29Mart saat 18.15... Demokratik Toplum Partisi’nin artık epeyce bir zamandır henüz alenen ilan edilmemiş ama pratikte işlevsel...

29Mart saat 18.15... Demokratik Toplum Partisi’nin artık epeyce bir zamandır henüz alenen ilan edilmemiş ama pratikte işlevsel olarak bir genel merkez gibi faaliyet yürüten Diyarbakır İl Binasının önündeyiz. Almanya’dan seçimi gözelemek üzere gelen bir dostumla beraber mahşeri kalabalığı biraz da “camia” içinde tanınıyor olma pozitif ayrımcılık hakkımı kullanarak il binasına giriyorum. İlk bilgiler akıyor, Diyarbakır’ın şehitlik, ofis gibi semtlerinden Demokratik Toplum Partisi 1190, Adalet ve Kalkınma Partisi 398…Sloganlar ve alkışlar yeri göğü inletiyor. Saat 17.00’den itibaren yaya ve araçlı yoğun bir trafik akışı var, DTP’ye doğru. Partri binasının yakın çevresinde araç park edecek yerler ikili üçlü sırayla dolmuş. Büyük bir kalabalık toplanmış ve henüz erken sayılabliecek kazanılmış “zaferi” şimdiden kutluyorlar.
Gençlerden biri yanındakine söylüyor; “En az 86 ilçede, 14’de ilde kazanacağız göreceksin”. Öbürü “az söyledin. Ben daha fazla yerde sonuç bekliyorum.” Parti binasının kapısındaki görevlilerden biri bizi içeriye uğurlarken; “Şeyhmus Hocam, Kulp, Eğil, Ergani, Çınar tamam. İlk bilgiler oralardan geldi. Bitlis, Bingöl, Van da tamam gibi… Mardin’den başa baş gidiyoruz.” Diyor. “Hadi bakalım. Müjden hayırlı olsun” diyor ve yürüyorum konuğumla. Partinin koridorları, odaları hınca hınç dolu, basın odasına giriyoruz. Diyarbakır’ın Kulp ilçesinden bir dostum, daha kapıda beni yakalıyor ve “Tamam keke Şeyhmus Kulp’u aldık.” Diyor. Yanındaki arkadaşı kahkahayı basıyor ve “Görüyorsun ya. Kulp en az Diyarbakır Büyükşehir kadar Kulplular açısından önemliymiş meğerse!”.
Tabi işin ironisi bir yana devasa bir muhalefet ve alt üst oluş yaşadı yaşattı bu seçim döneminde Demokratik Toplum Partisi. DTP geleneğinin siyasal harekeytliliği anlamında baktığımızda şunu net olarak ifade edebilirim ki; bunca yaşıma ve bunca siyasal okumalarımın tarihsel geçmişine baktığımda Kürt siyasal performansında ilk kez bu seçimlerde bu denli oktavı ve seviyesi yüksek bir Kürdi siyasal seçim çalışmasına tanık oladım dersem herhalde yanıltıcı olmaz. Doğal olarak böylesine bir çalışmanın sonuçları da elbette heyecan verici ve zaferle taçlanmış olmasını yadrıgamamak gerek…
Cesur, kararlı ve sadece lokal olarak yerel seçim performansı ile sınırlı kalmayan ve seçimi adeta bir referanduma dönüştüren bütün bir Kürt coğrafyasında ulusal bir varoluşun simgesel bir topyekun karşı duruşunun seçimini Kürt halkına yaşatan bir seçim çalışması yaptı Demokratik Toplum Partisi. Bu çalışmanın iki eş başkanı Ahmet Türk ile Emine Ayna bütün DTP mitinglerinin vazgeçilmezleri olurken, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir de şehri Diyarbakır’la sınırlı kalmayıp adeta ilan edilmemiş ama halkın yakıştırması ile bir “Başbakan” üslubu ile Van’dan Urfa’ya ve birçok ilçeye giderek devasa bir performans sergilediler.
Demokratik Toplum Partisi ardına büyük bir kitlesel güç alarak DTP’li olmayan ama Kürdi temsiliyetin hakkını teslim eden kesimlerin de oyunu alarak karanlığın acuzelerine hak ettikleri dersi Türkiye Demokratik kamuoyuna da bir tepsi içinde sundu. Artık takdir demokrasi güçlerinin olacak.
Diyarbakır’ın son on yıl içinde, önceki yirmi yıllık içsavaşın yarattığı ivmeyle; yaşanan yeniden dirilişin, yanmış yıkılmış bir coğrafyanın küllerinden yeniden doğuşunun, varoluşunun, bir şehir rönesansının; bütün bu güzellikleri AKP şahsında yeni bir karartmaya dönüştürmeye bu ruhu yaşayanların izin vermeyeceğinin bir sahiplenmesiydi. Eminim bu manadaki tercih seçimlere elbette Kürdi bir ehemmiyet yükleyen ve haklı bir duygusal tavır alışı göğüsleyen Demokratik Toplum Partisinin sahiplenişinin dışında da ama bir o kadar da Kürdi sahiplenişe anlam katan hatta farklı bir perspektif kazandıran sahiplenmeydi.
Yaniezcümle şehir AKP istediği kadar bağırıp çağırsın onun “abat etme” teranelerine pabuç bırakma anlayışında değildi. Zaten bunun realitesi de yoktu. Çünkü AKP siyasal iktidar olarak da ne şehre ne de Kürt coğrafyasına uğramamıştı, dağıtığı sadakalardan mada, onlar da alenen yüzlerine çarpılmıştı. İşte saat 19.15, Diyarbakır AKP binasının önü yas evi, taziye yeri havasında. DTP’nin önü ise bayram yeri, henüz çok erken en az iki saat daha lazım. Ama şimdiden erken zaferi müjdelersek; Demokratik Toplum Partisi hem Diyarbakır’ı hem de Kürt coğrafyasına mücadelesiyle zalimin zulmüne karşı topyekûn muhalefetle aldı…