuz birikim vardır herkeste. Ne yazacağını bilmek şart değil; rastgele yazılan ilk kelime zihinde kapı açar. Kalem alır götürür –izin verilirse.

6. Otosansür engeldir ama verimli bir sürece de yol açabilir –farkına varılırsa. Ürküten birikim uygun yolla işlenirse sancı vermez olur, özgürleşmeye yarar.

7. Üç adım: Yaz, ayıkla, geliştir. Kötü yazmaktan korkmamak önemli. Şiir, öykü, roman şart değil; birkaç cümle –hattâ kelime- halinde izlenim, düşünce, anı, hayal, rüya… Yaz, sakla. Kitaplığın başköşesinde. Okumak için ileride. Kendinden daha önemli kaç okurun olabilir –çocuklarından, sevdiklerinden başka?

8. Karmaşıklık ile karışıklık farklı şeylerdir, ama ikisini karıştıran ünlü yazarlar var. Gereksiz kelime gizli işsizdir; yıpranır, yıpratır. Ayıklamayan ayıklanır.

9. Okur-yazar değil, yazar-okurum. 1974’te şöyle düşünmüştüm: “Bu çağda, okurun zaman sıkışıklığı karşısında, kısa yazmak avantaj sağlar.” Yalın ve yoğun bir s/öz okur zihninde koca bir evrene yol açabilir –Dev Pat gibi. (“Büyük Patlama” terimini hantal buluyorum.) Yılda bir “iyi cümle” ciddî bir verimdir.

10. Öte yandan, Einstein haklı: “A formula must be as simple as possible, but not simpler. = Bir formül mümkün olduğu kadar yalın olmalı –ama daha yalın değil.” Gereğince yalın bir eser bin sayfa da olabilir.

11. 20 yaşımda şöyle yazdım: “Yazar, yazdığı zaman, yalnız kendinin değil, bütün bir toplumun günahını çıkartır. Yazar, çağının elidir. Büyük yazar, çağının yumruğudur.”

12. Hangi kalıcılık? İnsanlık 22. yüzyılı görebilse bile, galaksimiz 2 milyar yıl sonra başka galaksi ile çarpışacak, 100 trilyon yıl sonra son yıldız da sönecek… Bugünkü bilime göre. Bu evren 13 milyar yıl ortaya çıkmış olsa bile, en temel varsayımım bu evrenin tanrısız doğadaki maceralardan biri olduğu. Yanılıyor olabilirim. “Bekle, gör.” Uzun lafın kısası, yazmak keyifli yaşamanın bedava boyutlarından biri; tadını çıkarabiliriz.