Amasra Maden Faciası’nın üzerinden geçen bir yılda yaşananlar, işçi güvenliğindeki zafiyeti ve adalet sistemindeki aksaklıkları yüze çarptı. Yaşamını yitiren işçilerin ailelerinin mücadelesi bir yıldır sürüyor. Yargılama sürecinde ortaya çıkanlar 43 canın göz göre göre yitirildiğini gösterdi.

Adalet ve güvenlik hâlâ göçük altında
İşçiler için yapılan törene vali, belediye başkanı ve AKP’li vekille birlikte TTK Genel Müdür Yardımcısı Fazlı Uncu da katıldı. (Fotoğraf: AA)

Mustafa BİLDİRCİN

Bartın Amasra’da 14 Ekim 2022’de meydana gelen maden faciasından bugüne tam bir yıl geçti. Yeraltındaki 110 işçiden 43’ünün ölmesiyle sonuçlanan facianın üzerinden tam bir yıl geçmesine karşın yakınlarını kaybeden aileler ve faciadan zarar gören işçiler adalete ulaşamadı.

Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Maden Müessese Müdürlüğü’ne bağlı maden ocağındaki patlamanın grizu sıkışması kaynaklı yaşandığı bildirildi. Patlama esnasında yerin 350 metre altında çalışan beş, yerin 300 metre altında çalışan 44 işçi olmak üzere toplam 49 işçi yeraltında mahsur kaldı. Toplam 58 işçi kendi imkânlarıyla, 11 işçi arama-kurtarma ekipleri tarafından kurtarıldı. Faciada, 43 işçi ise yaşamını yitirdi. Bartın Cumhuriyet Başsavcılığı, 15 Ekim’de soruşturma başlattı. Soruşturma için beş savcı görevlendirildi. 19 Ekim'de ise “Kazanın tüm yönleriyle araştırılması” gerekçesiyle TBMM’de araştırma komisyonu kuruldu. Komisyon Başkanlığı’na, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı döneminde toplam altı maden kazası yaşanan AKP’li Taner Yıldız getirildi.

GÖZ GÖRE GÖRE FACİA

Komisyonda paylaşılan maden iş yerlerinde gerçekleştirilen iş sağlığı ve güvenliğine teftişlerine yönelik veriler, iş yerlerindeki mevzuata aykırı uygulamaları bir kez daha gösterdi. 2021’de maden iş yerlerinde gerçekleştirilen programlı iş sağlığı ve güvenliği teftişlerinde 14 bin 583 noksanlığın tespit edildiği vurgulandı. Amasra’da 43 madenciye mezar olan maden işletmesine yönelik gerçekleştirilen son teftişte tespit edilen hususlarda “Facia göz göre göre yaşandı” eleştirilerinin haklılığını ortaya koydu.

TTK Amasra İşletmesi’ndeki teftişlerin ardından hazırlanan raporlarda yer alan eksik unsurlardan bazıları, “Ocak ana havalandırması, acil hallerde ve ihtiyaç halinde kullanılabilmesi için hava yönünü ters çevirebilecek özellikte değildir. Yeraltında kullanılan bazı elektrikli ekipmanlarda ATEX belgesi yoktur” şeklinde sıralandı.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nün, Amasra’daki maden ocağı faciasından 40 gün önce yazdığı resmi yazıda  “Ocakta işletme açısından tehlikeli bir durum bulunmuyor. Çalışanlar için süre bitim tarihi 1 Mart 2023 olan Zorunlu Ferdi Kaza Sigorta Poliçesi bulunuyor” diyerek üretime devam edilmesini istediği öğrenildi.

Faciaya yönelik soruşturma ve dava süreçlerinde de “Bu kadarı da olmaz” dedirten ayrıntılar açığa çıktı. 19 Ekim’de bir komiser yardımcısı ve iki polis memurunun, patlamanın olduğu -320 kottaki gaz seviyelerine ilişkin raporuna göre, patlama günü metan gazı seviyesi 85 kez yüzde 1’in üzerine çıkarak ikaz seviyesine geldi.

Maden faciasıyla ilgili sekizi tutuklu 23 kişinin Bartın 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmasına ise 25 Nisan’da başlandı. Toplam 116 müştekinin yer aldığı iddianamede, tutuklu Amasra Müessese Müdürü Cihat Özdemir, İşletme Müdürü Selçuk Ekmekci, İş Güvenliği ve Eğitim Başmühendisi Volkan Soylu ve Başmühendis Mehmet Tural hakkında yaşamını yitiren her madenci için “Olası kast ile öldürme” suçundan 25 yıla kadar hapis istendi.

Dava sürecinde sanık avukatlarının savunmasında kullandığı “Belki de kazaya sebebiyet veren eylem oradaki işçilerden birinin eylemidir” ifadeleri tartışma yarattı. 28 Nisan’daki duruşmada müessese müdür yardımcısı Salih Atmaca'nın adli kontrol şartıyla tahliyesinekarar verildi.

Tanık sıfatıyla ifadelerine başvurulan bazı madencilerinin, “Maden kazası öncesinde maden ocağında aktif kullanılabilecek durumda otomatik yangın söndürme sistemi var mıydı?” sorusuna verdiği yanıtlar da kamuoyu hafızasında büyük yaralar açtı. Bakanlığın, “Var” dediği yangın söndürme sistemi için işçiler, “Yok” dedi. Bazı işçilerin ifadelerinde özetle şunlar kaydedildi:

Yıldıray Yıldırım: Otomatik yangın söndürme sistemi yoktur sadece yangın tüpleri vardır.

Tanju Korkmaz: Patlama anında patlamaya hazır su torbaları mevcuttu. Bant başlarında ve motor içinde ya da trafoların olduğu yerde yangın söndürme tüpleri vardı. Başka bir yangın sistemi mevcut değildi.

İsmail Kayran: Otomatik yangın söndürme sistemi yok ancak su barajları ve yangın tüpleri bulunmaktadır.

ÜRETİM BASKISI

24 Temmuz’daki üçüncü duruşmada da patlamada ağır yaralanan işçi Erol Bulduk'a söz verildi. Bulduk, 14 yıldır üretim işçisi olarak çalıştığını ve olay anında -350 kotunda bulunduğunu anlatarak "O anı hatırlamıyorum, 2 ay sonra gözümü hastanede açtım. Ocakta üretim baskısı vardı” dedi.

Patlamada hayatını kaybeden Mehmet Bulut'un eşi Buse Bulut da eşinin son zamanlarda yorgunluk ve halsizlik yaşadığını aktararak, "Üretim baskısı yüzünden mobing olduğundan bahsederdi” diye konuştu.

TTK YÜZDE 100 KUSURLU

Öte yandan Bartın 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davanın dosyasına, faciada hayatını kaybeden işçilerden Aziz Köse’nin ailesinin TTK aleyhine açtığı davada hazırlanan bilirkişi raporu girdi. Köse’nin ailesinin TTK aleyhine Zonguldak 2’nci İş Mahkemesi’nde maddi ve manevi tazminat talebiyle açtığı davada bir iş güvenliği uzmanı, üç maden mühendisinden oluşan bilirkişi heyeti, 7 Temmuz 2023 tarihli raporunda TTK’yi faciada yüzde 100 kusurlu buldu.

Bilirkişi heyeti raporlarının sonuç ve kanaat bölümüne 43 madencinin hayatına mal olan ihmaller zinciri özetle şöyle işlendi: "Ocak havasının derinlere indirilmesi ve havalandırmasının iyileştirilmesi için gerekli  projelerin hayata geçirilemediği, bunun için artı 40/eksi 250 kuyu derinleştirilmesinin yapılamadığı, kazanın meydana gelmesinde yetersiz ve etkisiz havalandırma sisteminin önemli rol oynadığı, eksi 300 ve 350 katına indirilen havanın ancak tali havalandırma pervanelerini çalıştırmaya yetebileceği bu sebeple işletme üretim bölgelerinden -ayaklardan- geçen hava miktarının ve artı 40 ana aspiratörden emilen havanın yetersiz kaldığı, ocakta yeterli miktarda tali pervane bulunduğu ancak tali pervanelere gelen havanın yetersiz olduğu bu sebeple metan birikmelerinin önlenemediği, ayaklarda ve bacalarda yapılan kontrol sondajlarının yetersiz olduğu, taban yollarında su barajları ve taştozu barajlarının oluşturulduğu ancak etkinliğinin yeterli olmadığı tespit edilmiştir."

‘KUSUR YOK’ DİYEN MÜDÜR

Tüm bunlar yaşanırken ve TTK yüzde 100 kusurlu bulunurken TBMM komisyonunda TTK’nin ihmali olmadığını savunan TTK Genel Müdür Yardımcısı Muharrem Kiraz, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın imzasının bulunduğu 14 Eylül tarihli karar ile Genel Müdür olarak atandı. 16 Ekim’de üçüncü duruşması gerçekleştirilecek dava dosyasında yer alan belge, sorumlular hakkında herhangi bir idari veya disiplin soruşturmasının dahi açılmadığını da gösterdi. Madencilerin avukatları, TTK'ye sanıklar hakkında başlatılmış bir disiplin soruşturması olup olmadığını, başlatıldıysa akıbetinin ne durumda olduğunu sordu. Kurumdan gelen yazıda ise sanıklar hakkında herhangi bir idari ya da disiplin soruşturması olmadığı belirtildi.

∗∗∗

DİKKAT ÇEKEN GELİŞMELER 

Dava süreçlerinde dikkat çeken bazı gelişmeler ise dava tutanaklarına şöyle yansıdı:

• Müessesede, “Bankamatik memuru” olduğu ortaya çıkan ve geçen duruşma tahliye edilen TTK Amasra Müessese Müdür Yardımcısı Salih Atmaca, madenci ailelerinin neden görevini yapmadığı sorusuna, “Görev yaptırılmadım. Görev yapmamak diye bir şey söz konusu olamaz. Beni yönetim kurulu üyesi olarak istihdam etti. Bana görev yaptırılmadı, iki sene” ifadelerini kullandı.

• TTK’ye bağlı Amasra maden ocağında iş müfettişlerinin faciadan üç gün önce ihmali tespit ettiği belirlendi. Müfettişler, ocaktaki havalandırma sisteminin 5 yıldır sorunlu olduğunu belirterek tutanak tuttu.

• Maden ocağındaki havalandırmanın yetersiz olduğu, faciadan yaklaşık bir buçuk yıl önce tespit edildi ve resmi yazışmalara geçirildi.

DOKUNULMAYAN BÜTÇE

TTK’nin verilerine göre, “Madencilik Altyapı ve İyileştirme” kalemi için 2021 yılında 25 milyon 279 bin TL ayrıldı. 2021 yılı içinde yapılan düzenlemeler ile bütçe makaslanarak 18 milyon 53 bin TL’ye kadar düşürüldü. Madencilik altyapı ve iyileştirme çalışmaları için 2021 yılında gerçekleştirilen fiziki harcamanın ise 480 bin TL’de kaldığı anlaşıldı.

‘FACİA NEDENİYLE ZARAR’

Maden faciasın sonrasında hazırlanan Türkiye Taşkömürü Kurumu raporunda facia, “Elim kaza” olarak nitelendirildi. Maden faciası, 1,9 milyar TL’lik TTK zararının gerekçeleri arasında sayıldı. TTK, 43 madencinin hayatını kaybettiği maden ocağında, faciaya ilişkin yargılamayı yürüten mahkemeden tekrar üretim izni istedi.