Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

Baskıcı bir iktidara karşı halkın direnişini simgeleyen 27 Mayıs, dönemin sanatçılarını da derinden etkilemiştir. 1960’larda basın ve yazın dünyasında yer alıp da 27 Mayıs’ı sevinçle karşılamayan toplumcu aydın yok gibidir. Prof. Dr. Korkut Boratav da bu gerçeği, “Önceki kuşakların sosyalistleri, devrimcileri 27 Mayıs’ı istisnasız olumlu karşıladılar; desteklediler” diyerek vurgulamıştır. (Bkz. “Bir Yıldönümü”, soL, 27 Mayıs 2014)

27 Mayıs, tam yirmi yıl “Hürriyet ve Anayasa Bayramı” olarak kutlandı ülkemizde. O zamanlar herkes “devrim” diyordu. Muzaffer Erdost ve Süleyman Ege gibi sosyalist aydınlar ise hiçbir zaman vazgeçmediler “devrim” demekten…

1960’larda 27 Mayıs için şiir yazan ozanların birkaçını anımsatalım:

Nâzım Hikmet, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Behçet Kemal Çağlar, Cahit Külebi, Cemal Süreya, Enver Gökçe, Behçet Necatigil, Attilâ İlhan, Necati Cumalı, Ahmet Kutsi Tecer, Salâh Birsel, Suat Taşer, A. Rıza Ergüven, Ahmet Altümsek, Sami Akalın, Sabahattin Teoman, Vehbi Cem Aşkun, Mehmet Salihoğlu, Sabih Şendil, İbrahim Zeki Burdurlu, Halim Yağcıoğlu, Kerim Aydın Erdem, Mustafa Necati Karaer…

★★★

O günlerde üniversite gençliği sokaktadır. Gençler, Plevne Marşı’nın yeni sözleriyle protesto etmektedir iktidarı: “Olur mu böyle olur mu?/Kardeş kardeşi vurur mu?/Kahrolası diktatörler/Bu dünya size kalır mı?”

Böyle bir ortamda ozanlar susar mı? Özgürlük isteyen herkes katılır kavgaya. Enver Gökçe’nin “Turan Emeksiz”, Salâh Birsel’in “Sisten Sonra”, Behçet Necatigil’in “28 Nisan-27 Mayıs”, Kerim Aydın Erdem’in “27 Mayıs Şarkısı” şiirleri, o günlerin “ruh hali”ni yansıtan yazın ürünleridir.

Necati Cumalı, “Bir gül açıyorsa şimdi Türkiye’de/Aşkla, ümitle açıyor” diyordu “Bir Gül Açıyorsa” şiirinde.

Attilâ İlhan ise “Ay Yıldız’ın Altında” adlı şiirinde, “Uyan bre deli çaylak/uyan telli şahanım/kışlalarda gürül gürül borazanlar çalınır” diyerek dışa vuruyordu sevincini.

Fazıl Hüsnü Dağlarca, 27 Mayıs’tan hemen sonra “Özgürlük Alanı” adlı bir şiir kitapçığı yayımlamıştı. “Özgürlük Alanı”, Beyazıt Meydanı’ydı. Asker kökenli ozan, “Ordular Günaydın” şiirinde, “Ordular ulusların usudur” diyor ve şöyle sürdürüyordu dizelerini: “Ordular, gücü topluluğun,/Ordular toprağımızın çiçeği./Kavaklardan çamlara dek,/İşte, en yüce çağların parıltısında,/Ordular yapar geleceği”.

27 Mayıs için şiir yazanlar arasında merkez sağdaki “Hisar Şairleri” de vardı. Ama asıl ilginç olan, “muhafazakâr” kesimin çok saygı duyduğu Ahmet Hamdi Tanpınar’ın 27 Mayıs konusundaki tutumudur. Menderes için “ağzı köpüklü, kin çıkını” diyen Tanpınar, çeşitli yazılarında ve günlüklerinde, DP yöneticilerine duyduğu taşkın öfkeyi seslendirmekten çekinmemiş; üstüne üstlük 27 Mayısçılar için, “Bu adamlara minnettarım. Demokrat Parti ejderhasından bizi kurtardılar. Vatan temizlendi” diye yazmıştır. Daha fazlası da var ama söylemeye benim dilim varmaz!

★★★

Geçen haftaki yazımda Nâzım Hikmet’in “Adnan Menderes’e Öğütler” ve “Diyet” şiirlerinden dizeler aktarmıştım. Bugün de Nâzım’ın, 27 Mayıs’tan bir ay önce 28 Nisan 1960 tarihinde öldürülen üniversite öğrencisi Turan Emeksiz için yazdığı şiiri paylaşıyorum.


BEYAZIT MEYDANI’NDAKİ ÖLÜ
Bir ölü yatıyor
on dokuz yaşında bir delikanlı
gündüzleri güneşte
geceleri yıldızların altında
İstanbul’da, Beyazıt Meydanı’nda.
Bir ölü yatıyor
ders kitabı bir elinde
bir elinde başlamadan biten rüyası
bin dokuz yüz altmış yılı Nisanında
İstanbul’da, Beyazıt Meydanı’nda.
Bir ölü yatıyor
vurdular
kurşun yarası
kızıl karanfil gibi açmış alnında
İstanbul’da, Beyazıt Meydanı’nda.
Bir ölü yatacak
toprağa şıp şıp damlayacak kanı
silâhlı milletim hürriyet türküleriyle gelip
zapt edene kadar
büyük meydanı.

★★★

Daha başka ozanlardan da örnekler verecektim. Yerim kalmadı. Öyleyse haftaya sürdürelim bu konuyu…