2023 sinema sektörü için baskılarla mücadeleyle geçti. Dayanışma yoluyla direnen sinema emekçileri, ifade özgürlüğü ve sansür anlamında en sorunlu yıllardan biri olduğunu kaydetti. Emekçiler, “Özgür, çok sesli günler mümkün” dedi.

2023’te sansür başroldeydi: Özgür sinema mümkün

 Işıl ÇALIŞKAN

Ekonomik kriz ortamında üretim zorluğu çeken sinema emekçileri 2023’te de AKP iktidarının baskılarıyla mücadele etmek zorunda kaldı. Ülkenin en köklü film festivallerinden Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ‘Kanun Hükmü’ belgeseline uygulanan sansürün ardından iptale kadar varan skandal, ülkenin ‘sansür’ tarihine geçti. Filmlere yönelik sansür olayları yıla damga vururken yönetmen ve senaristlerin gösterdiği dayanışma ise sanatın gücünü ortaya koydu. Sinema sektörü emekçilerine ve eleştirmenlere nasıl bir yıl geçirdiklerini ve yeni yıldan beklentilerini sorduk. Sinema TV Sendikası Genel Sekreteri Damla Kırkalı ve sinema eleştirmeni Şenay Aydemir 2023’te sinemayı anlattı.

KAZANIMLARIMIZ DA OLDU

2023’ün Türkiye sinema sektörü için oldukça dalgalı geçtiğini ifade eden Sinema TV Sendikası Genel Sekreteri Damla Kırkalı, şöyle devam etti: “Üretim anlamındaki düşüş ve sinema salonlarındaki durgunluk devam etmekle beraber dijital platformlardaki sinema filmleri öne çıktı. Bununla beraber, çekilme ve yeni projelerin durması yönündeki kararlar sektör çalışanlarını, özellikle günümüz ekonomisini de göz önünde bulundurduğumuzda, olumsuz anlamda etkiledi. Son senelerde gözlemlediğimiz ekip ve ekipman konusundaki yoğun sirkülasyon dinamikleri epey değişti. İş hacminin düşmesine ek olarak ekonomik koşullar ve yüksek enflasyon oranları da sektör ve meslektaşlarımızı kaygı verici bir sürece taşımış oldu.”

Olumsuzlukların yanı sıra kazanımların da olduğunu kaydeden Kırkalı, “Sektör bileşenleriyle yapılan toplantılar neticesinde, sene içerisinde iki defaya mahsus olmak üzere taban ücretlerinde iyileştirme kararı alındı. Uygulama konusunda kimi yapımcı meslek birliklerinin müzakere sürecindeki olumsuz tutumlarına rağmen genel anlamda bu haklı taleplerin karşılık bulduğunu gözlemledik” dedi.

Damla Kırkalı
Sinema TV Sendikası

ÖZGÜR SİNEMA MÜMKÜN

Pandemiyle başlayan sektör dayanışmasının zamanla daha da güçlendiğini ve katlanarak güçlenmeye devam ettiğini vurgulayan Kırkalı, “2022 yılının sonlarına doğru sektör paydaşları tarafından başlatılan 5 + 2 (5 gün çalışma, 2 gün dinlenme) söylemi 2023 başlarında yavaş yavaş karşılık bulmaya başlamıştı ancak bahsi geçen gelişmeler sene sonuna doğru bu yönde bir değişimin umulandan daha yavaş ilerleyeceğini göstermiş oldu” sözlerini kaydetti. 2023 yılının sinemada ifade özgürlüğü ve sansür anlamında ise çok sorunlu geçtiğini kaydeden Kırkalı, Antalya Film Festivali sürecinde yaşananların ve ulusal televizyon dizilerinin içeriklerine müdahalelerin tüm sektörü derinden etkilediğini söyledi. Kırkalı, “Sinema TV Sendikası olarak umarız daha özgür, çok sesli günler için tüm paydaşlar üzerine düşeni yapar. Bu konudaki hassasiyetimiz ve mücadelemiz 2024 yılında da devam ediyor olacak” dedi.

KRİZ, SANSÜR, ZAYIFLIK

Sinema eleştirmeni Şenay Aydemir ise Türkiye sinemasında 2023’ü 3 kelimeyle anlatıyor: “Kriz, sansür ve zayıflık.” Gişede pandeminin etkileri geçmiş olmasına rağmen kesilen bilet sayısının yaklaşık beş milyon azaldığını kaydeden Aydemir, “Pandemi öncesinde 60-70 milyon bandında gezinen boxoffice rakamı, pandemiyle birlikte kan kaybetmişti. Geçen yıl 36 milyona aşan çıkarak toparlanma eğilimi gösteren bu veri, 2023’ü 31- 32 milyon bandında bitirecek gibi görülüyor. Bu düşüşte üç katına çıkan sinema bileti fiyatlarının da payı var kuşkusuz” sözlerini kaydetti.

Yıla damgasını vuran olayın ise Altın Portakal Film Festivali’nde yaşanan sansür krizi olduğunu belirten Aydemir, “Festival yönetiminin “Kanun Hükmü” belgeselini yarışma bölümünden çıkarması üzerine başlayan süreç kamuoyu baskısıyla filmin geri alınmasına evrilmişti. Ancak iktidar kanadından gelen baskı ve tehditleri göğüsleyemeyen festival yönetimi ve Antalya belediyesi filmi tekrar seçkiden çıkarında sinemacıların boykotuyla karşılaştı. Ve festivalin iptaline kadar giden bir süreç yaşandı. Böylece memleketin en uzun soluklu festivali bu yıl yapılamamış oldu” siteminde bulundu.

Ulusal sinemada niteliğin düştüğünü söyleyen Aydemir, “Yılın en ‘iyi’ olarak tanımlanan yapımlarının, artık kendilerini tekrar etmeye başlamış iki deneyimli yönetmene ait olması bile bunun kanıtı sayılabilir. Eve, “Kuru Otlar Üstüne” ve “Hayat”tan bahsediyorum. Antalya’nın iptal edilmesiyle göremediğimiz filmler oldu ancak görebildiklerimiz içiresinde iyi filmler olsa da, heyecan verici bir yapım izlediğimizi söylemek zor” diyerek sözlerini noktaladı.

Şenay Aydemir
Sinema Eleştirmeni