90’lı yılları bilmeyecek, hatırlamayacak yaşta olmanız, 90’ların size kendini tanıtmayacağı anlamına gelmiyor maalesef. Bahriye Üçok’un, Turan Dursun’un, Uğur Mumcu’nun, Gaffar Okkan’ın öldürülüşü belki gözünüzün önünde değildir. Son günlerde hakkında sıkça konuşulan Konca Kuriş’i ilk kez duymuş olabilirsiniz. Adı domuz bağı ve mezar evlerle yan yana anılan Hizbullah/Hüda-Par da neyin nesi, kimin sesi diyerek google’lamışsınızdır bile çoktan. Ancak o da ne? Öğreniyoruz ki haklarındaki haberlere erişim engeli getirilmeye başlanmış. İktidar, yargı şemsiyesini yeni ortağına da uzatmışa benziyor.

***

Önümüzdeki seçimde aday çıkarmayıp AKP listelerinden meclise girmeye hazırlanan, oyu küçük ancak ünü büyük Hüda-Par ile ilgili geçmiş hatırlatmaların gözden kaçırılışı dikkat çekiyor. Üstelik bu kaçınma sadece Hüda-Par’ın Hizbullah ile olan ilişkisini açıklayan haberlerle de sınırlı değil. Erişim engeli getirilen içeriklerin arasında partinin Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun biyografisi de var. Halkın oyuna ve ülkenin yönetimine talip bir liderin değil biyografisini gizlemek, cebindeki iğneye kadar nesi varsa, ülkenin geleceğine dair aklında hangi plan program varsa, hepsini bilmek hakkımız.

***

Yapıcıoğlu’nun mahkemeden engelleme talep ettiği biyografisinde, İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in 6 yaşındaki kızını imam nikahıyla evlendirmesine dair açıklamaları var. Diyor ki, “Kaç yaşında çocuk, neye göre kime göre çocuk? Bazıları 15 yaşındadır ama olgun gösterir.” Sözlerinin devamında, 90’lı yıllarda siyasal İslamcı hareketlerin karşısında laikliği savunan aydınlara yönelik suikastlardan, güneydoğuda Kürt hareketinin önemli isimlerinin faili meçhul cinayetlere kurban gitmesine kadar pek çok suç ile anılan Hizbullah’ın da kendisine göre bir terör örgütü olmadığını söylüyor. Kişilik hakları ihlali gerekçe gösterilerek erişim engeli getirilen bu açıklamalara dair Yapıcıoğlu’nun yaptığı ne bir yalanlama ne de bir düzeltme var. Cumhur İttifakı ile, geçmişteki kimliklerini sahiplenerek oturdukları masadan, istedikleri gibi, kadınların haklarını yok etme sözüyle kalkabilmiş Hüda-Par mı gizlemeye çalışıyor geçmişini sahiden?

***

Ana eksenini AKP ve MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakı için gidilecek ‘ileri’ yollar kapanalı çok oldu. Haliyle, Yeniden Refah Partisi ve Hüda-Par ile temel insan haklarını bile pazarlık konusu yapmaktan çekinmeyecek bir geriye gidiş kaçınılmaz hale geldi. Türkçülüğün de, Kürtçülüğün de, Müslümanlığın da en radikal, en bağnaz, en uzlaşmaz unsurlarını bir araya getirerek, ekonomiden depreme devasa krizlerin içinde kaybolmuş iktidarı; her bir yanından dikişleri sarkmış, çürümüş, yozlaşmış düzenin sahipliğini elden bırakmamanın mücadelesi içindeler. Depremin apaçık gözler önüne serdiği çürümüşlüğün toplumda yarattığı dehşetli uyanışın ardından, öncesinde patlayan bombalarla, şimdi de 90’ların işkence ve faili meçhul cinayetlerini hafızada canlandırarak koyu bir korku yerleştirilmeye çalışılıyor. Ve elbette iktidar, her baskı aracı gibi iki ucu keskin bir bıçak tutuyor elinde.

***

Sonuçta ne Hizbullah geçmişinden utanan bir Hüda-Par var ortada, ne beyaz toroslu, yeşilli ‘derin devlet’ karanlığından şikayetçi bir MHP ya da BBP, ne de kadın ve çocuk haklarındaki gerici tutumundan vazgeçmiş bir YRP… Yirmi yılın sonunda AKP’nin yanında ancak 90’ların gölgesi kaldı. Demek ki toplumun hafızasına kazınmış bu karanlık dönemin korkusunu havaya salmaktan başka çare yok. Hizbullahı, yeşili, beyaz torosları hatırlatmak gerek ama çok da didiklettirmeden, sorgulatmadan elbette. Türkiye için tek çıkış, toplumun manipüle edilmeye açık, tekrar aynı yerden vurulmaya müsait travmalarını bir an önce iyileştirme yoluna gitmek. Yoksa hepimiz bu sarmalda hapsoluruz.