Yüzüncü yılında Cumhuriyet’in önemi

MAZLUM ÇİMEN

Öncelikle Cumhuriyet öncesi sürecin aynı şekilde devam ettiğini düşünelim, kurgulayalım. Böylesi bir düşünce bile nefesimizi daraltmaya yeterlidir. Özellikle de cumhuriyetin ilk on yılında yokluk ve zorluklarla dolu bir dönemde elde edilen, hayata katılan kazanımları düşünecek olursak cumhuriyetin var olmadığı bir ortamın düşüncesi bile içimizi karartmaya yetiyor. 

Bugün geldiğimiz noktada ilk 10 yıldaki kazanımların çoğunun tek tek yok edildiğini görmek ise.. 

Sosyo ekonomik yapının yanısıra sanatsal çalışmalar olarak değerlendirdiğimizde sanıyorum böylesi bir zenginliğimiz olmayacaktı. 

Sanattaki başarıların çeşitliliğin temeli de cumhuriyetin kuruluşundan ayrı düşünülemez kanımca. Kendi adıma söyleyebilirim ki kalaycılıktan gelen bir halk ozanının oğlunun balet olması, balet oğlunun çocuğunun ise bir piyanist olması cumhuriyetin kazanımları sayesindedir. Cumhuriyetin bizim ailemize yansımasının göstergesidir bu. Çünkü Cumhuriyet bir devrimdir. Ve bu gelişme de bu cumhuriyet devriminin bir sonucudur. Cumhuriyet ile birlikte hayatımıza neler girdi, neler oldu tek tek yazmak gerekmiyor, yazmayacağım. Bunları zaten biliyoruz. Ancak gerçekten biliyor muyuz ve anladık mı? 

Önemli olan biz Cumhuriyet’e ne kadar sağlıklı yaklaşabildik, nefes verebildik.. Oysa ki cumhuriyet insanca yaşayabilmenin biricik yaşam örtüsüdür. Cumhuriyetimizin bize sağladıklarından ve öneminden çok ondan ve değerlerinden uzaklaştıkça ne hale geldiğimizin üzerine düşünmek ve bunu gözlemlemek, kendisinin ve değerinin öneminden daha önemli bir duruma geldi günümüzde. Aklı hür, vicdanı hür, inancı hür, aşkı hür, sanatı hür, toplumu hür bir ülke olmak için cumhuriyet daha da sıkı sarılınması gereken bir değerdir ve kıymetinin gerçek anlamda kavranması gerekir. 

Cumhuriyetin ve değerlerinin anlaşılması için anlamak gereken tek isim ise Mustafa Kemal Atatürk’tür. Yüzüncü yaşını kutladığımız bu günde sahip olduğumuz cumhuriyete karşı bu kadar sorumsuz ve gevşek kalındığını görmek elbette ki cumhuriyeti yaşayan ve yaşatmaya çalışanlar arasında derin bir yara açmakta. Temennim bu sorumsuz ve duyarsız yaklaşımlardan hızla uzaklaşıldığı ve coşkuyla sahip olduğumuz değerleri yaşattığımız Cumhuriyetimizin nice yüzyıllarını kutlamak. Aksi halde cumhuriyet bizi bekleyen büyük bir mutsuzluğun ve karanlığın içinde hüzünlü bir film müziği gibi kalacaktır. 

Dileğim, Cumhuriyet’in 100. yılını olması gerektiği şekilde yani coşku, heyecan, şükran, mutluluk ve umutla ama en önemlisi de hep birlikte kutlamak. Bunun hali hazırda zaten gerçekleşeceğinden emin olmak yerine “ummak”, “dilemek” içimi burksa da, 29 Ekim’de benimle aynı şekilde düşündüğünü bildiğim milyonlarla birlikte kutlama yapacağım. Bireysel ya da toplumsal savaşları, öfkeleri, ümitsizlikleri, adaletsizlikleri, çöküşleri geride bırakıp bize emanet edilen değerleri gerçekten anlayarak ve sahiplenerek güven dolu bir geleceği kucaklamak en büyük temennim. Cumhuriyetimizin 100. yılı kutlu olsun! 100. yıl aydınlık günlerin habercisi olsun.