Savunma Bakanlığı’nın (MSB) bütçesi için Meclis sunumu yapan Hulusi Akar, istemeden de olsa önemli bir itirafta bulundu! IŞİD saldırılarının çözüm sürecini bitiren bir bahane olarak siyasi saiklerle kullanılması ve 2015 seçimlerinin dizaynı konusu bir kez daha gündeme geldi.

Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Akar, çözüm sürecinin bitişini anlatırken ilginç ifadeler kullandı, IŞİD saldırılarını sıraladı: “Antep, Ankara, İstanbul… Yüzlerce kişiyi katlettiler. Burada yapılan şeylerin karşılığı bu olunca, 24 Temmuz’da katliamlardan sonra büyük çaplı terör hedeflerinin hepsi vuruldu.”

IŞİD saldırıları perdesi, 7 Haziran 2015 seçimlerinden önce Diyarbakır’daki HDP mitinginde açılmış, bombalı eylemde 5 yurttaşımız ölmüştü. Bunu, 33 kişinin yaşamını yitirdiği Urfa’daki Suruç katliamı izledi.

Akar’ın konuşmasında unuttuğu, yine Urfa’da, Ceylanpınar’da 22 Temmuz’da, 2 polisin, ‘bugün de çözülmeyen bir şaibe ile’ birlikte kaldıkları evde öldürülmeleri olayı. 24 Temmuz’da IŞİD üzerinden başlatılan operasyonlar, Kandil’deki hedefleri vurmakla sonuçlandı! Şiddet körüklendi.

IŞİD’E DİYE BAŞLAYAN OPERASYONLAR KİMİ HEDEF ALDI?

O günlerde de kamuoyu ve bağımsız medya ısrarla “IŞİD diye başlayan operasyonların ekseni niye kaydı?” diye soruyordu. Üstelik artan şiddet ve kaos Kürt bölgelerinin dışına taştı, toplumun tüm muhalif kesimlerini içine aldı.

10 Ekim’den 8 gün sonra, 24 yaşındaki Dilek Doğan’ın Küçükarmutlu’daki evinde arama yapan özel harekatçılardan biri tarafından ‘yok yere’ öldürülmesini süreçten bağımsız düşünmek zor.

Akar’ın saydığı katliamlara ve sonuçlarına kısaca bir kez daha bakmak önemli. 18 Ağustos 2015’te Genelkurmay Başkanlığı görevini devralan Akar’ın bu saldırıların içeriğini bilmemesi elbette olanaksız.

ANKARA KATLİAMI

10 Ekim Ankara Katliamı, Antep-Adıyaman IŞİD hücresi tarafından organize edildi. 103 kişi öldü, bine yakın kişi yaralandı. Planlamacısı Yunus Durmaz’dı. Adıyaman hücresinden getirilen 2 bombacıdan biri Yunus Emre Alagöz’dü! Kardeşi Şeyh Abdurrahman Alagöz ise Suruç Katliamı’nın intihar eylemcisiydi.

10 Ekim; kaos ikliminin, korku imparatorluğunun, en somut hali, AKP’nin kaybedip tekrarlattığı 7 Haziran- 1 Kasım sürecinin en sert kırılma noktasıydı. Akar; Gar Katliamı’nın 872 sayfalık gerekçeli kararında, katliamın siyasi sonuçları kısmında, “AKP’nin seçimi kazandığı…” ifadelerini tekrar tekrar görecektir.

İSTANBUL SALDIRISI

Sözü edilen bir diğer katliam ise 28 Haziran 2016’da İstanbul Atatürk Havalimanı’nda 3 ayrı noktada gerçekleştirildi. Çeçen Rakim Bulgarov ve Vadim Osmanov ile ismi belirtilmeyen 3 IŞİD’cinin saldırılarında 45 kişi öldü, 236 kişi yaralandı. Türkiye saldırının üstünden 1 ay geçmeden 15 Temmuz darbesi ile sarsıldı!

KÜRT DÜĞÜNÜ

Bir diğer saldırı da Antep’teki Kürt düğününü hedef aldı. Eylem, 10 Ekim planlamacısı Yunus Durmaz’ın yerine geçen IŞİD Antep Emiri Mehmet Kadir Cebeal tarafından yapıldı. 59 kişi öldü, 90’ın üzerinde kişi yaralandı. Katliam, TSK’nin Suriye’ye asker gönderme gerekçelerinden biri olarak gösterildi!

İLK AÇIKLAMA DEĞİL

Akar, IŞİD diyemeden saldırılara dikkat çeken ilk kişi değil. AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yanı sıra dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu da 7 Haziran- 1 Kasım sürecindeki saldırılara ‘kokteyl terör’ demişti. Gerçekdışı bir açıklamayı da Yargıtay eski Başkanı İsmail Rüştü Cirit 2018 yılında yapmıştı.

Bir sempozyumda, ismi iddianameler, gerekçeli kararlar ve dosya eklerinde hiçbir nedenle, bir kez bile geçmeyen, Salih Müslim’in Reyhanlı ile Ankara Katliamı’ndan arandığını, bunda tereddüt olmadığı söylemişti. Peki, 5 yıl aradan sonra ‘kokteyl terör’ neden bir kez daha Akar tarafından gündeme getirilmiş olabilir?

Akar’ın açıklaması, birbirine karşıt iki eylem planını akıllara getiriyor. İlki, iktidarın sıkıştığı için bir kez daha sarıldığı yargı reformuna, “Hiçbir nedenle tekrar barış masası kurmayacağız” şerhi düşmüş olma ihtimalidir.

Bir diğeri ise dönemi ‘olan oldu’ diyerek yeniden tartışmaya açma fikridir. Tartışmada, ihale dönemin kamu görevlilerine kalacaktır. Bu, “Saldırıları engellemediler” diyerek suçu beraber yol aldıkları ‘FETÖ/PDY’ye yükleme ve günah çıkarma taktiğidir.

ARTIK KULLANMAYIN!

Elbette kıssadan çıkarılacak hisseler var. Şüphesiz saldırıları IŞİD yaptı. Akar’ın ifadeleri bir devlet adamı ciddiyetinden çok uzak. Her ne alanda olursa olsun reform yapmak önce aydınlatma ve yüzleşme temelinde olur. En kritik nokta ise vahşi saldırılarda yaşamını yitiren, yaralanan sakat kalan, yetmezmiş gibi suçlanıp tutuklanan, sürgüne gitmek zorunda bırakılan insanlarımız üzerinden bir kez daha siyasi saiklerle hesap yapmanın utanç verici olduğudur!